29- Ayrılık

4.2K 403 621
                                    

Tuğra gözlerini açtığında kendine endişeyle bakan Sezen'i göreceğini düşünmemişti. Kız kardeşi, bayılmasıyla ambulansı çağırmış ve uyanana değin başında beklemişti.

"Neredeyim ben?" Tuğra boğazı kuruduğu için yüzünü ekşitti. Sezen abisinin uyanmasıyla gülümsedi. "Hastanedeyiz, Inferno'da bayıldın."
Ardından abisine bir bardak su uzattı. "İç, boğazına iyi gelir."

Tuğra, son konuşmayı hatırlayıp gözlerini kapattı. Ferman'ın nerede olduğunu merak ediyordu fakat bunu Sezen'e soramazdı. "Ne oldu tam olarak?" dedi bunun için. Belki kardeşi olanları anlatırken anlayabilirdi.

"Ayağa kalktın, peşinden Ferman gitti. Yürüyemediğin için sana destek olduğunu gördüm, ardından da bayıldın. Seni hastaneye getirdik, sonra ben Ferman'ı yolladım. İçkiyle aran cidden kötü." Sezen saçlarıyla oynuyordu konuşurken. "Şimdi bana ne boklar döndüğünü anlatacak mısın?"

Tuğra iç çekti. "Bir bok döndüğü yok Sezen. Ferman, bizim evliliğimize karşı ve bunu her fırsatta dile getiriyor. Ablasının, tanımadığı biriyle evlenmesini istememesi oldukça normal." Tuğra, sesini olabildiğince düz tutup kardeşinin gözlerinin içine baktı inandırıcı olabilmek için. Sezen'in zeki biri olduğunun farkındaydı, gözünden en küçük detay bile kaçmazdı.

"Benimle aynı düşüncede desene." Sezen umursamazca omzunu silkti. "Masal'la evlenmeyebilirsin. Şirketin başına geçtin artık."

Tuğra güldü canının yanmasını önemsemeden. "Ferman ablasını düşünüyor sense Volkan'ın mutsuzluğunu istiyorsun. Beni düşündüğün falan yok. Ayrıca şu an için yönetici olabilirim fakat bunu bir sene içinde feshedebilir. Bu yüzden Masal'la evlenmek zorundayım."

Sezen gözlerini devirdi. "O geberdiğinde zaten sana geçecek, hayatını yaşayıp zamanı gelince başa geçebilirsin."

"Eğer ona itaat etmezsem şirketi bana bırakmaz, hisselerini satar. Cidden bu konular hakkında bir fikrin yok Sezen."

Sezen abisinin üzerine gitmek istemese de tutamıyordu kendini. "Yönetici olmak zorunda değilsin Tuğra, senelerce en iyi notları aldın ve şu an herhangi bir yerde istediğin işi yapabilirsin."

Tuğra, anlamayacağının farkındaydı Sezen'in. Zaten onu anlayan birisiyle karşılaşmamıştı. Herkes için çok kolay görünüyordu vazgeçmek ama o hiçbir zaman vazgeçmemişti. Her zaman amacı buydu ve şu an amacından vazgeçerse ne yapacağını bilmiyordu. Bunu kimse anlamıyordu.

"Sezen, yorgunum. Hastaneden ne zaman çıkabilirim?"

Sezen omzunu silkti. "Sadece bayıldın, ölmüyorsun Romeo. İstediğin zaman çıkabilirsin."

Sezen'e gülümsedi Tuğra. İlk kez onunla bu kadar uzun süre takılmış ve konuşmuştu. Çoğunlukla tartışsalar bile, kardeşini anlayabiliyordu ve ona kızmıyordu artık. "Üstümü değiştireyim ve çıkalım o zaman."

Sezen odadan çıkınca Tuğra kıyafetlerini giydi. Yorgun hissediyordu, uzun bir süre alkol tüketmeyecekti. Telefonunu çıkartınca Ferman'dan gelen mesajla gülümsedi. "Sezen'e numaramı vermeyi unuttum. Uyanınca bana haber ver, aklımda hep sen varsın."

Kalbindeki ısınmayı görmezden gelmeye çalıştı. "İyiyim Ferman, şimdi eve geçiyorum. Kusura bakma yine ve yeniden sana zahmet verdim." Telefonunu cebine koydu ve odadan çıktı.

Tuğra, Sezen'i bırakıp evine geçerken Masal'sa kardeşinin yanına gelmişti. Tuğra tüm gece hastanede olduğu için Ferman uyuyamamış, ondan haber gelmesini beklemişti. Tuğra'nın mesajına gülümseyerek bakarken Masal, iki kahveyle onun karşısına oturmuştu. "Dün gece çok yoğun geçmiş sanırım."

Masal, kardeşinin şişmiş ve yorgun bakan gözlerinden bir saat bile olsa uyumadığını anlamıştı ve iki kahve yaptırıp karşısına oturmuştu. Telefona gülümsemeyle bakan yüzü, onu görünce solmuştu. Ferman'ın gözü parmağındaki yüzüğe takılmış ve hafifçe iç çekti. "Yüzük mü taktınız?"

