Yaralıyı ambulansa bindirir bindirmez damar yolu açıldı ve oksijen verildi. Hastayı geçici olarak rahatlatmak için ilk tedaviler uygulandı. Trafik maalesef yoğundu ve bu durum sinirlerimi bozuyordu. Hastaneye en kısa sürede ulaşmak için Hasan üstün bir çaba sarf ediyordu. Hasan'ın çabaları sonuç verdi, hastanenin aciline giriş yaptık. Yaralı hakkında kısa ve acil olarak bilgi verdim ve yaralıyı arkadaşlarımın ellerine teslim ettim.
Saate baktığımda nöbet değişiminin zamanı geldiğini fark ettim. Nöbet bitmişti ancak ben eve gitmek istemiyordum. Biraz hastanenin kantinin de arkadaşlarla muhabbet ettik, fakat bahsedilen konuya aklımı veremiyordum. Arkadaşlara biraz yürüyüş yapmak istediğimi söyleyerek yanlarından ayrıldım. Ayaklarım beni acile doğru götürüyordu. Bilirdim hep böyle olurdu çünkü. Kalbim konuşmaya başlayınca aklım susardı. Bedenim anlaşmış gibi her zaman kalbimin anlattıklarına kulak verirdi. Ağır adımlarla giden ayaklarım acilin girişinde durdu. Kalbim konuşuyordu. "Bu kapıdan girersen kilitleri kırarım, beni hapsettiğin yerden çıkarım. Aşk havuzuna geri dönerim." doğru söylüyordu. Yaşadığım hayal kırıklıkları ve pişmanlıkları unutmuş muydum gerçekten. Bir
daha kimseye gönül vermeyeceğim sözünü unutmuş muydum? Acım geçmiş miydi? Sorulara cevap alamasam da adımlarımı kararlı bir şekilde attım. Bir kez olsun kendime sorular sormayı bırakmalıydım. Sadece ve sadece yaşamalıydım.Sabah yaralıyla ilgilenen asistan doktor arkadaşımı buldum. Güzel kızın durumunun iyi olduğunu, travma olma olasılığına karşın müşahede altında tutulduğunu, fazla kan kaybettiğini fakat takviye yapıldığını, kolunda kırık olduğunu ve alçıya alındığını öğrendim.
Hastanın herhangi bir yakınına ulaşılamamıştı. Yalnız başına öylece yatıyordu. Gözlerini açmıştı. Yanına yaklaştım.
"Merhaba, ben Çağrı. Ambulansta ilk yardımınızda ben ilgilendim ve durumunuzu merak ettim" sesim gergin çıkmıştı. Böyle konuşmalar yapamazdım. İlk yardım yaptığım sadece birkaç hastanın sonrasında durumu ile ilgilenmiştim. Biri üç yaşında tatlı bir kız çocuğuydu. Çocuklara zaafım vardı. Diğeri de yaşlı bir teyzeydi. Şimdi ise genç bir kızın durumunu merak ediyordum.
"Merhaba ben Bade" dedi kadife sesiyle. Sesi çekingendi.
"Arkadaşlar yakınlarınıza ulaşamadıklarını söylediler. Durumunuzla ilgili haber verebileceğimiz birileri var mı?
"Anne ve babamı bir trafik kazasında kaybettim. Bir erkek kardeşim var. O da yurt dışında yaşıyor. Yakın bir arkadaşım var, ona haber verdim. Bir saate kadar burada olur. İlgilendiğiniz için teşekkür ederim."
"Anne ve babanız için çok üzüldüm. Başınız sağ olsun. O zaman ben sizi dinlenmeniz için yalnız bırakayım. Arkadaşınız gelene kadar bir ihtiyacınız olursa ben buralardayım. İyi İstirahatler."
"Tekrar teşekkür ederim. Gerekirse seslenirim size kolay gelsin."
Kısa süren konuşmamız ümit vericiydi. Belki de ben böyle düşünmek istiyordum. Acildeki ufak tefek işlerle meşgul olurken Bade' yi arayan bir bayan geldi. (Ne yalan söyleyeyim; gelenin erkek olmaması için içimden dualar etmiştim). Ona Bade'nin yerini gösterdim. 30'lu yaşlardaki esmer bayan Bade 'yi sıcacık kucakladı ve gözyaşlarına engel olamadı.
Bayan sakinleştikten sonra neler olduğunu sordu. Bade anlatmaya başladı: "Evden biraz dolaşmak için çıkmıştım. Bunalmıştım ve hava almaya ihtiyacım vardı. Ağır ağır yürürken birden başım döndü, dengemi kaybettim o anda yola adım atmak üzere olduğumu fark ettim. Adımımı geri almaya çalıştım ancak çok geçti. Hızlıca gelen arabanın çarpması ile yere düştüm ve düşerken başımı kaldırıma çarptım. Sanırım bana çarpan araç kaçtı. Bilincim yerindeydi sesleri ve insan siluetlerini görebiliyordum. Ancak bir süre sonra hepsi kayboldu. Derin bir sessizlik." Anlatmaya ara vererek gözlerime baktı ve sonra devam etti. "Rüya görüyordum. Annem ve babam evimizin kanepesinde el ele tuttuşmuş sevgi ile bana bakıyorlardı. Onlara doğru adım atmak istiyordum fakat bu bir türlü mümkün olmuyordu. Sesleniyordum, sesim çıkmıyordu. Onlar çok yakınımdaydılar ama onlara sarılamıyordum. Sonra annem konuştu ve dedi ki ; 'Canım kızım, yanımıza gelmen için henüz çok erken. Daha görmen gereken bir sürü güzellik var' dedi annem ve sustu, babam gülümsedi. Bu babamın da aynı düşüncede olduğunu gösteriyordu. Gözlerimi açıp kapattım ve o ara gözümün önüne bir çift ela göz geldi. Görüntü bulanıktı. Gözlerimi tekrar açtığımda bir hastanenenin acilinde olduğumu öğrendim. İşte böyle Lale ablacığım" dedi Bade güzel sesiyle.
Onu ilgili ile dinlediğimi fark edince yanaklarına renk geldi. Hafifçe gülümsedim. Lale hanım Bade'yi ne zaman çıkartabileceklerini sordu. Başında olası bir travma olmasından dolayı bu gece burada istirahat etmesi gerektiğini söyledim. Onlara kartımı uzattım ve ihtiyaç duydukları taktirde arayabileceklerini ilettim. Artık içim rahat bir şekilde eve gidebilirdim. Yine de aklım onda kalacaktı. Sabah ilk işim onu kontrol etmek olacaktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADER ÇIKMAZI
Fiksi RemajaKIRIK BİR KALP, ÇAĞRI; HAYATI HEP ÇABALAMAKLA GEÇMİŞ GENÇ BİR PARAMEDİK... YALNIZ BİR KALP, BADE; ANNE VE BABASINI TRAFİK KAZASINDA KAYBETMİŞ, DOKUZ YAŞINDAN BERİ PORFİRİA HASTALIĞI İLE BAŞ ETMEYE ÇALIŞAN GENÇ VE GÜZEL İÇ MİMAR... PEKİ TALİHSİZ BİR...