Rüzgarlı bir geceydi. Soğuk sayılmazdı, ancak insanı ürperten bir karanlık her yere hâkimdi. Talim bölgelerinin ve hala açık olan birkaç hap marketinin ışığı etrafı aydınlatmaya çalışıyor, buna ayın soluk parıltısı da ekleniyor ve karanlık gece ışıkla parçalanıyordu. Rüzgar uğulduyor, antrenman yapanların bağırışları tarikatın güney kapısında meditasyon yapan Sers tarafından bile duyuluyordu. Derin bir nefes aldı ve bir 'Pff' sesiyle sıkıldığını belli ederek verdi nefesini. "Geç kaldılar." diye fısıldadı kendinin bile zor duyacağı kadar kısık sesle.
Sers'in saçı kısa olsa da dalgalıydı, bu yüzden rüzgar her estiğinde saçları uçuşuyordu. Gözleri siyahtı, saçları da keza öyleydi. Adaleli ve geniş omuzlu bir genç adamdı, kumraldı ve tüm bu özellikler toplanıp bakıldığında yakışıklı sayılırdı. Buna tarikattaki konumu ve yetişim üzerine sahip olduğu yetenek de eklenince tarikattaki kadınların neden ona bu kadar düşkün olduğu ve sapkınlık derecesine çıkan aşıklarının bulunduğu anlaşılmaz bir konu olmaktan çıkıyordu. Tabii bu kadar ilgi gören birinin kibri de o seviyede yüksekti. Kimseye yüz vermiyor, kendini üstün görüyordu. Belki de bu yüzden bir sürü yardakçısı vardı ama bir tane bile kayda değer arkadaşı yoktu. Ustasının diğer öğrencileriyle de öyle arkadaşça bir ilişkisi bulunmuyordu. Aslında bu durum Sers'i pek de rahatsız etmiyor, hatta oldukça normal geliyordu. Kendisi piramidin en tepesindeydi, yetenek bazında bakıldığında zirvedeydi. Nitekim kendisinin yalnız olması gerekliydi, bu zirvede olmanın bir sonucuydu.
Şimdi de bu uğraştırıcı işle karşı karşıya kalmıştı. Ustası, 2 tane veledi öldürmek için neden onun gibi bir eliti görevlendirmişti ki? Onlar sürüngendi, piramidin en alt basamağındaki süprüntülerdi. Üstüne basılması gereken böceklerden başka bir şey olmamışlardı ve hiçbir zaman da olmayacaklardı. Ne diye böyleleriyle uğraşması gerekiyordu ki?
Ustasının da bu kadar aptal olmasını beklemezdi. Gerçekten ustası onu hak etmiyordu. Neyse ki yüce gönüllü biri olduğundan, yaşlı ustasının sadece yaşına hürmet ediyor, üzülmemesi için söylediklerine karşı çıkmıyordu. Kendisi 30 yaşından önce İmparator Kaynak alemine ulaşacak, ustasının da bununla böbürlenmesine izin verecekti. Yüce gönüllü biri olarak aptal ve yaşlı ustasının mutlu olmasını sağlayacaktı, sadece iyilik olsun diye hem de. Evet, ustası ona birkaç ufak kaynak sağlamıştı. Yine de ne olmuştu ki yani? Sadece birkaç ufak kaynaktı sonuçta. Yardım olmadan da bu seviyeye gelebilirdi. Verdiği kaynakları, sadece ustası mutlu olsun diye almıştı. Yoksa ihtiyacı olduğundan falan değildi.
Uzun ceketli bir figür yavaşça yürüyerek güney kapısına yaklaştı. "Sen Sers olmalısın." dedi ve elini tokalaşmak için uzattı.
Sers'in yüzü buruştu. Gelen kişinin lakaytlığını beğenmemişti. İçinden "Bu ne küstahlık!" diye geçirdi. "Bir böcek nasıl bana adımla seslenme cüretini gösterir! Diz çökmesi gerekirken ne hakla elini uzatır!"
"Hey hey hey," diyerek elini geri çekti uzun ceketli figür. "Göreve çıkacağın kişiyle tanışmak istediğini düşünmek hataydı sanırım."
Sers karşısındakini küçük gören bakışlarla birlikte ellerini kavuşturdu. "Bai Che nerede?" diye sordu. Yüce gönüllülük göstermiş ve böceğin saygısızlıklarını yüzüne vurmuştu ama gel gör ki bu böcek, o konuşurken sırtını dönüyordu. Daha fazla dayanamayacaktı artık. Ellerini hızla ayırıp kuvvetli bir adımla ilerledi. Sesini yükseltti ve kibar olma çabalarına ara vererek "Sana bir soru sordum aptal böcek!" diye bağırdı.
Anca karşısındaki böcek saygısızlık yapmakta ısrarlıydı. "Bekle," dedi. "Birazdan gelecek."
"Sen..." diye bağıracaktı ki Sers, karşısındaki böcek araya girdi. "Bak, geldi bile." dedi ve bakışlarını arkaya, Sers'e çevirdi. "Bu Aptal Böceğin dediklerine güven." Dudağının 2 tarafında hafif bir yükselme vardı, gözleri kısılmış ve yanakları gerilmişti. Bu da belli belirsiz bir alay ifadesi oluşturuyordu. Tekrar kafasını öne, gelen figüre doğru çevirdi. "Hey hey hey, Bai Che, gözlerimiz seni aradı durdu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kudretlilerin Lordu
Fantasy"Kudretlilerim, Bizler kurtarıcı değiliz, Bizler katiliz, yok ediciyiz. Bizler avcıyız, 'Onları' avlayacak olanlarız. 'Onlar' birçok isimle bilinirler. Yaratıcı, Tanrı, Yöneten, Kutsayan Ve Ölümsüzler. İsimlerini sınamamızın vakti geldi. Tanrılar av...