5- Ferman

7.1K 685 617
                                    

Masal'dan konumu alıp, arabasına atladı Tuğra. Bar ortamlarını pek sevmezdi. Çok fazla insan, çok fazla gürültü vardı ona göre. Barda takılmak yerine içecekse evinde, kafası rahat içerdi.

Atılan konuma gelince arabasını park edip Masal'a mesaj attı geldiğine dair. Hava serindi, Tuğra sadece siyah bir tişört giydiği için hafifçe titremişti. Evden çıkarken asla hava durumuna bakmayı alışkanlık haline getirememişti. Sonbaharın hızla kışa evrilmesini sevmiyordu. Ne yaz insanıydı ne de kış. Baharları severdi, sonbaharın ayrı bir tadı ilkbaharın ayrı bir tadı vardı ona göre.

Masal'ı görünce gülümsedi yavaşça. İkili karşı karşıya gelince ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Sarılmalı mıydılar? Bu çok samimi gelmişti ikisine de fakat el sıkışmak da oldukça resmiydi. İkisi de başlarını salladılar ve içeriye girdiler.

Tuğra'nın beklediği gibi gürültülü ya da çok kalabalık değildi. Herkes kendi arasında, minik masalarında takılıyorlardı. Arkada hafif bir müzik çalıyordu. Ne beklediği ter kokusu vardı ne de kusmuk. "Seni biriyle tanıştırmak istiyorum." Masal'ın peşine takıldı.

Masal gerçekten güzel bir kadındı, yürüdükçe herkesin bakışları ona kayıyordu. Birini sevebilirdi, onunla evlenebilirdi fakat bunun yerine tanımadığı biriyle evlenmek zorunda kalıyordu. Tuğra kendisine üzülmese de Masal'a üzülmüştü.

Masal bir masada durunca masada oturan gence baktı. Çocuk gözlerini kaldırıp bir Masal'a baktı bir de Tuğra'ya. "Kardeşim Ferman, buranın sahibi." Tuğra'nın uzattığı eli, havada kalınca Masal kardeşine sinirle baktı ama Ferman sadece omzunu silkmekle yetinmişti.

Tuğra, karşılaştığı tepkiyi garipsemişti fakat bunu belli etmeden Ferman'ın karşısına oturdu. Masal da yanına oturunca Ferman ikisine bakıp "Yapacaksın yani?" dedi ve başını salladı yavaşça. Gözlerinde hayal kırıklığı vardı. "O adamın dediğini yapacaksın."

Masal kardeşinin elini tutup uyarırcasına sıktı. "Bunları konuşmuştuk." dedi dişlerinin arasından. Ferman tek kaşını kaldırıp dilini dişlerine sürttü. "Konuşmak karşılıklı olur, sen konuşmadın. Sadece haber verdin Masal."

Tuğra, iki kardeşin arasındaki gerginliğin ana nedeni olduğunu biliyordu ve Ferman'ın, burada yokmuşçasına bu konuda konuşmasına şaşırmıştı. Evliliklerine karşıydı, bunu çok güzel belli etmişti.

Yeşil gözleri arada ona kayıyor ve kaydığında da sinirle bakıyordu. Tuğra, suçlu olmasa da kendini suçlu hissetmişti. Ferman sinirden kiraz rengi dolgun dudaklarını ısırıyor ve arada kalkık, güzel burnunu kaşıyordu.

"Bunu yapmama gibi bir ihtimalim olmadığını biliyorsun Ferman." dedi yenilmiş bir sesle Masal, ardından Tuğra'ya dönüp omzuna elini koydu. "Kusura bakma, senin yanında olmamalıydı bu tartışma."

Ferman yavaşça alkışladı ablasının bu davranışını. "Tabii ki, kocacığın bunlardan haberdar olmamalıydı." Kocacığın kelimesini vurgulamış ve o sırada da Tuğra'ya bakmıştı. "Ayrıca istersen yapmazsın. Benim gibi ona karşı gelirsin ve kendi hayatını kurarsın Masal." Masal tam ağzını açacakken Ferman sinirle güldü. "Ama sen rahat, para içindeki hayatından vazgeçmek istemiyorsun. Bu yüzden de tanımadığın bir adamla evlenecek kadar düşüyorsun. En azından senin daha farklı olmanı beklerdim Masal."

