"Emin misin, Zehra? Yani o evin Alkan'ın evi olduğuna emin misin?" Dedi Ahmet, gerçek olmamasına inanmaya çalışarak. Başına silah dayalıydı ve yine Derya ile Arya konusunda tehdit alarak konuşuyordu. Yanındakilerin de sesi çıkmaması için ağızları bağlıydı."Evet abi, eminim."
Gözlerini kapattı. İşte şimdi bitmişti her şey. Alkan için de, Zehra için de!
"Tamam." Dedi, huzursuzlukla. "Sağ ol. Siz bizden haber bekleyin."
"Tamam abi."
Kemal, hoparlörde olan telefonu diğer eline alıp kapattı. Yüzünde zafer gülümsemesi baş gösteriyordu. Ona göre artık her şey son bulmuştu. Sadece küçük bir kısım kalmıştı. Ondan sonra... Ver elini yurt dışı.
Kemal'in tam aksine Ahmet, Arda, Bülent ve Behzat hiçte memnun değillerdi. Nasıl olsunlar ki?
Söz konusu olan Alkan...
Kardeşleri,
Evlatları olan kişi!
Onun arkasından iş çevirmekten başka bir şey değildi bu yaptığı. Ona zarar vermekten başka bir şey değildi. Ahmet için o kadar zor geliyordu ki bu yaptığı. Mecbur kalmasa yapar mıydı sanki?
Bir de diğer yandan Zehra vardı. Bütün bunlar aslında Zehra için yapılan bir plandı. Aslında Alkan ile hiç bir dertleri yoktu.
Yani Alkan, Zehra için kurulacak olan bir tuzaktı!
✓✓
Açık pencereden esen rüzgar sayesinde saçları uçuşurken her zamanki gri koltuğunda, kollarını göğsünün üstünde birleştirmiş şekilde oturuyordu Alkan. Kafası o kadar karışıktı ki...
Karışıktı çünkü dün Zehra ile karşılaşmıştı.
Kendini dizginlemeye çalışmış ama başaramamıştı. Halbuki bu bir haftadır boyunca kendine söz vermemiş miydi? Markette, sokakta veya belki de yıllar sonra başkalarıyla kendi hayatlarını kurduklarında, çocukları olduğunda onları okuldan almaya gittiğinde karşılaşsa bile tanınamazlıktan gelecekti. Ama o, daha bir hafta bile yeni geçmişken bunu başarabilmiş miydi? Hayır!
Zehra'yı polis aracına bindirdikten sonra direk eve gitmesi gerekiyordu. Peki o neden Zehra'nın gözlerine bakmayı tercih etmişti?
Çünkü yapamıyordu.
Onu özlemişti!
Dayanamıyordu!
En çokta... Onu seviyordu! Çok seviyordu.
Kemal'ler evlerini basıp, kendisini götürdükten sonra Derya ve çevresi hakkında bilgi toplamak için onları takip etme görevi almıştı. İşte o takip zamanlarındayken vurulmuştu Zehra'ya.
O Zehra'ya vuruldu vurulmasına da... Zehra da ona vurmuştu. Attığı tokat her ne kadar canını yaksa da yine de ona kızmamıştı çünkü ona hak vermişti. Haklıydı Zehra. Ve ona olan sevgisini küçükte olsa asla etkilememişti.
Alacaklı varmış gibi kapının çalması ile ilk önce irkildi. Sonra merakla kapıya gidip açtı. Karşısında telaşlı bir ifadeyle duran orta yaşlarda, yüzünde kan içinde kalmış olan bir kadın vardı. "Evladım yetiş. Kocamla kaza yaptık ve arabada sıkıştı. Çıkartamıyorum. Ne olur yardım et!" Diyordu telaşla.
Kadının panikli hali ile kendisi de paniklerken bir yandan "Sakin olun! Ne tarafta?" Diyor, bir yandan da askılıktan montunu alıyordu.
"Şu yolda oğlum." Deyip, az ötede direğe çarpmış olan, ön tarafı paramparça olmuş aracı gösterdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/147293872-288-k342400.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK BORCU'M
ChickLitGözyaşlarına yenilerini eklerken, devam etti Derya sözlerine. Bu seferkiler bağırma, kırma değil de şiirsel anlatımdı. Yıkmak, dağıtmak bir işe yaramıyordu kendisini anlatmasına. Belki bu sözler anlatırdı, ha? "Bana seni gönder uzaktan Düşlerinle ya...