Alarmın çalması ile gözlerini yavaşça araladı Zehra. Kolunu kaldırdı ve zırıl zırıl öten telefonunu susturdu. Sonra yatakta oturur pozisyona gelip odanın içine kısa bir göz attı. Şu anda tarlası talan olmuş çiftçi gibi hali vardı. Gözleri hâlâ kapalı bir haldeyken ayağa kalktı ve odanın kapısını açıp banyoya doğru yol aldı. Tabi banyoya giderken gözler kapalı olunca, bir yerlere çarpmamak mümkün değil.Duvar.
"Başım!"
Kapı.
"Omzum!"
Vazo.
Lamba.
"Elim!"
Ve... Derya.
"Bu ne ya?"
Derya'ya çarptığını anlamamıştı ama anlamak için elini kaldırıp yoklamak istedi. İlk isabet eden yer alnıydı. Sonra gözleri ve daha sonra da burnuna dokunduğunda Derya daha fazla dayanamayıp Zehra'nın elini tutup yere indirdi. "Ay yeter! Alnım, gözlerim, burnumdan da mı anlamadın insan olduğumu?"
"Kusura bakma abla. Günaydın."
Derya ellerini beline yerleştirip, boynunu da biraz sağ tarafa yatırıp dikkatlice süzdü kardeşini. "Kız. Senin neyin var böyle?"
Göz kapaklarını açmayı denedi. Ancak sonuç hüsrandı. Sanki tonlarca ağırlıkta bir kütük var gibiydi. "Çok yorgunum abla. Gözlerimi bile açamıyorum."
"Belli." Diyerek bakışlarını üzerinde gezdirdi. "Niye böyle oldu?"
"Bilmiyorum. Çok yorgunum." Esnedikten sonra devam etti. "Bir yerde okumuştum. Eğer bir insan sabahları zor kalkıyorsa nedeni, o gün boyunca yapması gereken sorumluluğun çok olduğundan kaynaklanıyormuş. Sanırım bugün yapmam gereken bir sürü şey olacak."
"Şu anda bunları söylerken gözlerin kapalı ya çok komik görünüyorsun." Deyip, biraz kıkırdadı Derya. "Hadi artık toparlan. Okula gideceksin daha. Bu son senen biliyorsun. Aksatmamalısın. Dayan, az kaldı."
Başıyla onaylayıp banyoya doğru yöneldi. Hızla elini yüzünü yıkadı. Böylece biraz daha kendine gelirken vakit kaybetmeden odasına gidip üstünü giydi. Çantasını hazırladı. Saçını da hallettikten sonra çantasını alıp aşağıya indi. Hızla kahvaltısını etti. Derya, Arya ile ilgilenmek için üst kata çıkarken Zehra da salona geçip kendini koltuğa attı. Sonuçta gitmek için daha zamanı vardı. O zamana kadar oturabilirdi.
Tam o sırada çalan kapının zili ile yerinden kalktı. Kapının yanına gidip açtığında karşısında postacı vardı.
"Zehra Yaman?"
"Evet, benim."
"Bu sizin için." Deyip elinde tuttuğu zarfı Zehra'ya uzattı.
Zehra postacının elindeki zarfı aldı ve gerekli olan imzayı attı. Postacı "İyi günler." Diyerek giderken, Zehra da zarfla beraber salona geçti.
Zarfı açıp içindeki kağıdı çıkardı. Kağıdı da açtığında üstünde yazılanları okumaya başladı.
Zehra;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK BORCU'M
ChickLitGözyaşlarına yenilerini eklerken, devam etti Derya sözlerine. Bu seferkiler bağırma, kırma değil de şiirsel anlatımdı. Yıkmak, dağıtmak bir işe yaramıyordu kendisini anlatmasına. Belki bu sözler anlatırdı, ha? "Bana seni gönder uzaktan Düşlerinle ya...