Ferman sinirle masadan kalkınca Masal, başını eğdi yavaşça. Kardeşinin haklı olduğunu biliyordu. Bu düzeni bırakmak istemiyordu, Ferman'ın çektiği zorlukları görmüştü, aynısını çekemezdi. O bunu kaldırabilecek kadar güçlü olabilirdi ama Masal değildi.

Tuğra ne yapacağını bilmeden, Masal'a baktı bir süre. Masal onun varlığını unutmuştu, kendi iç savaşını yapıyordu. Tuğra, belki konuşup durumu toplayabileceğini düşünerek masadan kalktı ve Ferman'ın peşinden gitmeye başladı.

Ferman, siyah hafif uzun dalgaları saçları her adımında alnına düştüğü için küfrede küfrede yürüyordu. Esmer teniyle uyumluydu saçları. İlerlerken bir eli omzunda hissetmesiyle Tuğra'ya döndü. Tuğra, Ferman ona bakınca ne diyeceğini bilememişti. Ne için peşinden gitmişti ki zaten? Ablasıyla istemeden evlendiği için özür mü dileyecekti?

Ferman, kendi boylarındaki Tuğra'nın ona attığı boş bakışları çözmeye çalışıyordu. Geldiğinden beri yüzünde herhangi bir mimik görmemişti. Bir robot gibi oturmuş, iki kardeşin kavgasını dinlemişti.

Tuğra düşüncelerinden sıyrılıp ona tek kaşını kaldırmış bir halde bakan Ferman'ı fark etti ve hafifçe yutkundu. "Sana durumu açıklamak için gelmiştim fakat açıklayabileceğim bir şey yok." dedi yavaşça.

"Her şey çok açık, ikiniz de aptal bir şirket için hayatlarınızdan vazgeçiyorsunuz." dedi Tuğra öfkeyle. Öfkesi ablasınaydı, Tuğra isterse başkasıyla evlenebilirdi fakat ablasının bunu yapmış olmasına inanamıyordu.

Tuğra hımladı ve çenesini kaşıdı yavaşça. "Hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz, yapmamız gerekeni yapıyoruz. Bu evlilik, şirket için iyi sonuçlanacak."

Ferman kollarını göğsünde birleştirip duyduğu cümlenin şaşkınlığıyla ağzı açık bir şekilde bakıyordu karşısındaki adama. "Peki ya sizin için? Sizin için iyi olacak mı?"

"Evet, şirketin başına geçtiğim zaman şirket daha da büyümüş olacak. Bu yükselişle, yöneticiliğe daha iyi bir şekilde başlayacağım. Ablan da, ne yapmak istiyorsa onu yapacaktır. Onu engelleyecek değilim, ikimiz sadece evleneceğiz. Ne o benim hayatıma karışacak, ne de ben onun."

Tuğra, söylediklerine inanıyordu. Ferman da bunu anlamıştı, yalan söyleyen birini kolaylıkla anlayabilecek kadar zekiydi. Karşısındaki adamın hayatının odak noktası şirketti, hayalleri yoktu. Ona acıyarak baktı ve tekrar hayal kırıklığıyla başını salladı. "İnanamıyorum." dedikten sonra tekrar önüne döndü ve yürümeye başladı. Bu sefer sinirli değil, şaşkındı.

Bir insanın nasıl hayali olmazdı?

🎇

Masal'la Ferman'ın geçmişine, özellikle de Ferman'a odaklanacağım öbür bölüm. Haberiniz oldu.

Artık beşinci bölüme geldiğime göre, seve seve sövebilirim size. Niye yorumlar bu kadar az? Üç beş kişi hariç okuyan herkesi kınıyorum.

Telefonunuzun bataryası ölsün de telefonsuz kalın hayalet okuyucular. 🔪

Artık demekten bıktım ama sizi seviyorum fakat her birinizi değil. 💜

rewrite the stars °bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin