(Övgü'nün ağzından)
Çağan, o akşam bana gelmişti. Dertleşmeye ve rahatlamaya ihtiyacı vardı. Berrin, onu çok üzmüştü. Çağan gibi iyi niyetli ve tatlı bir çocuk, ne hale gelmişti?
Bir erkek, pişman olup dönmüşse onu cezalandırmaya devam etmek niyeydi? Geri adım atmıştı zaten. Bir şans daha vermek çok mu zordu? Herkes ikinci bir şansı hak ederdi. Arkadaşımı üzüp, bu hale getirdiği için Berrin'e kızıyordum. Ama elimden sadece Çağan'a teselli vermek, ona destek olmak geliyordu. Asla Berrin'i arayıp onunla konuşamazdım. Bana söylediği şeyler aklımdan çıkmıyordu!
Çağan, çok üzgün bir şekilde annem'in odama yememiz için getirdiği kurabiyelerden yiyordu. Olanlara anlam veremeyerek ''Telefon numaranı mı silmiş yani?'' diye sordum.
''Ya öyle, ya da numaram kayıtlı olmasına karşın, silmiş gibi yaptı.'' dedi üzgün bir şekilde Çağan.
''Ay ne havalı hareket ama! Bence salakça yaptığı! Canını falan mı acıtmaya çalışıyor? ''Hani, seni unuttum. Bak, numaranı bile sildim!'' imajı mı bu?'' diye sordum.
''Herhalde! Ama yaptığından pişman olur dönerse, bu sefer de ben istemeyeceğim. Bu kalp kırıklığıyla, tekrardan olmaz bizden zaten!'' dedi Çağan kararlılıkla.
''Ya senin gibi tatlı, neşeli, eğlenceli bir çocuk, reddedilir mi be? Kankamsın diye demiyorum, sen çok muhteşem bir kalbe sahipsin. Diyar diyar gezse dünyada, senin gibisini bulamaz!'' dedim. Bunu, onu teselli etmek için dememiştim. Gerçekti bu. Berrin, elindeki elmas'ın farkında değildi. Değerini bilmiyordu. Her ilişkide bazı pürüzler olurdu. Ama aşılırdı. O, arkasını dönüp gitmeyi tercih etmişti ve gitmişti. Barışmak için uğraşmamıştı bile. Ama yine de tafrasından geçilmiyordu.
''Sen de altın kalpli bir kızsın. Ama Kerim de senin değerini bilemedi ki! Yaptığın fedakarlıkları anlatsam, sabah olur. Senin yerinde herhangi bir kız olsa, baştan vazgeçerdi ondan. Fakat sen güçlüklere göğüs gerdin onunla. Demek ki gerçekten seven insanların değeri bilinmiyor. Üzsek, yara izi bıraksak kalplerinde, unutmazlar. Sevdik diye unutuluyoruz herhalde?'' dedi.
Haklıydı, benim yaşadıklarım da ayrı bir muammaydı. Sessiz kalmayı tercih ettim.
Çağan, konuşmaya devam etti. ''En yakın arkadaşımı hayatımdan çıkarmamı istiyor. Ne kadar da çocukça bir kıskançlık! Ben, onun arkadaşlarına karışıyor muyum? Hayır! Böyle saçma sapan bir şey istemem ondan zaten! Kıskançlıktan sana dedikleri var bir de. Bilmeden söylese tamam derim, ama bile bile söylemesi! Yaşanan her şeyden haberi var oysaki.'' dedi. Duraksadı biraz ve devam etti. '' Duyarsız ve bencil kendisi. O yüzden ayrıldım zaten! Ama bir kere de gelip özür dilemedi. Bekledim. Ama gelmedi ki ben yine de gururumu hiçe saydım. Onun suçlu olduğunu bilerek, ben aradım. Bana yaptığına bak!'' dedi. İçini dökerken sinirleniyordu ve buna hakim olamıyordu.
''Kaybeden kendisi Çağan. Pişman olacak, bak görürsün! Sana er ya da geç geri gelecek. Neyi kaybettiğinin farkında değil o! Boşver! Seni unutanı sen de unut.'' dedim.
Ani bir ruh hali değişimiyle ''At kendini diskolara!'' dedi gülerek. Ben de onun bu şebekliğine güldüm.
''Amaaan! Konuşmaya değmeyecek değersiz insanlar için fazla kelime sarf ettik.'' dedi kendi morelini yükseltmeye çalışarak.
''Evet, bencede. Ben kendime biraz daha çay koyacağım. Sen de ister misin?'' diye sordum. Başını ''evet'' anlamında salladı. Ben de mutfağa gittim.
(Çağan'ın ağzından)
Her zaman yanımdaydı o benim, her zaman! Kerimden bile göremediğim, bir dostluğu vardı. Arkadaşlığa değer veriyordu. Arkadaşlarının her zaman yanındaydı. Onların derdi, onun da derdi olurdu ve onların morelinin düzeltene kadar içi rahat etmezdi. İyi biriydi, eğlenceliydi. Onunlayken vaktin nasıl geçtiğini anlamazdım. İyi bir sırdaştı. Hiç kuşku duymadan her şeyi anlatırdım. Ona güvenirdim. O çok muhteşem bir kızdı. Her şeyin en iyisini hak ederdi. Ama hakkettiğini bulamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saplantı 2- Farklı Yönler
RomanceAşk, hayal kırıklığı, ihanet... BU HİKAYE GERÇEK, YAŞANMIŞ BİR HİKAYEDEN İLHAM ALINARAK KURGULANMIŞTIR. KARAKTER İSİMLERİ HAYAL ÜRÜNÜ OLUP, KARAKTERLERİ GERÇEKTİR. Saplantı kitabının ikinci kitabıdır.