4-UMUT

125 35 7
                                        

Tam on iki saat uyumuş sabah karşı 4.00 da uyanmıştım. Kendime hemen bir türk kahvesi yaptım. Gizemle tanışana kadar kahvenin tadına dahi bakmamıştım. Onun sayesinde her gün düzenli olarak üç fincan türk kahvesi içiyorum. Onun bana kazandırdığı tek iyi şey diyebilirim.

Kahvem elimde balkona çıktım. O kadar huzurluydu ki sokak. Bir evsiz kartonun üzerine uzanmış uyuyor, iki kedi miyavlayarak birbirlerine kur yapıyor, hafif rüzgar esiyor, bir kaç yaprak hışırtısı fincanla tabağın çıkardığı sese eşlik ediyordu. Huzur ne diye soran olursa tam olarak bu derim. Anı yakalamak ve tadını çıkartmak. Bir saat kadar keyif yaptım, Evlerin ışıkları yanmaya başlamış, insanlar kendilerini işlerine gitmek için sokaklara atıyorlardı. İstanbul insanlar uyurken çok daha güzel diye düşündüm. Bu duruma katılmak adına hazırlanıp sokağa çıktım. Biraz dolaştım, hiç adetim olmadığı halde izin günümde çalıştığım hastaneye gittim.  Arkadaşlarıma selam verip, müşahede odasına Bade'yi görmek için gittim.

Saat sabahın 6'sıydı, elbette ki uyuyordu. Refakatçisi Lale Hanım yanında yoktu. Fırsattan istifade yakınındaki sandalyeye oturdum. Uzun sarı saçları etrafa saçılmış, başında bandaj, yan yatmıştı. Havanın sıcak olmasına rağmen üzerinde uzun kollu penye ve kot pantolon vardı. Zayıf bedeni, kıvrımlarıyla tezat oluşturuyordu. Kokusu hastanenin kokusuna karışmıştı. Her şeyden habersiz huzurlu uykunun koynundaydı.

Acaba o da beni düşünmüş müydü? Yüzümü hatırlamaya çalışmış mıydı? Kalbimin buzlarını erittiğinin farkında mıydı? Hiç sanmıyorum. Kalbimdeki kıvılcımlardan bir haberdi. hafifçe kıpırdanmaya başladı. Uyanıyordu. Kaçmalı mıydım kalmalı mı? Bu düşünürken Bade birden gözlerini araladı. Zümrüt yeşili gözleri gözlerimle buluştu. Şaşırmıştı. Ancak bir günaydını çok görmedi bana.

 "Günaydın, nasılsınız?"

"Daha iyiyim teşekkürler."

"Gece problemsiz geçmiş, arkadaşlar bugün taburcu olabileceğinizi söylediler."

" Evet, Lale abla da taburcu işlemlerini halletmek için ayrıldı yanımdan."

"Peki tekrar geçmiş olsun. Ben sizi yalnız bırakayım" diyerek ayrıldım yanından.

Yüreğim gitme diyordu, KAL. Ama gitmeliydim. Bu anlamasız duruma bir son vermeliydim. Ne yani ben ona birşeyler hissetmeye başladım diye o da mı benim için birşeyler hissedecekti? Hem de bir hastanenin müşahade odasında kırık bir kol ve yaralı bir başla en son düşüneceği şeydir belki de dedim ağır adımlarla ilerlerken kendime. "Hadi Çağrı hadi var git yoluna" dedi yüreğim." Aşkmış sevdaymış uzak sana. İşini yap, hayat kurtar ve mutlu ol yaşatabildiklerin adına."
Umutsuzluk sarmıştı yüreğimi fakat çıkışta tekrar karşılaştık Badeyle. Sıcacık bir gülümsemeyle; "tekrar görüşmek üzere" dedi. "Umarım" dedim.

Geceme güneş doğmuştu şimdi. Şimdi belki bir umut yeşertebilirdim yüreğimde. Belki kim bilir bir yerde tekrar karşılaşabilirdik. Hafızama kazımak adına tekrar baktım yüzüne, masum güzelliğine. Artık gidebilirdi, inanıyordum geri gelecekti...

 Artık gidebilirdi, inanıyordum geri gelecekti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
KADER ÇIKMAZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin