2- Kız Kardeş

8.4K 634 219
                                    

Tuğra gömleğini çıkartıp kendini yatağa atarken düşündüğü tek şey vardı. Şirketin yöneticisi olmalıydı, yirmi yedi yıllık hayatını buna adamıştı. Bunun için doğmuş, bunun için eğitim almıştı ve bunun önüne hiçbir şey geçmemeliydi.

Hayatı boyunca, bu anı beklemişti. Eğer şirketin yöneticisi olamazsa ne yapacağını bilmiyordu. Bunu hiçbir zaman isteyerek ve severek yapacağını düşünmüyordu fakat bu dünyaya bunu yapması için gelmişti. Buna nasıl karşı çıkabilirdi?

Gözlerini tavana dikmiş, boş boş bakıyordu. Hayatı boyunca bunları sorguladığı olmamıştı. Gözlerini yavaşça kapatırken kapının açılmasıyla gözlerini oraya dikti.

Tuğra hayatı boyunca programlanmış bir makine gibiydi. Yapması gereken şeyi biliyor ve bunu yapmak için kendini hazırlıyordu. Kişiliği oldukça silikti. Olması gereken kişi kimse, onun gibi davranmıştı. Kimle arkadaş olacağı, neyi ne zaman yapacağı hep önceden belirlenmiş gibiydi.

Odası mesela, artık burada yaşamıyor olsa bile liseyi bitirene dek burada yaşamıştı fakat hiçbir özelliği yoktu. Yatağı, pencerenin kenarında duvara yaslıydı. Karşı duvarında gardrobu vardı. Kapıdan girince çalışma masası ve kütüphaneyle karşılaşılıyordu. Burada yaşayan kişiye dair hiçbir ipucu yoktu, burada birinin yıllarca yaşamış olmasına ihtimal vermek bile zordu.

Sezen, odanın ışığını açınca karanlığa alışmış gözlerini kıstı acıyla Tuğra. Sezen'le yan yana durunca asla kardeş sanılmazlardı. Sezen'in koyu siyah saçları, badem gözleri ve esmer teni annesiyle babasının karması olduğunu belli ediyordu. Sezen abisinin yatağının köşesine otururken buraya neden geldiğini bilmiyordu.

Normalinde, şu an bir hazırlanıp bara doğru ilerlemeye başlamış olmalıydı. Abisiyle bu yemekler haricinde asla muhattap olmazlardı. Ailecek bir yere gitmeleri gerektiği zamansa aralarındaki iletişim sadece Sezen'in laf sokmalarıyla sınırlı olurdu.

Kardeşine, bir uzaylı görmüş gibi bakıyor olduğunun farkındaydı Tuğra çünkü bu evde yaşadığı on sekiz yılda bile asla bu olmamıştı. Sezen onun odasına bir kez dahi gelmemişti.

"Ne istiyorsun?" Tuğra, kardeşine karşı kaba olmakta bir sakınca görmezdi. Kardeşi, genel olarak insanlığa karşı kabaydı zaten.

"Masal'la evlenecek misin?" Sezen hala burada neden olduğunu ve abisiyle niye konuştuğunu sorgularken istemsizce dudaklarından dökülmüştü bu soru.

"Evlenmeme gibi bir ihtimalim var mı? Hem bu şirket için iyi olacak." Tuğra, sanki programına yüklüymüş gibi bu cümleleri düşünmeden kurmuştu. Sezen gözlerini devirip iç çekti. "Şirket dışında bir şey düşünmez misin?" Abisinin yemekteki tavrından sonra en azından bu konuda biraz direteceğini ve normal bir aileymiş gibi sorunlar yaşayacaklarını hayal etmişti oysa.

Tam bir hayal kırıklığıydı onun bu cevap.

"Şirketten daha önemli bir şey yok." Tuğra rahatsızca yatağında hareket etti. Kardeşiyle düzgünce iletişime girdikleri için miydi bu rahatsızlık yoksa kardeşinin sorgulamasından ötürü müydü bilmiyordu.

Sezen beklediği cevabı alınca sinirle güldü. "Robot gibisin, bildiğin tek şey şirket." Ayağa kalktığında abisine acıyarak baktı. Karşısında babasının genç halini görüyordu.

"Senin bildiğin tek şey ne peki? Arkadaşlarınla gençliğini çürütmek. En azından benim bir amacım var." Tuğra kardeşine laf soktuğu için memnuniyetle gülümserken kardeşi kapıya ulaşmıştı bile. Odadan çıkmadan önce orta parmağını kaldırdı. "Ben en azından eğleniyorum, peki ya sen? Sen eğlenecek misin?"

Cevabının merak edilmediği sorulardandı bu, bu yüzden arkasını dönüp odadan çıktı. Tuğra, kardeşinin açık bıraktığı ışığı kapatmak için mızmızlanarak ayağa kalktığında o soru aklında yankılanıyordu.

Amacına ulaşınca eğlenecek miydi?

Ne kadar kabul etmek istemese de, cevabını biliyordu.

Kendini yatağa atıp gözlerini kapattı. Yarın, gelecekteki karısıyla buluşacaktı. Bunun için heyecanlı olması gerekliyken hissettiği tek şey hiçbir şeydi.

🎇

Not varmış gibi davranın.

rewrite the stars °bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin