AHMET (ANIL ASAF)
"İnsan abisini neden tanımasın ki?" Bu cümle kulaklarımda yankılanırken bana hâlâ nasıl abi dediğini düşünüyordum. Abi deme cesaretini nereden bulabiliyordu! Attığı kazığı unutmuş değilim! Unutmayı da düşünmüyorum!
"A-abi mi?" Derya korkuyla yönünü bana döndü. Ağlıyordu, o herif yüzünden ağlıyordu! Yıllardır sakladığım şeyi 2 dakikada bozdu! Hayatımı, bütün düzenimi bozmayı çok seviyor it!
"Sen... Cidden o-onun abisi misin?" Öfkeden nefes alışverişlerim hızlanmıştı. Ve o da bunu keyifle seyrediyordu. Düzenimi nasıl mafettiğini keyifle seyrediyordu!
"Hadi abicik, bir şey desene sevgiline." Öfkeden deliye dönmüş olan gözlerimi ona çevirdim. Aynı şekilde Derya da öyle. Eminim ki dışarıdan berbat görünüyorumdur. Arya'nın korkmaması için onu, yanımda şaşkınca etrafı izleyen Beyza'ya verdim. Ardından kardeşim olan şahsiyetin karşısına geçtim.
"Ne diyorsun lan sen! Ne sevgilisi!" Derya'nın öfkeli nefeslerini yanımda hissediyordum. Şu anda içindeki tüm herşeyi dışarı vurmak, bağırmak, kırmak, dağıtmak istiyordu ama buna gücü yok gibi görünüyordu. Bu yüzden sesli bir yutkunmanın ardından derin bir nefes alarak Arda'nın yakasından tutup yüzüne var gücüyle bağırdı.
"Sevgili mi? Ne sevgilisinden bahsediyorsun sen!"
Arda, bu cümlenin ardından yüzüne alaycı bir gülme takındı. İlk önce bana sonra da Derya'ya baktıktan sonra başını iki yana salladı.
"Başka bir adam için evi terk ettiğini anlarım da bu kişinin abim olması biraz kötü oldu. Kardeşinden medet bulamayınca bir de abisinde mi deneyim bari dedin?!" Öfkem sınırını aşmış, delice bir noktaya gelmişti. Adete gözüme bir perde inmişti. Haksız yere suç atması yetmezmiş gibi bir de haklı görünmeye çalışıyor it! Ellerimi yakasına yerleştirerek kendime doğru çektim. Burun buruna geldiğimiz an o da bakışlarını sertleştirdi.
"Ben abin için evi terk etmedim! Abini bile tanımıyordum senin! Ben, senin ihanetlerine daha fazla dayanamadım ve gittim anlıyor musun! Her gece başka bir kadının koynuna gitmen ne kadar ağırdı benim için, bunu biliyor musun! O Şeyma denen metresin, evden gittiğim gece benle konuştu. 'Arda'dan hamileyim, çık git hayatından, seni sevmiyor" dedi. Onun senden hamile olması ne demekti benim için biliyor musun! Kendimi kaybettim ben! Ama sen, sırf kendini haklı çıkarmak için bir yalan atmışsın ortaya öyle gidiyor..." Öfkeden kıpkırmızı olmuştu ve titriyordu. Evet, sinirden titriyordu.
"Madem abim için gitmedin, o zaman bu bebek neden ona 'baba' dedi? Babası o değilse kim?" Derya artık delirme noktasına gelmişti. Artık ağlayamıyordu bile! Tam tersine gülüyordu.
Bebek... Bu bebek Arda'nındı. Evi terk edip gittin dedi Arda. O zaman bu demek oluyor ki onlar evliydi. Ve bebek Arda'nın. Tabi ya!
"Biliyor musun, hep bunu yapmak istemiştim." Arda şüpheyle ona bakarken Derya bakışlarını bana çevirip yakasını bırakmam için işaret verdi. Bende dediğini yapıp geri çekildim. Geri çekilmem ile Arda'nın yüzüne güçlü tokat yemesi bir oldu. Tokat'ı yiyince başı biraz geri gitti ama kendini hemen toparladı. "Bir daha benim gözüme gözükme! Bir daha karşıma çıkma! Bir daha uydurduğun şeyleri gelip bana anlatma!" dedi ve bebeğini de alıp gitti. Giderken bana da bir bakış attı. O bakış 'senden iğreniyorum' bakışının aynısıydı.
Derya ve Beyza gidene kadar arkalarından baktıktan sonra sinirli bakışlarımı tekrar Arda'ya çevirdim. O da sinirli halde bana bakıyordu. Sanki sinirlenmeye hakkı varmış gibi!
"Kızın çok tatlıymış abi. Allah analı-babalı büyütsün."
"Bana bir daha abi deme. Sen benim kardeşim değilsin. Hele ki bu iftirandan sonra."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK BORCU'M
ChickLitGözyaşlarına yenilerini eklerken, devam etti Derya sözlerine. Bu seferkiler bağırma, kırma değil de şiirsel anlatımdı. Yıkmak, dağıtmak bir işe yaramıyordu kendisini anlatmasına. Belki bu sözler anlatırdı, ha? "Bana seni gönder uzaktan Düşlerinle ya...