35- Vazgeçiş

3.6K 405 259
                                    

Bugün attığım 3. bölüm...

Öncekileri atlamayın.

Bb.

🎇

Tuğra, sabah hazırlanmış ve şirkete doğru yol almıştı. Babasının dediklerinde ciddi olduğunun farkındaydı. Ferman, onu önemsemiyordu zaten. Masal'a da bazı şeyleri açıklayacaktı.

Kendisi yüzünden onca insanın canının yanmasına göz yumamazdı.

Asansör katta durunca, onu karşısında gören Cansu gülümsemeden edememişti. "Efendim hoşgeldiniz!" diye çığırdı sevinçle. Tuğra'dan sonra Volkan'a kardeşi için bile katlanamazdı.

Tuğra Cansu'ya gülümseyerek baktı. "Hoşbuldum Cansu." dedi fakat burada olmayı gerçekten isteyip istemediğini bilmiyordu.

Yönetici olmayı, şirketi düzgün bir yer haline getirmeyi seviyordu. İşinden memnundu, belki de yıllarca buna hazırlandığı için şirketin başındayken mutlu hissediyordu ama nedeni önemli değildi. Başka bir iş yapabileceğini düşünmüyordu.

Yola çıkmadan Masal'a mesaj atıp, şirkete çağırmıştı keza Cengiz'i de. Cengiz'e danışacaktı, bu işin içinden çıkabileceğini düşünmüyordu tek başına.

Sezen'e daha haber vermemişti çünkü onu hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu. Her ne kadar yanında olacağını söylese de, Volkan'ın tehditlerini duyunca delireceğinin farkındaydı.

Odasının kapısını açarken Cansu'ya "Geçen gün babamdan sakladığın belgeleri getirir misin?" dedi ve odasına girdi. Masası, bıraktığı gibiydi. Sadece adının yazılı olduğu plaka ve Ferman'dan gelen gramofon minyatürü...

Masaya oturup minyatürü eline aldı ve daha fazla bakamayacağına karar vererek yandaki çekmeceye attı. Ferman'a kızgındı, onu bırakıp gitmiş ve bir kere bile merak edip sormamıştı. Sezen'in dediği gibi, bir mazereti olsa bile bunu hak ettiğini düşünmüyordu.

Cansu, Tuğra'nın keyifsiz olduğunu fark etmişti. Belgelerle beraber, içmeyi sevdiği sütlü ve şekersiz kahvesini hazırlayıp getirmişti. "İyi ki buradasınız efendim." dedikten sonra odadan çıktı.

Belki Tuğra mutlu değildi ama başkalarını mutlu ediyor olmak, iyi hissettiriyordu.

Belgeleri inceleyip memnun bir şekilde başını salladı. Artık tüm fabrikalarda çalışanlar, standartlara uygun bir ortamdaydılar. Can güvenlikleri vardı, mesai ücretlerini alıyorlardı. Birçok insana, onların haberi olmadan dokunmuştu.

Daha üretime geçmeyen ve onayını bekleyen tasarımlara baktı. Üretim maliyeti artsa bile, müşterilerin memnun kalacağını ve daha fazla insanın satın alacağını biliyordu. Başta, belki zarar etmiş gibi görünseler de ilerleyen zamanlarda meyvelerini toplayacaklardı.

Belgeleri bitirmesine az kala Cansu Masal'ın gelişini haber verdi. Tuğra, gerginlikle boynundaki kravatı hafif gevşetti ve kahvesinden bir yudum aldı.

Masal, uzun zaman sonra Tuğra'dan haber aldığı için sevinmiş ama aynı zamanda gerilmişti de. Bunun hayra alamet olmayacağının farkındaydı. Bunca zamandır ertelenmiş bir gerçeğin gün yüzüne çıkacağını ve bunun kendisi için iyi olmayacağını biliyordu.

İçeriye girdiğinde Tuğra hafifçe gülümsemeye çalıştı. Masal'ı uzun zamandır görmezden geldiği için mahcup hissediyordu ama yapabileceği her şeyi yapmıştı. Artık kaçınılmaz noktaya gelmişti. Masal'la evlenecekse, Masal'ın bazı şeyleri bilmesi gerekliydi.

Masal Tuğra'ya gergin bir bakış atıp koltuğa oturdu. Zayıfladığı gözle görülür bir şeydi, yorgun bakışları ve morarmış göz altları zor zamanlar geçirdiğinin göstergesiydi. "Seni dinliyorum." dedi sesinin güçlü çıkmasını umarak.

rewrite the stars °bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin