Ela gözleri içimi titretmişti. Bilemezdi yüreğimdeki depremleri. Gözlerindeki beğeniyi görmeme rağmen karşılık veremezdim. Kimseye evet diyemezdim.Ben Bade 23 yaşındayım. İç mimarım. İşinde başarılı biriyim. Fakat sağlığım için aynı şeyi söyleyemeceğim.
Altı yaşımda porfiria hastası olduğumu öğrendik. Halk dilinde vampir hastalığı olarak da bilinen bu hastalık yüzünden Vücudumda garip yaralar çıkmıştı ve bazen şiddetli mide ağrım ve bulantım oluyordu. Güneşte fazla kaldığımda diş etlerim çekiliyor ve dişlerim vampirlerin dişleri gibi görünüyor. İçimde karşı konulamaz bir hisle kan içme isteği oluşuyordu. Yıllardır bu hastalıkla baş etmek çok zordu. Her zaman uzun giyinmek zorundaydım. Uzun pantolon uzun bir penye veya gömlek, uzun elbiseler... gardolabımı oluşturan maalesef bunlardı. Vücudumdaki zaman zaman kaybolan ve tekrar yenilenen yaraları ancak bu şekilde kapatabiliyordum.
Aslında güzelliğim su götürmez bir gerçekti. Her gün bir kaç çıkma teklifi alırdım fakat henüz hiç birine evet demedim, diyemezdim. Desem bile durumumu öğrendikten sonra benden vazgeçerlerdi. Bu çok daha acı verici olurdu. Bu yüzden hiç kimseye ümit vermek istemezdim.Ne yalan söyleyeyim bu zamana kadar kalbimi titreten biri de olmamıştı. Rüya ile gerçek arasında gördüğüm o ela gözler büyüleyiciydi. Daha sonra anladım ki o gözlerin sahibi, hayatımı kurtaran o gençti. Canımın yandığına mı yansaydım kalbime titreten bu gence karşılık veremeyeceğime mi yansaydım bilemedim. Ona "tekrar görüşmek üzere" diyerek ümit mi vermiştim acaba. Tekrar görüşmeyecektik. Kendi hayatım zaten zorluklarla geçiyordu. Bir de Çağrı'nın hayatını mafedemezdim.
Annem ve babam bu hayattan göçeli tam on yıl olmuştu. On yıldır kendi başımın çaresine bakmaya çalışıyordum. Çok zor zamanlar geçirdim. Bana bakacak kimse olmadığından yetimhane de beş yıl geçirdim. Hayatımın en kötü dönemleriydi. Ailemi yeni kaybetmiş psikolojik bir burhandayken üstüne dayak ve tacizler, zaten alt üst olan psikolojimi darmadağın etmişti. Acı çekiyordum. Kemiklerim kırılıyordu sanki, etlerim lime lime ediliyordu. Bir yabancının elleri vücudumda dolaşıyor ve ben sesimi çıkartamıyordum. Gecelerce ağlıyor, bitmek bilmeyen kabusların koynuna düşmemek için kapanan göz kapaklarıma gereksiz cümleler yağdırıyordum. Söz dinlemeyen göz kapaklarım kapanıyor, sonra yabancıların hayatımı nasılda kararttığı ile ilgili kabuslara açılıyordu. Gecem de gündüzüm de kabustu.
Sonra bu kadar kötü olayın içinde melek gibi biri ile tanıştım. Hayatta iyi insanlarda varmış diyebileciğim bir kadın girdi hayatıma. Lale abla yetimhanenin müdür yardımcılığına atanmıştı. Öyle tatlı bir kadındı ki yetimhanedeki diğer kötü insanların içinde yıldız gibi parlıyordu. O benim geleceğime yol, hayallerime umut olmuştu. Hiç evlenmemişti. Gençti ve sevgi doluydu. Hepimizi ayrı ayrı sever ve ilgilenirdi. Ama kan bağımız olmamasına rağmen onun için ayrı bir anlam ifade ettiğimi söylerdi. Şu an bu noktaya gelebildiysem hepsi onun sayesinde. Hayatıma dokundu, çölüme su, geceme ışık, kabuslarıma melek oldu. İyilik her zaman kazanırdı değil mi? İşte yine öyle oldu. Ben kazanıyordum hayatımı, geleceğimi, düşlerimi, sevinçlerimi. Şimdi istediğim iki şey var bu hastalıktan kurtulup, hayallerimdeki adamla pembe panjurlu küçük bir evde bir hayat kurmak. İhtimal vermiyordum olacağına ancak hayali bile güZeldi...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADER ÇIKMAZI
Ficção AdolescenteKIRIK BİR KALP, ÇAĞRI; HAYATI HEP ÇABALAMAKLA GEÇMİŞ GENÇ BİR PARAMEDİK... YALNIZ BİR KALP, BADE; ANNE VE BABASINI TRAFİK KAZASINDA KAYBETMİŞ, DOKUZ YAŞINDAN BERİ PORFİRİA HASTALIĞI İLE BAŞ ETMEYE ÇALIŞAN GENÇ VE GÜZEL İÇ MİMAR... PEKİ TALİHSİZ BİR...