Sessiz ve yavaş adımlarım beni düşüncelerin koynuna biraz daha attı. Daha kaç buluşmada ondan saklayabilecektim durumumu? Vücudumdaki yaraları görünce Çağrı'nın tepkisini hayal etmeye çalıştım ama onu çok az tanıyordum ve ne tepki verir kestiremiyordum. Ondan birşeyler saklıyor olmak huzursuz ediyordu içimi. Ancak söylesem bu güzel rüya bir anda kabusa dönebilirdi. Karanlık bir çukurdaymış gibi hissettim. Çıkmak isteyip çıkamamak, bir yol bulamamak bir girdabın içinde kaybolmak acı veriyordu.
Bu adamın çok geniş bir yüreği vardı bu kesin. Daha önce tanımak için şans verdiğim erkeklere hiç benzeniyordu. Tamamen şefkat ve tutkuyla yoğurulmuş bir kişiliği vardı. Acılarla ve sorumluluklarla olgunlaşmış, ancak bir tarafı hep çocuk kalmış gibiydi.
Tıp kı ona benzettim kişiliğimi. Ben de çok fazla zorluk çekmiş, küçük yaşta hayaller büyüteceğime, çaresilik büyütmüştüm.O kazadan sağsağlim çıkabilmek kaderin bir oyunuydu sanki. Bir anda hem annesiz hem babasız kalmıştık. Bu nasıl kötü kaderdi. Erkek olduğu için kardeşimi yanına alan sevgili halam her ne hikmetse beni yanına kabul etmemişti. Benden kurtulmanın en kolay yolu ise bakamayacağını söyleyip beni bir yetimhaneye bırakmaktı.
Canım kardeşim henüz on yaşında olmasına rağmen benden ayrılmak istememişti. Sıkıca sarılmıştı, göz yaşlarımız sel olmuştu. Kadere mi kızmalıydı insanlara mı bilmiyorum ancak biz zaten anne ve babamızı kaybetmiştik bu ikinci darbe de bizi derinden yaralayacaktı.
Vicdan yoksunu halam Ahmet'i kopardı kollarımdan, yetimhanedeki soğuk kollara bıraktı beni de. Asla anne sıcaklığı bulamadığım bir el tuttu elimden yirmi kişilik yatakhaneye götürüp, cam kenarımdaki zayıf eskimiş yatağımla tanıştırdı beni. Henüz o yatakta ne kadar kıvrılıp ağlayacağımı, küçük pencereden yıldızları görmeye çalışarak uyuyakalacağımı bilmiyordum.
Bilmiyordum her akşam aynı yemeği yemeye çalışıp bir zaman sonra o yemekten tiksinip aç kalmak uğruna o yemekten yemeyeceğimi,
Bilmiyordum her banyo saatinde on üç yaşımda olmama rağmen başka ellerin hışmıyla soğuk suda yıkanacağımı,
Bilmiyordum hayal kurmayı unutup tek isteğimin buradan kurtulmak olduğunu ve buradan çıkınca ne yapacağımı bilmemenin verdiği kaygıyı,
Bilmiyordum yabancı ellerim vücudumda gezinerek ne aramaya çalıştığını...
Bilmiyordumla başlayan cümleler uzar giderde ben beş sene boyunca yaşadıklarımı ne cümlelere dökebilirim, ne kelimeler yeter buna ne kağıtlar. Ancak o köhne yetimhanenin duvarlarının dili olsa da konuşsa neler yaşadığımı ya da dışarıdaki hayattan bir haber yaşamaya çalıştığımı.
Nefes almaksa yaşamak yaşıyordum. Her gün göz yaşlarımda ıslansa da yastıklar, kabuslar rüyalarımı kirletse de ve hıçkırarak uyandığım anlarda sarılacak bir beden bulamasamda yaşıyordum.
Ailecek çekildiğimiz fotoğrafı her gece hıçkırıklarla öpücüğe boğarak, sanki mümkünmüş gibi annemin kokusunu almaya çalışarak bir nefes çekiyordum içime. Genizlerime dolan rutubetten başka bir koku olmuyordu.
Birgün çarşafları değiştiren görevli yastığımın kılıfında bulduğu resmi gözlerimin içine bakarak yırttığında, vicdan kavramının kalmadığını ya da bu insanlığın terkedildiği bu yere uğramadığını anladım.
Artık bir resimden ibaret kalan ailemin yok olmasıyla, hayallerimde kalan yüzleriyle hasret giderecektim.
Dört sene böylece geçti ve ben tam onyedi oldum. Bu süre zarfında Hiç bir doğum günümü kutlayamadım, bayram nedir bilmedim.
Özel tedavi görerek azalan hastalığım, bakımsızlıktan ve tedavi görememekten tekrar nüksetmişti. Vücudumun bazı yerlerinde ki yaralar silinmeyecek izler bırakacak cinstendi.
Bir gün yine şiddetli karın ağrısı ve ateşten yatağımda kıvranırken sıcak "anne eli kadar" sıcak bir el dokundu alnıma. O el sonradan hayatımın kalanını bana hediye edicek olan Müdür yardımcısı olarak atanan Lale ablanın eliydi.
Yeni gelmiş, yetimhaneyi gezerken tesadüfen beni yatakta görerek görevlilere sitem edip acilen ambulans çağırmalarını söylemişti. Hastanede uzun bir süre tedavi gördüm. Hastane bile o kaldığım yerden daha çok ev gibi gelmişti bana. En azından buradaki hemşireler, hasta bakıcılar ve doktorlar insan gibi davranıyorlardı bana.
Tedavimin sonucunda ömür boyu kullanacağım ilaçlar, zaman zaman artan yaralarım için kremler ve enfeksiyon kapmamak adına sağlıklı bir ortamda kalmam gerektiğini söylemişti doktorlar. Yetimhanede ne kadar sağlık bulabilirsek artık dedim içimden. Dediğim gibide olmuştu. Sık sık hastaneye yatmam gerekmişti. Bu süre zarfında beni her akşam ziyaret ederek bütün tedavimle ilgilenen Lale abla, "Bu durum böyle gitmez. Her seferinde enfeksiyon kapıp hastaneye yatmak zorunda kalıyorsun. Seni yanıma almak istiyorum. Hiç sahip olamadığım kardeşim olursun. Bana yoldaş olursun. Ne dersin?" Dedi. Bu kadın tam bir melekti. Bir tek kanatları eksikti.
Bundan sonraki hayatım bu meleğin dokunuşuyla güzelleşti...
Bana tekrar hayal etmeyi öğretti, umutlar yetiştirmeyi, kabuslar yerine normal rüyalar görmeyi, ve tekrar insan olduğumu hatırlattı bana.
Artık yeni bir hayatım vardı..
Anne sıcaklığıyla ve abla şefkatiyle harmanlanan sıcak bir yuvada devam edecekti hayatım. Geç kalmış şans yüzüme gülmüştü...
![](https://img.wattpad.com/cover/147709580-288-k145490.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADER ÇIKMAZI
Fiksi RemajaKIRIK BİR KALP, ÇAĞRI; HAYATI HEP ÇABALAMAKLA GEÇMİŞ GENÇ BİR PARAMEDİK... YALNIZ BİR KALP, BADE; ANNE VE BABASINI TRAFİK KAZASINDA KAYBETMİŞ, DOKUZ YAŞINDAN BERİ PORFİRİA HASTALIĞI İLE BAŞ ETMEYE ÇALIŞAN GENÇ VE GÜZEL İÇ MİMAR... PEKİ TALİHSİZ BİR...