Sizi o düşmüş olduğunuz çukurdan o kadar kurtardılar. Onlardan size zarar gelmeyeceğini düşünyorsunuz. Hem kumral olan yerli David'e benziyor. Hatta David'den daha yakışıklı ve yemyeşil gözleri ve dalgalı saçları var. Vücudununda David'in vücudundan kat be kat daha iyi olduğu kesin. Sizin ayağa kalkmanıza yardım ediyor ve o da sizi inceliyor. Aranızda bir etkileşim olduğu kesin. Kaçmayı aklınızdan bile geçirmiyorsunuz artık. Bu adını bile bilmediğiniz garip yerliye biranda aşık oluveriyorsunuz.
Bunun üzerine onlarar arkadaşça davranıp teşekkür ettiğinizi belirten hareketler yapıyorsunuz onlarda sizi onlarla gelmeniz için ikna etmeye çalışıyorlar. Siz bu teklife hayır demiyorsunuz. Sonuçta hala aç ve susuzsunuz ve geceyi geçirecek güvenli bir yere ihtiyacınız var.
Kısa bir yürüyüşten sonra onların köyüne varıyorsunuz. Kumral olanın sizi evine davet edeceğini sanarken o aranızdan ayrılıp evine doğru yürüyor. Çaktırmadan evine bakıyorsunuz ama evinden ondan başka kimse yok. Emin olmasanız da sanırım evli değil.
Köye vardığınızda avcılar sizi yerlilere tanıtıyor ve yerlilerin hepsi birden size gülümseyip evlerinden sizin için bir şeyler getirmeye başlıyorlar. Ortam birden festival havasına bürünüyor ve siz size getirilen eşyaları ve yiyecekleri memnuniyetle kabul ediyorsunuz.
Şu anda bundan daha iyisini düşünemezsiniz üzerinizden yıpranmış giysilerinizi çıkarttınız ve yerlilerin size armağan ettiği yumuşaşık elbiseyi giydiniz size biraz kısa geldi ama yine de durumunuzdan memnunsunuz. Ziyafet masasının başında oturuyorsunuz ve üç sıra sağınızda kumral avcı var yemek boyunca arada bakışıyorsunuz. Ziyafet sona erince sizi yine evine davet etmiyor. Bunun yerine kızıl avcı sizi bir ailenin yanına yerleştiriyor ve ailenin küçük çocukları uzun saçlarınızla oynamaya başlıyor.
Bu kabiledeki kadınların hepsinin saçları ya kıpkısacık ya da başlarının üzerinde sımsıkı toplanmış. Size güzel bir yatak hazırlıyorlar ve çocuklarıyla birlikte şarkı söylercesine dua ettikten sonra herkes uyumaya başlıyor. Siz de bu kadar iyiliğin karşısında yatağınıza uzanıyorsunuz ve yaşadıklarınızı düşünmeye başlıyorsunuz. Gezinin başında hiç böyle şeylerin başınıza geleceğiniz düşünmemiştiniz. Sonra derin bir uykuya dalıyorsunuz ve rüyanızda yine o kumral genci görüyorsunuz.
Sabah uyandığınızda çadırın içerisinde kimsenin olmadığını fark ediyorsunuz ve dışarı çıkıyorsunuz. Sizi ağırlayan aile yanınıza gelip sizi kabile reisinin yanına götürüyor. Kabile resinin yanında kumral genç ve çok güzel bir kız oturuyor. Birden içinizi bir kıskançlık kaplıyor. Demekki kumral gencin size hiçbir ilgi göstermemesinin sebebi bu güzel yerli kızdı.
Kabile reisi derinden gelen bir ses tonuyla:
"Senin gelişin bize tanrıların bir işareti olmalı, sen bizi düşman savaşçılardan koruyacak tanrıçasın. Lütfen küçük köyümüz Montesorri'yi terk etme. Burada her zaman hoş bir şekilde ağırlanacaksın ve sana yakın zamanda kendine ait küçük bir çadır temin edilecek. Herhangi bir isteğin olursa hemen benim yanıma gelip isteyebilirsin. "
Bir kabile reisine, bir kumral gence bir de güzel kıza bakıp duruyorsunuz. Ne diyeceğinizi bilemiyorsunuz. Kumral genç birazcık kabile reisine benziyor ve bu sizin kafanızda sorular oluşturuyor. Güzel kız acaba kabile reisinin kızı mı?
***Eğer orayı terk edip yolunuza tek başına devam etmeyi tercih ederseniz 46. bölüme gidin
***Eğer Montesorri'de kalmayı tercih ederseniz 47. bölüme gidin

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tehlikeli Ada
FantasiaDİKKAT: Normal bir kitap gibi okunmaz!!! Kendi hikayenizi kendiniz yazmalısınız. Yazarın artık size tüm macerayı hazır olarak verip size tüm macerayı dikte ettirmesine bir son demenin vakti gelmedi mi? Bu kitabı okurken ah keşke öyle yapmasaydı, bak...