1- Aile Yemeği

16.5K 758 1.1K
                                    

Korhan Ailesi, yılda bir kez geleneksel olarak beraber yemek yerlerdi. Tüm sene, birbirine sanki yokmuşçasına davranan bu aile, bir günlüğüne gerçekten aileymiş gibi olurlardı.

Aileden çok bir şirkete benziyorlardı. Tuğra bunu düşünüyordu. Babası, aile olmak ne demek bilmediği için onlara şirketin üst düzey yöneticileri gibi davrandığını düşünürdü. Yılın en sevmediği günüydü bugün, aile toplantısının olduğu.

Annesini severdi, onu pek görmese de seviyordu. Anneden çok bir arkadaş gibiydi zaten. On sekiz yaşına girdiği gün evlendiği ve daha yirmi olmadan Tuğra'yı doğurduğu için anneden çok arkadaş olmuştu ona. Aile görünümlü bu şirkette katlanabildiği tek insandı.

Kardeşi Sezen'e özellikle katlanamazdı. Zengin bir ailede doğmuş, klasik bir genç kızdı. Hayatının en verimli dönemlerini arkadaşlarıyla her gece barlarda sürtüp, sırf daha bilinir olmak için sansasyonel davranışlarda bulunan bir ilgi orospusuydu. Kardeşi Sezen de abisini seviyor değildi, gerçi onun sevdiği bir şey var mıydı Tuğra bilmiyordu.

Kumral saçlarını düzeltip takım elbisesini son kez kontrol etti. Kravat boynunu sıkıyordu ve nefes almakta zorlanıyordu ama buna alışması gerekliydi. Seneye, aile şirketlerinin başına geçince her gün bu işkenceye katlanmak zorunda kalacaktı.

Açık kumral saçları, buz mavisi gözleriyle ne annesine ne de babasına benziyordu. Babası, esmer teni ve koyu kahverengi gözleriyle klasik bir Türk erkeğiydi. Annesini ise gerçek saç rengiyle asla görmemişti fakat dibinden anladığı kadarıyla o da siyah saçlıydı.

Bazen, kaderin cilvesi olarak hastanede karıştığını ve bu parasal anlamda sıkıntı yaşamadığı ama aile kavramını hiçbir zaman tatmadığı aileye düştüğünü düşünüyordu.

Keza ne düzgün burnu, ne de dolgun dudakları ailesinindeki diğer üyelerde vardı. Annesi, estetiğin bir harikası olarak kalkık minik bir burna ve dolgun dudaklara sahip olsa da bebeklik fotoğraflarından onun gerçek görüntüsünün bu olmadığını çözmüştü. Hatta birbirlerine hiç benzemiyorlardı. Annesi estetiğin mükemmel dokunuşlarıyla başka birine dönüşmüştü.

Babasıyla kıyaslamaya bile gerek duymuyordu. O kadar alakaları yoktu. Çekinik genlerin mucizesi olduğunu düşünmek ona daha kolay geliyordu.

İnci gibi parlayan dişlerini gösterdiği o yapay gülüşünü takındı. Her şey çok doğalmış gibi davranmayı yıllar önce öğrenmişti. Hiç hayali olmasa da bu şirketin gelecekteki yöneticisini öğrendiği günden beri, bunun yaratılış amacı olduğunu biliyordu ve her zaman durumundan memnunmış gibi davranmıştı.

Zaten en mükemmel yalancılar, kendilerini kandırmaz mıydı?

Odasından çıkıp merdivenlerden indi ve bundan önceki senelerde yaptığı gibi burada bulunmaktan memnunmuş gibi sırıtarak yemek masasına oturdu. Kardeşi Sezen onun yapmacıklığına sadece gözlerini devirmekle yetinmişti.

Yardımcıları yemeği servis ederken babası oğluna gururla baktı. Onu, yerine geçmesi için yıllardır hazırlıyordu. En iyi okullarda okutmuş, üstüne Amerika'da yüksek lisans yaptırmıştı. Her şey planladığı gibi gidiyordu, emekli olduğunda aklında hiçbir soru işareti kalmayacaktı.

Annesi ise bu akşamı hemen atlatıp ertesi gün arkadaşlarıyla Milano'da katılacakları moda defilesine gitmek istiyordu. Hiçbir zaman aşkı bulamamıştı fakat parayla farklı yollardan mutlu olmayı öğrenmişti.

Sezen ise sadece yemeğin bitmesini istiyordu. Ardından arkadaşlarıyla bir bara gidip bilinci kapanana kadar her türlü zararlı maddeyi kullanacaktı.

"Sevgili ailem, bu senenin sonunda emekli olacağımı biliyorsunuz. Aslan oğlum Tuğra sonunda yerime geçecek ve emekliliğimin tadını çıkartacağım." Volkan Korhan, açılış yaptığı anda herkes isteksizce ama zorunlulukla onu alkışladı. Sezen önündeki tabağa kusmamak için kendini zor tutuyordu.

rewrite the stars °bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin