Bir yumruğumu daha İbrahim'in yüzüne sertçe indirirken "Yalan söyleme lan!" Diye bağırdım. Olamazdı, doğru olamazdı! Yalan söylüyordu... Yalan!Yüzünü yerden kaldırırken "Söylemiyorum." Dedi, yorgun bir sesle.
Belimdeki silahı çıkarıp İbrahim'in alnına dayadım. Artık öfkeden derin nefesler alıyor ve gözüm doğru dürüst hiçbir şeyi görmüyordu. "Doğruyu söyle!"
"Doğru, gerçekten doğru! Yalan söylemiyorum" Dedi korku dolu sesiyle.
Yakasından tutup yüzümü yüzüne yaklaştırdım. "Nasıl yaparsın lan bunu nasıl?! Hangi hakla böyle bir şey yapmaya kalkıyorsun?!"
Ağzını açıp tek bir kelime dahi etmedi. Edemez de zaten! Suçlu birisi kendini nasıl savunabilir ki?! Bir de bu zamana kadar babamın ekmeğini yedi! Babama ihanet ediyor! Kendini ne sanıyor bu?!
Yakalarını bıraktım ve karşısına geçip parmağımı tehdit edercesine salladım. "Bunun hesabını vereceksin İbrahim, vereceksin!"
"Ben... Özür dilerim, Arda Bey. Ailem söz konusuydu."
"Her ne olursa olsun yine de gelip bize söylemeliydin. Şimdi her şey daha da beter oldu. Yaptığını beğendin mi?!"
"Özür dilerim, ne olur affedin."
10 Gün Sonra...
AHMET
"Ahmet abi bir şeye ihtiyacın var mı? Hemen getiririm. Bir yerin ağrıyor mu? Doktor çağırayım mı? Veya arkana yastık koyayım, ister misin? Ya da-"
"Zehra!"
Zehra yerinde aniden sıçrarken konuşmasını kesmişti. Ama bu çok uzun sürmemişti.
"Ne oldu abi? Bir yerine ağrı mı girdi yoksa? Hemen gidip doktora haber vereyim." Zehra tam yatağın ucundan kalkarken kolundan tutup gitmesini engelledim.
"Otur oturduğun yerde, Zehra. İstediğim tek bir şey var... O da senin sessiz bir şekilde oturman. Deminden beri başımın etini yedin, yeter artık benimki de kafa!"
"Ama abi... Ben senin iyi olman için çabalıyorum." Dedi alıngan bir sesle.
"Anlıyorum. Ama sessiz olursan ben daha iyi olabilirim."
Omuzlarını silkti. "Sen öyle diyorsan abi... Peki taman, sustum."
Sıkıntıyla nefes verip gözlerimi kapattım ve arkama yaslandım.
Ameliyattan çıkalı 10, uyanalı da bir hafta olmuştu. Her ne kadar çıkmak istesem de, birkaç gün daha burada kalmam gerektiğini biliyordum. Bu bir hafta boyunca Arda sürekli benden özür dilemişti. Nedenini bilmiyorum ama defalarca özür diledi. Ben de zaten affetmeye çoktan razıydım. Ona cevabım olarak abi sarılmasını vermiştim. Cidden, kardeşimi özlemişim.
Burada yatıp, hiçbir şey yapamamak beni o kadar çok mahvediyor ki... Ellerim kollarım bağlı gibi. Ama ayakta olsam ne olacak ki? Yine bir şey yapamayacağım... Yapamadım da zaten. Derya'yı kurtaramadım. Başaramadım. Olmadı. Bir kez daha yapamadım!
10 Gün Önce
"Alkan komiserin kızı kurtarıp kurtaramadığını mı düşünüyorsun?" Dedi sağ taraftaki zayıf ve seyrek saçlı olan adam. Herhangi bir şey çaktırmamak adına korkmuş gibi bir tepki vermedim.
"Ne saçmalıyorsunuz siz?" Dedim bir umut, anlamamış olmalarını dileyerek.
Yine sağ taraftaki adam konuştu. "Buraya Alkan komiserin ekibi ile geldiğini biliyoruz, Ahmet Acar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK BORCU'M
ChickLitGözyaşlarına yenilerini eklerken, devam etti Derya sözlerine. Bu seferkiler bağırma, kırma değil de şiirsel anlatımdı. Yıkmak, dağıtmak bir işe yaramıyordu kendisini anlatmasına. Belki bu sözler anlatırdı, ha? "Bana seni gönder uzaktan Düşlerinle ya...