Büyük ve beş yıldızlı bir geminin güvertesinde duruyorsunuz. Etrafınızı kahkahalar, birbirlerine yumruk atan insanlar, yerlere saçılmış pizzalar ve birlikte ikinci aşamaya geçmeye hazırlanan çiftler sarmış durumda. Uzun bir lise döneminin sonunda aileniz arkadaşlarınızla San Francisco'ya mavi turla gitmenize izin verdi. Buna başta siz bile inanamadınız.
Fakat şimdi işte güvertedesiniz ve etrafınız denizle kaplanmış durumda, birkaç gün sonra Pasifik Okyanusu'na varacağınızı öğreniyorsunuz ve içinizi biraz korku kaplıyor. Kendinizi bu düşünceden uzaklaştırıp arkadaşlarınızın yanına doğru ilerliyorsunuz. Herkes kafayı bulmuş durumda. Gezinizin 3. günündesiniz.
Uzun deniz yolculuklarından aslında o kadar da hoşlanmamanıza rağmen hoşlanmanızı sağlayan bir etken var : DAVID. Ona lisenin ikinci yılından beri aşıksınız ve onunda gemide olduğunu öğrendiğiniz andan beri ona yaklaşmanın bir yolunu arıyorsunuz.
David sizin mükemmel. Bu yolculuğa San Francisco'daki Caretta-Caretta'ları görmeği çok istediği için katıldığını öğrendiğiniz an onu daha da şirin buluyorsunuz. Belki birlikte o kocaman kaplumbağaları görmeye gidebilirsiniz bile.
Birkaç gündür geceleri uyuyamadığınız için (daha doğrusu uyumadığınız için ) çok yorgunsunuz ve böyle David'le birlikte hayallarinizi kurarken güvertede uyuyakalıyorsunuz. Ama aradan çok vakit geçmeden üşümeye başlıyorsunuz ve üstünüze bir havlu çekip uyumaya devam ediyorsunuz. Yazın ortasında havanın böyle birden bire bozması hem sizi şaşırtıyor hem de sinirlendiriyor.
Birden arkadaşlarınızın çığlıklarıyla uykunuzdan uyanıyorsunuz. Kim kiminle yiyişmeye başladı yine diye merak ederken gözünüz denize takılıyor.
Hala rüya mı görüyorum diye gözlerinizi ovuşturmaya başlıyorsunuz ama ne yazık ki rüyada değilsiniz. İşte tam karşınızda size doğru ilerleyen , denizin dibinde bilmem kaç metre derinliğinde bir deprem yüzünden oluşmuş kocaman bir dalga.
Dalganın birkaç saniye sonra geminize çarpacağını fark edip panik oluyorsunuz. Ve tam da beklediğiniz gibi dalga tam üzerinize doğru ilerliyor ve geminizi gittikçe daha da yukarı kaldırıyor.
Sonra bir anda geminiz aşağıya doğru düşüyor ve güvertenizin üzerinde dalgalrın oluşturduğu köpükleri görüyorsunuz. Oradan herhangi bir yere kaçmanız artık imkansız, gidip odanıza saklanamazsınız. O an başabildiğiniz tek şey kendinizi yere yapışık olan şezlongunuza bağlamak bunu neden yaptığınızı bilmiyorsunuz ama dengede kalıp denize düşmenizi engelleyen tek yol bu.
Siz daha neler olduğunu tam anlayamadan birkaç saniye içinde bir anons duyuyorsunuz: "Pasifik Okyanus'unda yaşanan... beklenmedik hav..a şart...larından do...layı tü.m yo...lcularımızın kabinlerine ... dönmeleri ge...rek...iyor... Birazd-" ve daha anons tamamlanmadan kesiliyor.
Geminizin güvertesini tamamen sırılsıklam eden ikinci dalgadan sonra, sulardan bulutların içinde uçarken , köpüklerin arasından görebildiğiniz son şey şezlongunuzu sımsıkı kavramış olan elleriniz. Sonrasında birden dönmeye başlıyorsunuz ve bilincinizi kaybediyorsunuz.
....
....
Bir sonraki anınız uzun bir uykudan uyanmanız oluyor. Harika diyorsunuz kendi kendinize gördüğümü sandığım her şey bir kabusmuş. Korkunuzun bir şekilde rüyalarınızı etkileyeceğini zaten tahmin etmiştiniz. Ama eğer yaşanan her şey bir rüyaysa şuanda neden kumların üzerinde sırılsıklam yatıyorsunuz?
Solunuza döndüğünüz an tiz bir çığlık atıyorsunuz çünkü tek görebildiğiniz boylu boyunca uzanan sanki sonsuzmuş gibi görünen bir sahil. Sağ tarafınızda ilerde 3 kişinin daha sahilde uzanmakta oldunu görüyorsunuz henüz uyanmamışlar.
Dalgalar ayaklarınızı yalıyor. Arka tarafınızda tam anlamıyla tropikal denebilecek bir orman var. Tüm bunları düşünürken birden karnınız gurulduyor ve ağzınızın ne kadar kuru olduğunu fark ediyorsunuz. Çok aç ve susuzsunuz hemen bir şey yemeniz lazım yoksa çok geç olabilir. Denize doğru baktınızda uzun uzadıya devam eden mavilikten başka hiçbir şey göremiyorsunuz.
***Yemek ve su bulmak için sahil boyunca yürümeye karar verirseniz 2. bölüme gidin.
***Eğer yemek ve su bulmak için ormana gitmeye ve tepeye tırmanmaya karar verirseniz 3. bölüme gidin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tehlikeli Ada
FantasyDİKKAT: Normal bir kitap gibi okunmaz!!! Kendi hikayenizi kendiniz yazmalısınız. Yazarın artık size tüm macerayı hazır olarak verip size tüm macerayı dikte ettirmesine bir son demenin vakti gelmedi mi? Bu kitabı okurken ah keşke öyle yapmasaydı, bak...
