Yağmur sizi sırılsıklam etti. Köye gitmekten başka çareniz yok. Köyün yerlilerine doğru koşuyorsunuz ve yanlarına gelip durduğunda aslında çok korktuklarınız fark ediyorsunuz. Yağmur dansı zannetiniz şeyin aslında şimdi bir nevi tanrıya yalvarma ve şimşeklerden korunma dansına dönüştüğünü fark ediyorsunuz. Her şimşek çaktığında aralarından biri kendisini yere atıyor ve korkudan yuvarlanmaya başlıyor. Sizi gördüklerinde sizin önünüzde diz çözüyorlar ve size de korkarak bakıyorlar.
Şimşeklerden aslında siz de biraz korkarsınız ama o anda bunu düşünecek haliniz yok. Elinizi havaya kaldırıp onları kutsarcasına hareketler yapıyorsunuz ve aklınıza başka bir şey gelemediğinden onlara "Meraba" diyorsunuz hepsi sizin sözlerinizi tekrar etmeye başlıyor. "Meraba " demeye çalışıyorlar. Bir süre sonra gökgürültüleri ve şimşekler yok oluyor ve siz onların gözünde şimsek tanrısı oluveriyorsunuz.
Akşam sizin adınıza bir ziyafet düzenleniyor ve size elerindeki tüm değerli yiyecekleri getiriyorlar masanın başında oturuyorsunuz ve sizin konuşma yapmanız bekleniyor. Hiçbir şey anlamadıklarından dolayı bir kaç şey saçmalayıp yemeklere dalıyorsunuz. Yemeğin üzerine günün yorgunluğunu vüvudunuzda hissediyorsunuz ve sizin için bir kulübe ayarlıyorlar. Size yumuşacık ipek kumaşlarından bir yatak hazırlıyorlar. Ayrıca yeni giysiler de bırakıyorlar.
Sabah uyandığınızda kendinizi köy meydanında buluyorsunuz. Yatağınızla birlikte taşınmışsınız. Başta biraz ürküp şüpheleniyorsunuz ama sonra bir sabah ayinin ortasınında olduğunuzu anlıyorsunuz. insanlar çevrenizde kocaman bir halka oluşturmuş ve sallanmaktalar. Ayrıca ağıt yakarcağına şarkılar söylüyor ve size garip garip mimikler yapıyorlar.
85. Bölüme gidin....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tehlikeli Ada
FantasyDİKKAT: Normal bir kitap gibi okunmaz!!! Kendi hikayenizi kendiniz yazmalısınız. Yazarın artık size tüm macerayı hazır olarak verip size tüm macerayı dikte ettirmesine bir son demenin vakti gelmedi mi? Bu kitabı okurken ah keşke öyle yapmasaydı, bak...