- 18 -

38 6 0
                                    


Şiddetli yağmurun altında arabasından inip sessiz adımlarla ilerlerken ellerini paltosunun cebine koydu. Bir yandan ilerliyor bir yandan da kendi kendine planını tekrar ediyordu. Planda bir sorun yoktu ve onun için her şey birazdan bitecekti. Her şey!

Evin önüne geldiğinde sağ elini cebinden çıkartıp zile bastı. Biraz bekledikten sonra kapı açıldı. Kapıyı her zamanki gibi evin yardımcısı açmıştı.

"Hoşgeldiniz." Dedi kadın gülerek. Adam bir şey demeden direk içeri girdiğinde bu sefer onu başka birileri karşılıyordu;

Kemal, Yakup ve Cengiz.

Üçü de kaşları çatık biçimde Cevdet'e bakıyordu.

"Size daha öncede söylemiştim. O benim de çocuğum. Görmek benim de hakkım." Dedi Cevdet kararlı biçimde.

Kemal derin bir nefes alıp başını sabır dilercesine oynatırken Cevdet, onları dinlemeden Zeliha'nın olduğu odaya girdi.

Doğumun yorgunluğu ile yarı baygınlık içinde yatıyordu yavrusu ile. Masum, minik ve tatlı yavrusuyla...

Abileri defalarca yalvarmıştı ona. Aldıralım demişti. Ama o... Gerek annelik duygusu, gerekse sevdiği adamın çocuğu olduğundan istememişti bunu. Ve şimdi o adam karşısındaydı.

Cevdet bakışlarını bebeğe indirdi. O bebeğe baktığında içinden bir kez daha kendine küfretti. Nasıl yapmıştı bunu? Karısına nasıl böyle bir şeyi yapmıştı? Kızına, Derya'sına nasıl yapmıştı bunu? Ama bu gece bu hatayı ortadan kaldıracaktı.

Adımlarını hareket ettirdiği an kolunun tutulması ile yerinde durmak zorunda kalmıştı. Arkasını döndüğünde ise Yakup ile karşılaşmıştı. Onun arkasından da Cengiz, Yakup'un kolunu tutuyordu. "Abi bırak. Hakkı." Diyordu Yakup'a. Cengiz'in cümlesi ile Cevdet'in kolunu bırakıp geri çekilirken Cevdet adımlarını yeniden harekete geçirmişti.

Zeliha'nın yanına geldiğinde yatağın ucuna oturup bebeği kucağına aldı. Bu kötülüğü bu bebek hak etmiyordu. Onun bir suçu yoktu ki! Suç kendisindeydi. Kendi suçunu örtmek için bu bebeği kullanamazdı. Ama bunu yapmazsa ileride daha da kötü olmaz mıydı? Bu kız ileride büyüyüp kendisini bulduğunda karısı ve kızı ona ne derdi? Bunu yapmak zorundaydı.

O an kapı tekrar çalındı ve anlaşılmayacak kadar hızlı bir şekilde açılıp kapandı. Gelmişlerdi. Cevdet dönüp Zeliha'ya baktı. Uyuyordu. En azından onlara zorluk çıkarmayacaktı.

Odaya ani bir şekilde Bülent girerken "Hadi!" Diye seslendi Cevdet'e. Cevdet hızla başıyla onaylarken bebekle beraber ayağa kalktı. Salona çıktılarında yerde baygın bir şekilde yatan Kemal, Yakup, Cengiz ve evin yardımcısı vardı. Dönüp Bülent'e baktı. Bülent 'sorun yok' dercesine başını oynatırken Cevdet kapıdan dışarıya çıkmıştı.

Dışarıda yağmur hâlâ şiddetini devam ettiriyordu. Cevdet bebek için endişelenirken Bülent'in adamı şemsiye ile gelip Cevdet'i ve bebeği yağmurdan kurtarmıştı.

Cevdet arabasının yanına gittiğinde son bir kez daha dönüp Bülent'e baktı. Bülent koşar adımlarla Cevdet'in yanına gelip omzunu sıktı. "Merak etme, aile gayet iyi. Ben bizzat görüştüm. Onlar da bu bebeği istiyor zaten." Dedi rahatlatmak için.

AŞK BORCU'MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin