Merhabaa can içimlerimm.
Aşağıdaki yıldızlarıı boşş bırakmayalım.
Keyiflii okumalarr 💕
*
B Ö L Ü M : BİR TUTAM MUTLULUK
"Denizin bu halini seviyorum." Diye mırıldandım iç çekerek. Ay denize vuruyor, bir kısmına yansıyordu. Ayaklarımın altında ezilen kumlar içimi gıdıklasa da, garip bir şekilde hoşuma gidiyordu. Çakmak sesi ile beraber kafamı yan profiline çevirdim. Elinin birini, dudaklarının arasına yerleştirdiği sigaranın etrafına kalkan yaptı. Rüzgardan dolayı yakmakta zorlanıyordu.
Sonunda başardığında kafasını gökyüzüne kaldırarak zehri ciğerlerine çekti. Gözlerim usulca adem elmasına kaydı. İkimizde ayakkabılarımızı arabanın içinde bırakıp, kumsala inmiştik. Boylu boyunca, denizin kenarında yürüyorduk. Ayaklarıma temas eden soğuk su ile kıkırdadım.
"Bu gece geldiğin için teşekkür etmeyeceğim, borçluydun." Gerine gerine konuşmasına gülerken, omzuna vurdum. Kıstığı gözlerinin altından yüzüme baktı.
"Oturalım mı kuma?" Sorduğu soruya ilk bir kaç saniye cevap veremesem de, olumlu anlamda kafamı salladım.
Denizin kenarından uzaklaşıp, orta kısımlara geldik. Elbisenin etek kısmından tutup yavaş bir şekilde kuma oturdum ve bacaklarımı uzattım. Hava üşütecek kadar soğuk değildi. Tatlı bir rüzgar esiyordu.
"Seni yeni tanısam da, sanki çok daha önceleri tanışmışız gibi." Diye konuştum nefesimi vererek.
Ağzındaki dumanı gecenin karanlığına bıraktı. Gözlerimiz birbirine değdi. Orada dışarı çıkmak isteyen, küçük bir çocuk vardı. Küçük yumruklarını şiddetle içinde bulunduğu cama geçiriyordu.
"Herkese karşı sert biriyim. İnsanlara hangi yüzümü gösterirsem, bana karşı attıkları adımı şekillendirmiş oluyorum." Dedi dümdüz bir sesle.
"Ama sanki beni anlayan tek sensin." Cümlesini bitirdiğinde gözlerini denizin hırçın dalgalarına çevirdi. Kıyıya uzandığı zaman hoş bir ses oluşuyordu.
"Bana kendini anlatsana. Bu gece kalıpları kıralım. İçini dökmekten çekinme." Diye konuştum.
Derin bir iç çekti. Benim gibi ayaklarını kuma uzatmıştı. Kaşları çatılmış, gür kirpiklerinin altından karşıya bakıyordu.
"Annem beni doğururken ölmüş. Babam hep beni suçladı. Benim doğduğum gün, annemin verdiği son nefesti. 'Uğursuz' babam için hep bu kelimeyi taşıdım omuzlarımda. Hiç bir zaman baba sevgisini tatmadım. Aynı evin içinde yaşayan iki yabancıydık. Bana karşı hiç bir şeyde bulunmadı. Fazla zengindi babam." Dilinden dökülen her kelimede sanki kalbindeki öfke açığa çıkmak için çırpınıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZBE RUHLAR
Teen FictionHer şeyden kaçıyordu oysa ki, Aklında dönüp duran kirli anılardan, cevabını bulamadığı sorulardan ve geçmişinden. İçindeki fırtınada savrulup duruyordu, yaprak gibi. O bir çiçek kadar güzel, ölüm kadar tehlikeliydi.