Sizin olduğunuz ağaca tırmanıyor olabilirler. Yine de bu sizi görecekleri anlamına gelmiyor. Yerlilere güven olmaz. Hemen üzerinizi yapraklarla kamufle ediyorsunuz ve çıt çıkarmadan olduğunuz yerde yerlilerin aşağı inip orayı terk etmelerini bekliyorsunuz.
Çok geçmeden hiçbir şey bulamadıkları için aşağı iniyorlar ve yollarına devam ediyorlar. Onlar uzaklaşır uzaklaşmaz siz de aşağı atlıyorsunuz ve onların tam tersi yönünde koşarak uzaklaşmaya başlıyorsunuz.
Sonunda ormandan dışarı çıkıyorsunuz ve çayırlık bir alana varıyorsunuz. Burada etrafınızda ne var ne yoksa görebiliyorsunuz. Çimenler tamamen sarı çiçeklerle ve papatyalarla kaplanmış durumda. Bu görüntü hoşunuza gidiyor.
Ne yazıkki çayır kısa bir süre sonra sona eriyor ve siz çok yorgun olduğunuz için yumuşak çayırın bittiği yerde uzanıyorsunuz. Çimenler yumuşacık ve çiçekler çok güzel kokuyorlar.
Gözlerinizi gökyüzüne dikiyosunuz. Ama sonra birden sağ tarafınızda kubbemsi bir yapı dikkatinizi çekiyor. Sanki birisi kayaları yontara onlara bu şekli vermiş gibi görünüyor. Ona biraz daha yakından bakmak istiyorsunuz.
İçi büyük ihtimal akşam sizi sıcak tutar. Ama içini göremediğiniz bir yere körü körüne de girmek istemiyorsunuz. Şu ana kadar ne kadar yaklaşırsanız yaklaşın yanlızca içerden gelen yeşil bir ışık gördünüz başka hiç bir ayrıntıyı seçemiyorsunuz.
***Eğer içeriye girmeye karar verirseniz 63. bölüme gidin...
***Eğer çayıra dönüp oradan yeterince uzakta geceyi geçirmeye karar verirseniz 64. bölüme gidin...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tehlikeli Ada
FantasyDİKKAT: Normal bir kitap gibi okunmaz!!! Kendi hikayenizi kendiniz yazmalısınız. Yazarın artık size tüm macerayı hazır olarak verip size tüm macerayı dikte ettirmesine bir son demenin vakti gelmedi mi? Bu kitabı okurken ah keşke öyle yapmasaydı, bak...