(Övgü'nün ağzından)
-Bir ay sonra-
Kerim'den intikam aldığım günden beri neredeyse Çağan ile hiç konuşmamıştık. Uzun bir aradan sonra nihayet buluşma fırsatı bulmuştuk. Çağan, hem Kerim'in hem benim arkadaşım olduğundan, kimsenin tarafını vermiyordu. Doğruyu söylemek gerekirse, intikam mevzusunun üstünden sadece 1 ay geçmişti, o günden beri de Çağan'ın eski sıcakkanlılığından eser kalmamıştı.
''Çağan, sana bir şey diyeceğim ama kızmayacaksın.'' dedim çekinerek.
''Yok canım, neden kızayım? Söyle tabii ki.'' dedi.
''Sen bana Kerim'den intikam aldığım için kızgın mısın? O günden beri eski neşen yok senin bana karşı.'' diye sordum.
''Yanlış anlamışsın. Yok öyle bir şey! Övgü, sen benim en iyi dostumsun. Bana en yakın olansın. Hatta belki de Kerim'in benim hakkımda bildikleri, senin benim hakkımda bildiklerinden azdır. Sen benim için çok kıymetlisin ve bu ne olursa olsun böyle olacak. Ben senin için Berrin'den vazgeçtim, biliyorsun. Ben, sadece biraz senin bu konuyu abarttığını düşünüyorum. Yani, tabii sen de haklısın. İhanet etti o sana. Yapmaması gereken bir şeyi yaptı ama pişman olmuştu ve senin değerini anlamıştı. Sana geri dönmüştü. İlla bitireceksen de daha uygun bir dille bitirseydin keşke! Yani öyle insanların yanında rezil ederek değil de daha dostça...'' diye fikrini belirtti dürüstçe.
Sözünü tamamlamasını bitirmeden atıldım. Sinirle '' Ya sen ne saçmalıyorsun, Çağan? Bu basit bir sebepten ayrılık değil ki, aldatma söz konusu! Ne dostça ayrılmasından bahsediyorsun? Çıktığımız ilk günden beri yanımızda sen vardın. Her şeye şahit olan sensin! Sen söyle; ben onun ailevi problemlerine rağmen, annesinin bana karşı yaptığı terbiyesizliğe rağmen yanında olmadım mı? İki buçuk sene ya, dile kolay! Onun için sonuna kadar yanında durmadım mı? Alt tarafı ufacık bir ayrıntıyı ondan sakladım diye, benimle konuşmak istemedi. Kaçtı benden! Üstüne beni aldattı! Bunca emeğime rağmen üstelik! Ben bunları hakettim mi? Ben de senin yakın dostum bilirdim ama sen sadece Kerim'in dostuymuşsun mersem!'' dedim sesimi yükselterek. Çantamı ve ceketimi elime alıp ayağa kalktım. Gitmek için tam arkamı döndüm ki, Çağan beni kolumdan tutup sandalyeye geri oturttu.
''Övgü, sinirlenmek yerine bir sakin ol ve beni dinle. Ben onun yaptığını doğru bulduğumu söyledim mi? Hayır. Bak Övgü, kendisi çok zor zamanlar geçiriyor. Bir ay su gibi aktı geçti. Başına neler geldi bu süre zarfında, biliyor musun?'' dedi izah ederek Çağan.
''Bilmiyorum, bilmek de istemiyorum. Ben seni buraya Kerim'den bahsetmek için değil, seni özlediğim için çağırdım. Bu hayatta kaybetmek istemediğim sayılı insanlardan birisin. Senin varlığın benim için kıymetli. Kerim de umrumda değil! '' dedim sakin olmaya çalışarak ve ekledim. ''He, ama sen illa onu bana anlatacaksan kalkıp giderim!''dedim.
''Ama umrunda olmalı! Sonuçta uzun bir geçmişiniz var, değil mi? Bitti deyince bitmiyor öyle her şey!'' diye sesini yükseltti Çağan. Siniri geçmesi için gözlerini kapadı ve beş saniye kadar bekleyip açtı. Sakinleşmeye çalışıyordu. Sakinleşmek için yaptığı klasik bir hareketti.
Bana ilk defa sesini yükseltmişti. Hem şaşırıp, hem korkarak gözlerinin içine soran gözlerle baktım.
'' O günden sonra, Kerim bileklerini kesmiş. İki hafta hastanede yattı. Şimdi de psikolojik destek alıyor. İlaç kullanacak kadar durumu ciddi. Çünkü intihara meyilli biri. Doktor özellikle ailesini uyarmış intihara meyilli birisi olduğu konusunda. O iyi değil, Övgü.'' dedi gözlerimin içine bakarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saplantı 2- Farklı Yönler
RomanceAşk, hayal kırıklığı, ihanet... BU HİKAYE GERÇEK, YAŞANMIŞ BİR HİKAYEDEN İLHAM ALINARAK KURGULANMIŞTIR. KARAKTER İSİMLERİ HAYAL ÜRÜNÜ OLUP, KARAKTERLERİ GERÇEKTİR. Saplantı kitabının ikinci kitabıdır.