24-AYRILIK VAKTİ(BADE)

27 7 0
                                    

Tüm günüm berbat olmuştu Yusuf'u orada görüşümle. Aklımdan çıkartamıyordum o korkunç bakışları. Seni bitiricem der gibi bakıyordu ve benim korkum her saat daha fazla büyüdü. Çağrıya da endişelenmemesi için birşey dememiştim. Ancak şimdi dışarı çıkmaya korkuyordum. Şirketteki herkes çıktıktan sonra camdan dışarıyı gözetledim. Aradığım kişi görünürlerde yoktu. Taksi mi çağırsaydım acaba diye düşünürken halkın arasına karışırsam birşey yapamaz diye düşündüm ve dışarı çıkarak otobüs durağına yürümeye başladım.

Adımlarım hızlanırken etrafı kolaçan etmeyi unutmuyordum. Ara da sırada arkama bakıyordum. Maalesef ki içimde büyüyen korkuyu beni izleyen herkes rahatlıkla anlayabilirdi. Elimde değildi, yine eski takıntılı günlerime dönmüştüm. İçime saldığı korkuyla Yusuf kendiyle gurur duyuyor olmalıydı.

Durağa gelmeme sadece bir kaç metre vardı. Arkamı tekrar kontrol etmek için kafamı çevirdiğimde sert bir vücuda çarptığımı farkettim. Başımı çevirdiğimde gördüğüm gözler nefesimin kesilmesine sebep oldu. Bir an dünya dönmeyi unutmuş, Yaşamla ölüm arasındaki o çizgide kalmış hissettim kendimi. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmuştum. Yusuf bir nefes yakınımda sırıtıyordu.

"Sakın sesini çıkarma ve yanımda yürü, aksi taktirde yakışıklı sevgilin ölür" dedi Belinde sakladığı silahı göstererek. Söylenileni yaptım. Şimdi yan yana yürüyorduk. Köşeden döndüğümüzde siyah arabayı gösterdi. Yolcu kapısını açarak oraya binmemi sağladı ardından şoför koltuğuna geçer geçmez arabayı çalıştırıp gazı körükledi. Hani ne yapacağını bilmediğin anlar vardır ya işte şu an tamda o anı yaşıyordum.

Çağrı'nın iyi olduğunu bilseydim bir şekilde kaçamaya çalışırdım. Fakat şu an ona ulaşmak çok zordu. Telefonum vardı ama Yusuf bunu farkederse elimden alırdı. Telefonumun Çalmaması için içimden dualar ederken şehir dışına çıkmak üzere olduğumuzu fark ettim.

"Yusuf nereye gidiyoruz? Yapma Allah aşkına geri dönelim lütfen"
"Sevgilim sabırlı ol aşk yuvamıza gidiyoruz."
Bu adam normal olamazdı. O kafasında ne kurmuştu bilmiyordum ancak ne olursa olsun bana dokunamayacaktı. Zaten vücudumdaki yaraları gördüğünde kendisi bundan vazgeçerdi emindim.

Tabelalardan Şile tarafına gittiğimizi farkettim. Bu arada Gökyüzü rengini maviden kızıla dönüştürüyor, güneş yerini aya bırakıyordu. Yusuf gözünü yoldan ayırmazken yavaş hareketlerle telefonumu tamamen kapattım. Eğer onu bulamazsa ileride Çağrıya ulaşmak için az kalmış şarjımın yetmesi için bunu yapmalıydım. 'Affet beni Çağrı' dedim içimden bende haber alamayınca deliye dönecekti.

"Bundan sonrası için gözlerini bağlayacağım" diyen Yusuf'un sesiyle irkildim. Sesimi çıkartmayınca gözlerimi bağladı. Yaklaşık yarım saat toprak olduğunu tahmin ettiğim yolda gitti araba.
Arabamın durması ile sendeledim. Sanırım gelmiştik. Şoför kapısı gürültü ile açıldı. Daha sonra olduğum yerdeki kapı da açıldı ve gözlerimi açmadan beni dışarı çıkarttı. Tuttuğu kolumu geri çektim, ondan tiksiniyordum. Nasıl bu kadar iğrençleşebilirdi? Başkasını sevdiğimi, başkasını istediğimi biliyordu.

Sonunda gözlerimi açmaya karar veren adam düğüm yaptığı bezi çözmeye çalışıyordu. Gereksiz çabalarına son vermek adına Ellerimle gözlerimdeki bezi indirdim. Karşımda nefes kesen bir manzara vardı. Uçurumum kenarında iki katlı bir ev, gökyüzünde parlayan yıldızlar, kıyıya çarpan dalga sesleriyle cırcır böceklerinin birleşen sesi ürpermeme sebep olmuştu. Burada ikimizden başka hiç kimse yoktu. Akıl yoksunu bu adamla bir arada kalma düşüncesi bile korkunçtu. Emziğini kaybeden bebek gibi ağlamak istiyordum. Kaçmak istesem kaçamazdım. Esen rüzgardan mı çaresilikten mi titrediğimi anlayamıyordum fakat yaprak gibi titriyordum. Durumu fark eden adam hızla kapıyı açtı.

KADER ÇIKMAZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin