22- Şok

4.5K 479 715
                                    

Tuğra, kurduğu cümlenin ve yaptığı eylemin getirimlerini o an anlamamıştı. Belki de hayatında, ilk kez düşünmeden hareket etmiş ve ona çizilen yoldan ilk defa dışarı adım atmıştı.

Öpmesiyle, yaptığı şeyin yanlışlığını saniyesinde fark etti. Öptüğü adam, iki ay sonra evleneceği kadının kardeşiydi. Dudakları buluşur buluşmaz, sanki onu öpen Ferman'mışçasına onu itti ve ayağa kalktı.

Ferman, bu bir dakikadan az süre içerisinde yaşadıklarını anlamlandıramamış, hissettiği öpücükle hızlanan kalbini fark edemeden geri çekilen dudakların ardından Tuğra'nın ayağa kalkıp yatağın önünde volta atmasını seyretmeye başlamıştı. Hiçbir şey diyebileceğini sanmıyordu.

"Mantıklı düşünemiyorum, hala sarhoşum." dedi Tuğra saçlarını çekiştirirken. Oysa, kabullenmese de sarhoş olmadığını ve bunu bilinçli yaptığını biliyordu. Ferman'ı öpmek istemişti ve öpmüştü.

"Özür dilerim." dedikten sonra tişörtünü aramaya başladı. Geniş yatağın üzerine, altına ve yanlarına baktığı halde bulamayınca sinirle küfretti. "Siktiğimin tişörtü!"

"Ben kestim onu." Ferman, olandan sonra ilk cümlesini kurdu. "Kusmukluydu, seni taşımak için kestim." Öpüşmeyi düşünmemeye çalışıyordu fakat öpüşün kısalığı ve Tuğra'nın sözleri aklından çıkmıyordu. "Benim sahnem sensin." demişti, kendini en özgür hissettiği yer Ferman'ın yanı mıydı?

Tuğra kusmuk olayını tamamen unutmuştu ve hatırlayınca yüzünü ekşitti. "Kendimi aşırı rezil hissediyorum. Bugün hiç yaşanmamalıydı. Buraya hiç gelmemeliydim." Kendini, yatağa attı hızla. Ellerini yüzüne kapatıp yıkılmakta olan hayatının ağırlığıyla ezildi.

"Buraya gelmemeliydim. İçmemeliydim. Seni öpmemeliydim." Ferman, son cümleye güldü yavaşça. Tuğra'nın pişmanlığını anlıyordu fakat kendisi, bundan pişmanmış gibi hissetmiyordu. Ablasının evleneceği adamın onu daha uzun öpmesini istiyordu sadece.

Yatağın köşesinden, Tuğra'nın uzandığı kısma geçti ve yanına uzandı. Tuğra, elleriyle yüzünü kapatmış bir halde duruyordu. Koyu kumral saçları dağılmış, şekilli süt beyazı vücudu kasılmış bir haldeydi.

Dirseğini yatağa yaslayıp kafasına eliyle destek verdi ve Tuğra'nın yüzünü kapatan elini tutup yavaşça yüzünden çekti. Tuğra, ona doğru bakamıyordu bile. Çenesinden tutup yüzünü kendine doğru çevirdi ve hafifçe yutkundu. "Büyük ihtimalle ben de bunu yapmamalıyım." dedikten sonra öpen taraf o olmuştu.

Tuğra, dudaklarında hissettiği sıcaklıkla tüm bedeninin kavrulduğunu hissetmeye başladı. Ferman'ın dili, ağzını keşfederken ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Bir yanı, tüm bu olanların büyük bir hata olduğunu çığırırken azınlık olan tarafı öpüşüne karşılık vermek istiyordu.

Azınlık tarafın teklifi oldukça cazip edici olsa da, mantıklı tarafını dinledi ve kafasını çekti hızla. "Bunu yapmamalıyız. Ablanla evleneceğim." dedi acı çekerek.

Ferman, gözlerini kapattı. "Biliyorum, bunu yapmamalıyız ama ablamla evlenmek zorunda değilsin. Bunları düşünmek zorunda değiliz. Sadece bu anı düşünebiliriz. İnsanların bizden beklediklerini boşverip neyi yapmak istiyorsak onu yapabiliriz."

Tuğra başını salladı olumsuzca. "Yapamayız, yapmamalıyız. Bu hiç doğru değil." derken Ferman, parmaklarıyla yanağını okşamaya başlamıştı. "Ama çok doğru hissettiriyor."

Tuğra, kabul etmese de tüm vücudunun Ferman'ı istediğini biliyordu. Onu öpmek istiyordu. Onunla yanmak ve anka kuşu gibi tekrar dirilmek... Tüm hayatını geride bırakıp tüm sorumluluklarından kurtulmak istiyordu.

Ferman'ın alnına dökülen saçlarını eliyle düzeltip yeşil gözlerine dikti bakışlarını. "Sen," dedi fısıldayarak. "Aklımı karıştırıyorsun ve buna engel olamıyorum."

Ferman hafifçe güldü. "Bunun aynısını ben de sana diyebilirim. Beni öptüğün andan beri mantıklı düşünemiyorum."

Tuğra, parmaklarını Ferman'ın alt dudağında gezdiriyordu. "O zaman bu akşam mantığımızı geride bırakıp kalbimizi dinleyelim. Yarın-" Ferman Tuğra'nın cümlesini "Yarını, yarın düşünürüz." diyerek kesti.

Ardından ikilinin dudakları üçüncü kez buluştu. Ferman, Tuğra'nın ensesinden tutup kendine iyice çekti ve dilini emmeye başladı. Tuğra ise Ferman'ın saçlarını asılıyordu öpüşürken. Vahşiydiler, birbirlerinin dudaklarını parçalıyorlardı ama umurlarında değildi o an.

O an, ikisi de yanlışın ne kadar doğru hissettirdiğini düşünüyordu. Tuğra, Masal'ın ondan hoşlandığını bilmeden onu kardeşiyle aldatıyordu. Ferman'sa ablasıyla evlenecek adamın aklına girmesine izin vermişti, gerçi Tuğra'nın aklına giren ve tohumları yerleştiren oydu. Şimdiyse filizlenmeye başlayan bir aşk vardı ortada, ne kendisi ne de Tuğra bunun ona karşı olacağını düşünmemişti.

Kader, oyununu bu iki genç erkek üzerinde oynamaya karar vermişti ve çevrelerindeki herkes bu oyundan etkilenecekti.

🎇

Nedense çok yavaş ilerlerken bir anda deli hızlanmışım ve duygu ve düşünlerini tam verememişim gibi geliyor.

Bu yüzden de son iki bölümü silip tekrar yazasım var. :(

Güzel başlayıp bok edersem çok üzülürüm...

rewrite the stars °bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin