YAZARDAN"Bir şey demeyecek misiniz? Ne oldu size?"
Arda yönünü Ahmet ve Derya'dan çekip babasına doğru çevirdi. "Baba?"
Bülent, Ahmet ve Derya'ya bir kez daha bakıp Arda'ya döndü. "Yok bir şey oğlum. Sadece..." Bakışlarını Ahmet'e doğru çevirdi. "Sadece oğlumu böyle görmek... Babalık işte. Oğlumun canı yanmasına dayanamıyorum." Allah'ım şükürler olsun diye içinden dua etti Derya. Bülent'in onların tarafında olduğuna inanmıştı.
Arda garip bir ifadeyle babasına baktıktan sonra tekrardan Ahmet ve Derya'ya dönerek "O zaman sizin bu haliniz ne?" diye sordu.
"Babamın yaralandığımı bilmediğini sanıyordum. Onu bir anda karşımda görünce şaşırdım." dedi Ahmet durumu kurtarmaya çalışarak.
"Bende bir şey oldu sandım." Dedi Arda rahatlayan ifadeyle. Sanırım durumu kurtarmışlardı.
"Siz niye gelmiştiniz?" Diye sordu Ahmet.
Ahmet'in sorusuna "Hastaneye yanına gelmiştik. Ama oradaki hemşireler taburcu olduğunu söylediler."diye cevap verdi Bülent.
"Sonra ben Alkan'dan Zehra'nın seni buraya getirdiğini öğrendim." diye ekleme yaptı Arda.
Bülent kaşlarını çatarak, sorusunu sordu. "Zehra mı? O kim?" Hiç o kızın ismini duymamıştı. Şimdi tanımadığı birisin adını duymak ona garip gelmişti. Arda'da ona hiçbir şey söylememişti.
"Benim arkadaşım." diye yanıtladı Derya. Bülent kafasını sallayarak anladığını ifade ederken Bülent'in gerçekleri Arda'ya anlatmadığına bir kez daha şükretti Derya.
"Ee bizi böyle ayakta mı bırakacaksınız?" Diyerek Ahmet ve Derya'nın oturduğu çardağa doğru yürümeye başladı Bülent.
"Sen otur baba. Ben bir lavaboya kadar gidip geleyim." Dedi Arda. Ardından Derya'ya bakarak "Lavabo nerede?" diye sordu.
"Üst katta. Koridorun en sonunda, sağ tarafta." diye yanıtladı Derya Arda'yı. Ardından bir şey demeden açık olan evin kapısından içeri girip gözden kayboldu.
Ahmet ve Derya'nın yanına oturan Bülent'in yüz ifadesi ciddileşirken oturuş şekli de dikleşmişti. Oğlundan gerçekleri saklamıştı ama merak ediyordu. Neden sakladığını?
"Ne demek oluyor bu? Sana güvendiğim için, sen bir şey yaparsan elbet bir bildiğin olduğunu bildiğim için Arda'ya bir şey demedim. Ama kızını neden Arda'dan sakladın?"
**
Arda merdivenlerden yukarı çıktı. Derya'nın tarif ettiği yöne doğru ilerlemeye başladı.
Gerçekleri öğrenmişti Arda. İbrahim ve Salih'le konuşmuştu. Derya ve abisinin masum olduğunu öğrenmişti. İkisinin bir birlikteliğinin olmadığını öğrenmişti. Garip bir şekilde bu Arda'yı mutlu etmişti. Belki de Derya'nın onu abisi için terk etmesini kendisine yediremedi. Çünkü bu zamana kadar bu şeyleri hep o yapmıştı. Ve şimdi birisi ona, kendi yaptığı şeyleri yapınca... Gururuna dokunmuştu. Kendine yapılan ihaneti kaldıramadı.
Ama ortada bir ihanet yoktu. Derya onu Ahmet için terk etmemişti. Gerçekten Arda'nın bu şeylerinden bıktığı için gitmişti. Ve Şeyma yüzünden...
Şeyma'nın Derya ile konuşup Derya'yı evden gönderdiğini de öğrenmişti Arda. Ve öğrendiği zaman olduğu gibi şimdi de kendine küfretti.
"Oo, sende mi buradaydın?" Önüne aniden çıkan Zehra ile bir an korktu Arda. Düşüncelerine o kadar çok dalmıştı ki Zehra'nın geldiğini görmemişti bile.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK BORCU'M
Chick-LitGözyaşlarına yenilerini eklerken, devam etti Derya sözlerine. Bu seferkiler bağırma, kırma değil de şiirsel anlatımdı. Yıkmak, dağıtmak bir işe yaramıyordu kendisini anlatmasına. Belki bu sözler anlatırdı, ha? "Bana seni gönder uzaktan Düşlerinle ya...