Yılan sizin bacağınızdan yukarılara doğru kaymaya devam ediyor. Kasıklarınıza, oradan karnınıza oradan da göğsünüze doğru ilerliyor ardından omzunuzun üzerinden tekrar yere iniyor ve oradan uzaklaşıyor.
Yılan sizden uzaklaşır uzaklaşmaz ayağa fırlıyorsunuz ve heen yılanın gittiği yönün ters yönüne doğru koşmaya başlıyorsunuz. Şu güne kadar hayatınızda daha önce hiç bu kadar heyecanlandığınızı ve aslında korktuğunuzu hissetmemiştiniz. Yılan üzerinizde ilerlerken nefes bile almayı unutmuşsunuz ki biraz daha almasanız yılan sizi sokmadan belki de kendinizi öldürecekmişsiniz..
Sonra birden aşağıya doğru kaymaya başladığınızı fark ediyorsunuz. Evet, başınıza gelmeyen bir bu eksikti. Şu anda derin bir çukurun içerisindesiniz, açıkçası biraz mezara benziyor. Orada sessizce oturuyorsunuz ve birinin sizi kurtarıp kurtarmayacağınız düşünmeye başlıyorsunuz.
Belki de birazdan yanınıza başka bir hayvan daha düşecek. Bu adada sizin dışınızda başka hiçbir insanın yaşamadığından korkmaya başlıyorsunuz.
Birden ayak sesleri duyuyorsunuz ve bu sizi sevindirmekten çok korkutuyor. Bir hayvanın mı yoksa bir insanın mı size doğru yaklaşmakta olduğunu bilemiyorsunuz.
Sonra yukarıya doğru baktığınızda üç tane kafanın size doğru baktığını görüyorsunuz. Size sanki daha önce hiç sizin gibi bir varlık görmemişlercesine bakıyorlar ve aralarından biri hemen sizin yanınıza iniyor.
Bunların insan olduğundan eminsiniz ama yıllardır tıraş olmadıklarına göre yerli olmalılar .Aralarından biri sarışın, biri kumral diğeri ise tamamiyle esmer. Birbirlerine bakıp gülümsüyorlar ve sizi incelemeye başlıyorlar. Yerlilere ne kadar güvenmeniz gerektiğini bilemiyorsunuz sizi kurtarmış olsalar bile...
***Eğer ormanın derinliklerine doğru kaçıp kendinizi hemen saklamak istiyorsanız 22. bölüme gidin.
***Eğer orada kalıp yerlilerle arkadaş olmaya çalışmak istiyorsanız 23. bölüme gidin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tehlikeli Ada
ФэнтезиDİKKAT: Normal bir kitap gibi okunmaz!!! Kendi hikayenizi kendiniz yazmalısınız. Yazarın artık size tüm macerayı hazır olarak verip size tüm macerayı dikte ettirmesine bir son demenin vakti gelmedi mi? Bu kitabı okurken ah keşke öyle yapmasaydı, bak...