Bacak bacak üstüne atıp koltuğuna iyice yaslandı. Elindeki silahı parmağında döndürerek stresini çıkartıyordu. Boşta kalan elini saçlarına atıp biraz karıştırdı. Sonra eliyle gözlerini ovaladı ve hemen sonra hapşırdı. Karşısındaki üç adama bakıp, bir şey demelerini bekledi.Ama beklediği söz, üç adamdan çıkmamıştı.
Tabi duyduğu söz, beklediği bir söz de değildi ama..! Ne yapalım? Artık idare edecekti.
"Tez geber." Deyiverdi, başında çuval olan adam.
Arda, Ahmet ve Bülent sesin kimden geldiğini anlamak için arkalarına bakmaya çalıştılar. Başında çuval olan adamı gördüklerinde şaşırdılar. Dün geceden beri onu görmemişlerdi.
"Hep beraber." Dedi Kemal, istifini bozmadan.
Ayağa kalktı. Arda'nın yanından geçerek, Ahmetlerin arkasında olan adamın başından çuvalı çıkardı. Şaşırmış gibi yaparak "Aa! Kim varmış burada?" Dedi. "Ce ee!"
"Bir ayağın çukurda ama hâlâ bebek gibi hareketler yapıyorsun." Dedi iğrenerek, az önce başından çuvalı alınan adam.
"Çok konuşma istersen. En son böyle konuştuğunda neler olduğunu unuttun herhalde? Hatırlatalım ister misin?"
Zavallı adam gözlerini devirip susmak zorunda kaldı. Bu yaşlı kalbi bu kadar işkenceyi kaldıramazdı.
"Güzel.." deyip adama arkasını döndü Kemal. Kendisine doğru bakan üç çift gözü görünce "Ah, çok pardon! Ben sizi tanıştırmayı unuttum." Dedi alnına vurarak.
Adam bakışlarını Kemal'den çekip karşısındaki adamlara baktı. Onları daha şimdi görmüştü. Üstelik... Tanıdığı da söylenemezdi.
"Zaten yabancı sayılmaz." Dedi gülerek. Eliyle adamı gösterdi. "Bu Behzat. Alkan'ın babası." Bülent'in gözleri hüzünle dolarken bu sefer eliyle Bülent'i gösterip "Bu da Bülent. Alkan'ın biyolojik babası." Dedi.
Behzat denen adam şok içinde donup kalırken Kemal, eliyle Ahmet ve Arda'yı gösterip "Bunlar da Alkan'ın abileri Arda ve Ahmet. Bakma Ahmet dediğime... Asıl adı Anıl'dır." Dedi.
Dördü de yutkunup önlerine döndü. Bu kadar gerçek biraz ağır gelmişti. Bu Kemal biraz yavaşlamalıydı!
"Gerçekten de yabancı sayılmazlarmış, değil mi?"
Behzat gözlerini yumup, derin bir nefes aldı. Oğlu olarak görüp, yıllarca baktığı çocuğun şimdi gerçek ailesi karşısındaydı. Bunun bir gün olacağını biliyordu. Sonsuza kadar saklanamazdı zaten. Ama böyle olacağını tahmin etmemişti.
Kemal, dışarıdaki adamlarını çağırıp Behzat'ı sandalyesinden çözdürttü. Kollarından tutup tam da Bülent'lerin karşısındaki masanın önünde oturttular ve onu masanın bacağına bağladılar.
"Düşündüm ki... Öyle birbirinizi tam olarak göremiyorsunuz. Öyle konuşulamaz. Böyle karşı karşıya konuşun bakalım."
Arkasını dönüp tam kapıdan çıkacakken, vazgeçip dönmedi.
"Ama sohbet ederken unutmayın ki, sohbetinizin konusu Alkan olmalı!"
✓✓
Gece, alacakaranlığını bastırmıştı. Göz gözü görmediği anda, Zehra sonunda kurstan çıkabilmişti. Bir an önce eve gitmek adına hızlı adımlar atıyordu. Sokaklarda yalnızca kedi, köpek ve ateş başında ısınmaya çalışan birkaç grup insan vardı. Ve artı olarak da ürkütücü bir sessizlik! Sanki her şey durmuş, sadece Zehra'nın adım sesleri var gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK BORCU'M
ChickLitGözyaşlarına yenilerini eklerken, devam etti Derya sözlerine. Bu seferkiler bağırma, kırma değil de şiirsel anlatımdı. Yıkmak, dağıtmak bir işe yaramıyordu kendisini anlatmasına. Belki bu sözler anlatırdı, ha? "Bana seni gönder uzaktan Düşlerinle ya...