Yumurtayı depolama çantasına koydu. Tekrardan ağacının yanına gitti ve bir ateş yaktı. Ölen pitonun bir kısmını Beyaz’a verdi. Beyaz pitonu yerken Bai Che kirpiyi pişirdi ve yedi.
“Merkeze gitmek için 3 günüm kaldı.” diye düşündü Bai Che.
Yemeği yedikten sonra haritadan gideceği güzergahı belirledi ve yola çıktı. 2 gün boyunca yürüdü. Gördüğü her hayvandan uzak durdu. Sadece meditasyon için durmuştu. Öldürdüğü hayvanlar neredeyse bitmişti. Çünkü seviye atlaması için Beyaz’a vermişti. Beyaz şuan Başlangıç kaynak alemi 7. Seviyenin zirvesine ulaşmıştı.
Merkeze yarım günlük mesafe kaldığında karşılarına 6 tane ‘Rüzgar Tayı’ çıktı. Bunların hepsi başlangıç 7. Seviyeydi. Normal bir at boyundaydılar.Bai Che, Beyaz’a “Hadi şunları haklayalım.” dedi.
Beyaz pozisyonunu aldı. Bai Che tüftüfünü eline aldı ve zehirli oklarından birini ucuna yerleştirdi. Üfürdü ve tayların birini vurdu. Yeni bir ok çıkarıp başka bir tanesini daha vurdu. Bu sırada Beyaz yerinden fırlayıp zehirlenmiş bir tayın boynuna fırladı ve hemen öldürdü. Diğer zehirlenmiş tayı hedef alacağı sırada taylardan biri üstüne doğru koşmaya başladı.
Beyaz’a doğru koşan tayı gören Bai Che hançeri çıkarttı ve tayın boynuna uzun bir yarık açtı. Tay yana devrildi ve bir daha hareket edemedi.
Bunu gören taylar rüzgar hızında kaçtı. Ama zehirlenmiş tay diğerlerinden yavaştı. Beyaz peşinden koştu ve tayı parçaladı. Tayı yiyen Beyaz çok korkutucu gözüküyordu. Ama Bai Che hala tatlı olduğunu düşünüyordu. Beyaz artık Başlangıç kaynak alemi 8. Seviyenin yarım adım uzaklığındaydı.Bai Che tayları depolama çantasına koydu ve merkeze doğru yürümeye başladı. Yarım günün ardından etrafı surlarla çevrili bir bölgeye ulaştı. Surlardan bir kişi kafasını uzatıp bağırmaya başladı. “Kim olduğunu ve ne için geldiğini söyle.”
Bai Che de cevapladı. “Ben Bai Che. İkizlerin Taburundanım.”
Surdaki adam Bai Che’yi tanıdı ve “Sen köydeki çocuksun haa? İçeri gel.” dedi.
Büyük kapı yavaşça açıldı. Surdaki adam aşağı inmiş açılan kapının ucunda duruyordu “Gel, seni kaptanın yanına götüreyim.” dedi ve Bai Che’yi köyün merkezindeki bir binaya götürdü. Binanın içinde iki kişi vardı. Ve bu iki kişi Hei Tie ve Hei Long idi.
Surdaki adam Bai Che’yi bıraktı ve görevinin başına geçti.
Bai Che, Beyaz’a baktı ve “Biraz kapıda bekle.” dedi. İçeriye girdi. Bıyıklı kel adama bakarak (Hei Long) “Ben Bai Che, merkeze ulaştım.” dedi.
Saçlarını gevşekçe bağlamış orta yaşlı adam (Hei Tie) kenardan Bai Che’yi süzdü. “Hooo? Başlangıç kaynak alemi 8. Seviye. Oldukça iyisin velet.” dedi Hei Tie.
Hei Long belli belirsiz gülümsedi ve Bai Che’yi dışarı götürdü. “Bu çocuğun adı Bai Che. Ona dokunan karşısında beni bulur.” diye bağırdı.
Etraftakilerin bir kısmı zaten Bai Che’yi tanıyorlardı. Ama bu kadar hızlı güçlenmesini beklemiyorlardı. Hei Long, Gui Mo’yı çağırdı ve kulağına bir şey söyledikten sonra Bai Che’ye bir bakış atıp ayrıldı.Gui mo, Bai che’ye bir baktı ve “Kaptan’ın birine bu kadar imtiyaz verdiğini ilk kez görüyorum. Sende bir umut ışığı görmüş olmalı.” dedi ve devam etti “Gel benimle.”
Bai Che’yi aldı ve 3 katlı bir binaya götürdü. Beyaz da onları takip etti.
Gui Mo ilerdeki insan topluluğunu gösterip “Bunlar Long Juxue Taburu, sana bulaşamazlar. Bulaştıkları takdirde… hehehehe.” dedi alaycı bir tavırla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kudretlilerin Lordu
Fantasy"Kudretlilerim, Bizler kurtarıcı değiliz, Bizler katiliz, yok ediciyiz. Bizler avcıyız, 'Onları' avlayacak olanlarız. 'Onlar' birçok isimle bilinirler. Yaratıcı, Tanrı, Yöneten, Kutsayan Ve Ölümsüzler. İsimlerini sınamamızın vakti geldi. Tanrılar av...