Dün, Tuğra'nın parmağında görmüştü zaten ama ilk kez görmüş gibi davranması gerektiğini biliyordu. Masal buruk bir gülümsemeyle başını salladı. "Bu evliliği onaylamadığını biliyorum Ferman, bana sevdiğim biriyle evlenmem gerektiğini söylüyordun ve benim mutluluğumu istiyordun." Parmağındaki yüzüğü okşadı yavaşça. "Ben, Tuğra'dan hoşlanıyorum Ferman. Tanıdığım diğer insanlara benzemiyor. Nazik, saygılı ve içten, karşısındaki insanı yeni tanısa bile onu düşünen ve iyi birisi. Ona kapılmamak imkansız gibi bir şey."

Ferman, ablasının sözlerini dinlerken başından kaynar sular dökülür gibi olmuştu. Şimdiye değin, Tuğra'nın ablasına, ablasının da Tuğra'ya bir şey hissetmediğini bildiği için yaptığı şeyin yanlış olmadığını düşünüyordu.

Şimdiyse, ablasının hoşlandığı adamdan hoşlanıyordu ve en kötüsü onun bundan haberi yoktu bile. Kardeşinin, sevdiği adamı öptüğünü bilse karşısında oturur muydu?

Ferman gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Abartı bir tepki vermemeliydi ya da bir şeyleri belli etmemeliydi. Tuğra belki de haklıydı, bu ilişkinin gerçekten bir oluru yoktu. Dalgalara karşı yüzen minik balıklardı onlar, boylarını aşıyordu engeller.

"Senin adına sevindim abla ama ya Tuğra, o seni seviyor mu?"

Masal başını olumsuzca iki yana salladı. "Sevdiğini sanmıyorum fakat bu sevmeyeceği anlamına da gelmiyor. Zaman içerisinde, birbirimizi daha iyi tanıdıkça beni sevebilir." Ferman, acıyla gülümsedi. Ablasının bilmediği o karanlık sırrı biliyordu, Tuğra başkasına tutulmuştu bile. Hem de Masal'ın öz kardeşine...

"Senin üzülmeni istemiyorum Masal, her zaman mutluluğunu isterim fakat seni sevmeyen birini sevmek ve onunla evlenmek seni mutlu edecek mi?" Ferman kendini bok gibi hissediyordu. Farkında olmadan ablasının sırtına kocaman bir bıçak saplamıştı ve bu geri alabileceği bir şey değildi.

"Kendi mutluluğumu düşünseydim, baştan babama karşı çıkardım. Tuğra beni sevse de sevmese de bu evlilik gerçekleşmek zorunda." Masal ona asıl nedeni söyleyemezdi ya da babasının ondan istediği şeyi... Korumak zodundaydı, saçının bir teline bile zarar gelmesine izin veremezdi. Zaten zamanında çok yaralanmıştı Haldun tarafından, Masal bunu engellemeliydi.

Ferman, son zamanlarda bu ve buna benzer o kadar şey duymuştu ki... Daha fazla dinlemeye katlanamayacaktı. Ablasının yüzüne daha fazla bakabileceğini de sanmıyordu.

Bir şey yapmalıydı, ablasının üzülmesini istemiyordu. Kendinden daha çok değer veriyordu ona ve onun kendisi yüzünden üzülmesine izin veremezdi. "Ben de bu akşam yurt dışına çıkıyorum Masal."

Uzaklaşmalıydı. Tuğra'yı arkasında bırakmalı, bu yanlışlığı tamamen yok etmeliydi. Ablasının onu sevdiğini bile bile buna devam edemezdi. Ne onu evlilikten vazgeçirebilirdi ne de buna devam edebilirdi. Aradan çekilip yok olması gerekliydi.

"Ne? Nereye gidiyorsun? Neden?" Masal şaşkınlıkla baktı kardeşine. "Düğün için döneceksin ama değil mi? O gün yanımda olmana ihtiyacım var. Babamı umursama,onu hallederim ben. İlk dansımızın şarkısını senin söylemeni istediğimi biliyorsun."

Ferman gözlerini kapattı ve kalbisindeki sızının azalmasını bekledi bir süre. Yıllar önce söz vermişti ablasına söz vermişti. Düğününde ilk dansın şarkısını o söyleyecekti, ne olursa olsun. Şimdi, ablası yaşananları bilse bunu ister miydi emin değildi ama başını salladı yavaşça. "Merak etme, o zamana dönerim. Yeni bir kurs başlıyor, ona katılacağım. Yeni kokteyller yapacağım."

Masal ayaklanıp kardeşinin saçlarını okşadı. "Ben gideyim artık, sen de iyice dinlen ve yolculuğa hazırlan. Seni özleyeceğim." Ardından kardeşinin saçlarından öpüp Inferno'dan çıktı.

Ferman'sa dakikalardır içinde tuttuğu acısını gözünden damlayan yaşlarla dışarıya akıttı.

🎇

🎶 Kalamam arkadaş git madem yarımsın bari bit 🎶

Ahaha yazarken hem üzülüp hem de zevk aldım çünkü Ferman'la Tuğra'nın önüne geçen tüm engellet bana zevk veriyor 👿

Sizce bundan sonra ne olacak? Ferman vazgeçti, Tuğra zaten cesur değil. Nasıl birleşecekler?

rewrite the stars °bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin