- 19 -

39 6 0
                                    


Neydi bu kalbin görevi?

Kanı vücuda pompalamak?

Görevi bu iken şimdi ne denli bu kadar hızlı atardı ki? Daha çok kan pompalıyordu sanırım.

İkisinde de hâlâ bir hareket yoktu. Sadece birbirlerine bakıyorlar ve sadece birbirlerinin kalbinin sesini dinliyorlardı. O ses ikisini de rahatlatıyordu. O sesi duyduklarında ikisi de huzura kavuşuyordu. Zaman durmuş gibiydi. Sanki sadece onlar vardı o an orada. Sadece onlar.

Ah! Tabi bu kısa bir süre için geçerliydi.

"Annee!" Arya'nın Derya'nın elbisesini çekmesi ve durmadan bağırması üzerine Derya ve Ahmet kendine gelip geri çekildiler. Derya elini saçlarına atıp karıştırırken gözlerini hızlıca kırpıştırıyordu. Ahmet'i durumu da ondan farksız değildi.

"Aannee!" Diye bir kez daha elbisesinden çekiştirirken, Derya kendine gelip yere eğildi. Arya'nın saçlarını severken "Efendim anneciğim?" Diye sordu.

İşaret parmağı Ahmet'e doğru uzatıp "Bıcı bıcı!" Diye bağırdı.

Derya gülümseyip. "Evet anneciğim. Bıcı bıcı yaptı." Dedi. Ardından biraz yüzünü buruşturup mutfakta Ahmet ile yaşadığı macerayı hatırlayınca "Bizim de seninle bıcı bıcı yapmaya gitmemiz gerek sanırım." Dedi.

Arya kendince kıkırdadı. Derya ayağa kalkıp Ahmet'e doğru döndü. "Bir şey diyecektin?"

"Şey," boğazını temizlediğine dair ses çıkarttıktan sonra "Bu akşam yemeğe Taner ve Ebru'yu çağıralım diyorum. Malum, onlar da yıprandı son günlerde." Dedi.

"Evet, doğru. İyi düşünmüşsün. Tamam, olur." Dedi gülümseyerek. Bir süre daha birbirlerine bakmaya devam ettiler. Neden böyle oluyordu ki?

"Geç kalacaksın. Akşama görüşürüz."

Ahmet başını sağ sola sallayıp kendine gelirken biraz paniklemişti. "Ha! Şey, evet. Görüşürüz." Deyip bakışlarını Arya'ya çevirdi. "Kız! Hadi görüşürüz." Elini kaldırıp salladığında Arya da elini kaldırıp ona salladı. Son bir kez daha Derya'ya baktıktan sonra arkasını dönüp kapıdan dışarı çıktı.

Derya, Arya'yı kucağına alıp banyoya götürdü. Orada banyosunu yaptırdıktan sonra odaya götürüp üstünü giydirdi ve saçlarını kuruttu. Daha sonra yatağa yatırıp uyuttu. Düşmemesi için iki yanına yastık koyduktan sonra ayağa kalkıp Zehra'nın odasına yöneldi. Bugün onunla konuşacaktı. Kararlıydı.

Odanın önüne geldiğinde kısa bir süreliğine durdu. Ellerini pantolonunun üstüne sildi. Hemen ardından elini kaldırıp yavaşça kapıyı tıklattı. İçeriden cılız bir şekilde "Gel," sesini duyduğunda kapının kulpunu yavaşça çevirdi ve kapıyı açıp içeri girdi.

Zehra yatağının üstünde bağdaş kurmuş, kucağına yastığını almış, elleri yastığının üstünde bir şekilde oturuyordu. Derya odaya girince yerinde biraz kıpırdandı. Derya sakince Zehra'nın yatağının dibine gelip yatağının üstüne oturdu. "Biraz konuşalım mı?"

İç çekti Zehra. "Ne konuşacağız ki abla? Bak, abla diyorum sana. Daha düne kadar gerçek ablam olduğunu bilmeyerekten derdim. Ama şimdi gerçek ablam olduğunu biliyorum. Sakın kendini suçlu hissetme. Kendini anlatmaya zorlama. Ben seni çok iyi tanıyorum. Sen iyi birisin abla. Hemde çok iyi. Hep senin gibi ablam olsun istedim. Varmış meğer. Ne kadar şanssızım dediğim zamanlarda bile aslında ne kadar şanslıymışım. Sana karşı değil bu soğukluğum. Tam tersine... Sana karşı tamamen, içtenlikle söylüyorum ki seni çok seviyorum abla. Ben sadece, sadece Alkan'ın yaptığına aklım el vermiyor. Nasıl yaptı bunu? Nasıl sakladı? Hiç ileriyi düşünmedi mi? İleride duyunca üzülür bu kız demedi mi? Ben bunu nasıl yaparım? Neden yapıyorum? Demedi mi? Seven, sevdiğine bunu yapar mı? Olmaz, olmaz." Derin bir nefes alıp verdi. İçindekileri dışarıya aktarmıştı çok şükür.

AŞK BORCU'MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin