Multimedya: Derya, Şeyma ve Arda
Zordur umutsuzca beklemek, zordur hiç umut olmadığı halde sevmek. Ve de umutsuzluk intihara benzer; yokluğunda da hayat biter...
~~~~~~~
YAZARDAN;
Yağan yağmurun altında hızlı adımlarla ilerlemeye başladı genç kadın. Biraz önce görüp duyduğu şeyleri unutması gerekiyordu. Sert adımlarla yerdeki suları sıçratarak ilerlerken göz yaşına yağmur damlaları da karışmıştı. 2 kez... Tam tamına 2 kez kalbi aynı acıyla paramparça olmuştu. Birisinin izlerini sildim derken ikincisi de aynı yerden açılınca artık bu acının altında daha fazla dayanamayacağının farkına vardı. O anlar gözünün önüne gelince nefes alamayacak gibi hissetti. Gözlerini bir süre kapattı ve o görüntünün zihninden silmesini diledi.
Kulaklarına dolan yağmur seslerinin ardından bu sefer sevdiği adamın sesleri doldurdu kulaklarını.
"Derya!" Ona seslenen sevdiğine ne kadar koşarak gitmek gelse de içinden biraz önceki yaşananlar yüzünden gidemiyordu. Kaçıyordu.
"Derya bekle lütfen!" Bağırışlarını yok saymaya çalışarak adımlarını daha da hızlandırırken kolunun tutulmasıyla durmak zorunda kaldı.
Kolunu sevdiği adamın elinden kurtarmaya çalıştı. "Bırak beni!"
"Derya, beni dinlemen lazım. Sana açıklayabilirim."
Kolundaki bakışlarını yavaşça sevdiği adamın mavilerine tırmandırırken sessizce yutkundu. "Açıklama?" Diyebildi sadece. Bunu bile söyleyebildiğine şaşırmıştı Derya.
Adam başıyla onaylarken Derya olumsuzca salladı. "Açıklanacak bir şey yok."
"Var." Dedi genç adam, yağmur damlaları birer birer çenesinden aşağıya inerken.
"Biz zaten en başından beri yanlıştık, biz olmamalıydık. Ama kalbimiz... Yalnış dinlemedi. Yasak olduğunu bile bile yanmaya gittik biz!" Diye öfkeyle bağırdı Derya. En sonunda da "Umudu, geleceği olmayan bir aşktı bizimkisi." Dedi fısıltıyla. Sesinin titrememesi için o kadar çabalamıştı ki, sesi titremesin diye gözlerindeki yaşları tutamamıştı ve akmasına izin vermişti. En azından yağmur yağdığı için anlaşılmaz diyerek umursamadı Derya.
"Derya-" Derya elini havaya kaldırıp, sevdiği mavilerin sahibini susturdu. Ardından zor güç yutkunarak sesini ayarlamaya çalıştı. Kendini hazır hissettiği an konuşmasına başladı.
"Bunun umutsuz bir aşk olduğunu biliyorum ama seni yine de seviyorum." Dedi genç kadın, sevdiği adamın gözlerinin içine bakmaya zorlarken. Sevdiği adam da pişmanlık ve çaresizlikle genç kıza bakıyordu.
"Her şeye rağmen yine de keşke sana olan can borcumu ödeyebilseydim. Özür dilerim." Genç kadının iki gözünden de yaşlar aynı anda aktı. Ağlamamak için kendini o kadar zorlamıştı ki görüş alanı bulanıklaşmaştı. Tıpkı 3 sene önce olduğu gibi.
Genç kız arkasını dönüp gitmeye başladığında adam kızın gitmesine, sevdiğinin göz göre göre gitmesine, ondan vazgeçmesine, kalbinin kendinden uzaklaşmasına izin veremezdi. Hiçbir şeye izin veremezdi.
Adam zor güç yutkunduktan sonra "Derya!" diye seslendi sevdiğinin arkasından. Kız ilerlemeyi kesti ve olduğu yerde durdu. Oğlan da koşarak sevdiğinin yanına gitmeye başladı. Kızın yanına ulaşınca önüne geçti ve ağlamaktan kıpkırmızı olmuş gözlerini saklamaya çalışan kıza bakmaya başladı.
"Senin bana bir borcun yok. Borcunu ödedin." Dedi genç adam sevdiği kıza. Genç kadın en sonunda kıpkırmızı olmuş gözlerini sevdiği adama çevirerek var gücüyle "Ne demek ödedim. Hiçbir şey yapmadım ben. Hangi borç ödemesinden bahsediyorsun sen!" Diye bağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK BORCU'M
ChickLitGözyaşlarına yenilerini eklerken, devam etti Derya sözlerine. Bu seferkiler bağırma, kırma değil de şiirsel anlatımdı. Yıkmak, dağıtmak bir işe yaramıyordu kendisini anlatmasına. Belki bu sözler anlatırdı, ha? "Bana seni gönder uzaktan Düşlerinle ya...