- 28 -

16 4 4
                                    


"Oğlumu almaya geldim."

Arda yıllar sonra gelen, kendini anne sanan kadına bakıyordu. Sinirle soluyup merdivenlerden hızla inip yanına gittiğinde kolunu tutup kendine bakmasını sağladı. "Oğlunu? Sen kendini anne mi sanıyorsun? Çocuğunu doğurup terk etmek mi annelik?!"

Şeyma kolunu Arda'dan kurtarıp kendinden emin bir şekilde baktı Arda'ya. "Neyse ne! Oğlumu almaya geldim dedim. Getir oğlumu!"

"Ulan hâlâ oğlum diyorsun! O senin değil, benim oğlum. Anladın mı beni!"

Şeyma yüzünü buruşturup Arda'dan birkaç adım uzaklaştı. Derya görüş alanına girdiğinde ise yüzünde memnun olmuşcasına gülümseme oluştu. Sonra Arda'ya dönüp baktı. "Senin bir oğlun yok Arda. Sadece kızın var. Efe senin oğlun değil... Benim ve Tarık'ın oğlu."

Kafasına duvar yıkılmışçasına bir his oluştuğunda Şeyma'nın kolunu yavaşça bıraktı. Kaşlarını çatıp bir adım geri sendeledi. "Yalan söylüyorsun." Dedi başını olumsuzca sallarken. "Yalan."

"Yalan söylemiyorum. Doğru! Şimdi oğlumu ver bana."

Arda geri geri gidip derin nefesler alırken yukarıdan Efe'nin ağlama sesi duyuldu. Şeyma koşarak yukarı çıktı ve oğlunu yatağından kaldırıp kucağına aldı. Tekrardan merdivenlere yönelip aşağıya indi. Efe dahaca gözlerini yeni açmış ve tanımadığı bir kadının kucağında olmaktan olsa gerek ağlamaya başlamıştı. Efe'nin ağlama sesiyle kendine gelen Arda ileriye doğru gidip Efe'yi almak için yeltendi. Bülent anında Arda'yı durdurduğunda Arda'nın gözlerinden yaşlar sicim gibi akıyordu. "Efe!"

Efe gözlerini avuşturup kendisine seslenen, bunca zaman ona babalık yapan Arda'yı gördüğünde ağlaması daha da şiddetlendi. Kollarını Arda'ya uzatıp "Baba!" Diye seslendi.

Arda ileriye atılıp tekrardan Efe'yi almaya yeltendiğinde bu defa Bülent daha da sıkıca sarıldı. Bu sırada Şeyma kucağında Efe ile kapıdan çıkıp uzaklaşmıştı.

Sonsuza kadar.

* * *

Arda kendinde olmadığından zorluk çıkarmamış ve sonunda Arya'yı alıp eve gelmişlerdi. Arda yıllarca Efe'yi oğlu sanmış ve oğlu gibi özenme büyütmüştü. Şimdi ise oğlu olmadığını öğrenmek ona büyük bir yıkım olmuştu.

Derya, Arya'yı yatağına yatırıp başına bir öpücük kondurdu ve geri çekildi. Arkasını dönüp onlara bakan Ahmet'i görünce burukça tebessüm etti. Ahmet de gülümsemesine karşılık verdi ve arkasını dönüp aşağıya indi. Derya da Arya'nın üzerini örtüp kapıyı kapattı ve merdivenlerden inip, koltukta gözleri kapalı vaziyette oturan Ahmet'in yanına gitti. Zehra ve Alkan çoktan uyumuştu. Şimdi ise sadece ikisi vardı.

"Derya benim sana bir şey söylemem lazım."

"Söyle."

Gözlerini açıp Derya'ya döndü ve ciddi bir ifade takındı. "Ben seni..."

Derya'nın kalbi yerinden çıkacak gibi atmaya başlamıştı o an. Heyecandan derin nefesler alıp veriyordu. Zaten bu kalp çarpıntısı Arda'ların evinde de olmuştu. Ona "Yerden kalk. Ben güçlü olan Derya'yı seviyorum." dediğinde bile kalbi çok fena çarpmıştı. İyi de neden..?

"Sen..?"

Nefesini dışarı verip ellerini birbirine sürtüp başını yere eğdi. "Ben aramızda bir sır kalsın istemiyorum. Her şey bu gece burada konuşulsun istiyorum. Yoruldum artık."

"Peki, konuşalım."

"Ben seni önceden tanıyordum Derya. Çok önceden... Üç yıl kadar önce."

AŞK BORCU'MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin