Yerli erkeklerin yüzlerindeki ifadeyi gördüğünüz an kaçmanın tek kurtuluşunuz olduğunu anladınız. Ateşin etrafında konuştukları her neyse sizin hayrına olmadığını düşünüyorsunuz. Hemen yatağınızdan fırlıyorsunuz ve koşmaya başlıyorsunuz. Başta birkaç tanesi sizin arkanızdan geliyor ama kısa sürede izinizi kaybettirmeyi başarıyorsunuz.
Biraz daha koştuktan sonra karşınıza palmiyeler çıkıyor. Diplerine baktığınızda bir sürü hindistan cevizinin yerlere dökülmüş olduğunu görüyorsunuz. Hemen yerden birkaç tanesini alıp taşa vuruyorsunuz ve kırıyorsunuz. İçlerindeki sütü içmeye başlıyorsunuz tatları harika. Şu ana kadar içtiğiniz en güzel süt.
Gücünüzü yeniden kazandığınızı hissediyorsunuz ve hemen yakınlardaki yüksek bir kayaya tımanıyorsunuz. Bundan sonra ne yapacağınızı ve geceyi nerde geçireceğinizi belirlemek için çevrenize yüksekten bakmak size iyi bir fikir olarak görünüyor. Hem nerede olduğunuzu da belki anlayabilirsiniz.
Yukarıya ulaştığınızda denizin artık çok uzağınızda kaldığını görüyorsunuz. Ada gerçekten büyük olmalı, ama nedense henüz yerliler dışında buraya yerleşen yok. Deniz uzaktan çok güzel görünüyor. Kristal mavisi ve dibindeki kumları buradan bile görebiliyorsunuz. Güneşin son ışıklarında parıldıyor ve mükemmel bir manzara ortaya çıkıyor. Sonra birden aşağıdan bir ses duyuyorsunuz.
"Hey sen de kimsin?"
Sizin dilinizi konuşan birisi daha mı var adada. Çok seviniyorsunuz, belki arkadaşlarınızdan biri bile olabilir. Aşağıya doğru baktığınızda gözünüze bir ağaç ev çarpıyor. Sizden biraz uzakta ama bu içindeki görüp tanımanıza engel olmuyor.
Onu nerede görseniz tanırsınız. Her ayrıntısınız biliyorsunuz zaten. Çünkü o sizin eski sevgiliniz Augustus ve siz ona bakınca o da kim olduğunuzu anlıyor.
Yüzündeki tek değişim biraz sakallarının çıkmış olması.Size el sallıyor ve:
"Buraya gel". diyor.
***Augustus'un yanına gitmeye karar verirseniz 40. bölüme gidin
***Eğer Augustus'u görmezden gelip yolunuza devam etmeye karar verirseniz 41. bölüme gidin, kim bilir belki de hayatta kalan tek kişi Augustus değildir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tehlikeli Ada
FantasíaDİKKAT: Normal bir kitap gibi okunmaz!!! Kendi hikayenizi kendiniz yazmalısınız. Yazarın artık size tüm macerayı hazır olarak verip size tüm macerayı dikte ettirmesine bir son demenin vakti gelmedi mi? Bu kitabı okurken ah keşke öyle yapmasaydı, bak...
