(Eylül'ün ağzından)Berkin, kapıyı çarpıp çıkınca ardından herkes dağılmıştı. Biz de mecbur kalarak ödev için önümüzdeki hafta sonu, benim evimde buluşup ödevi bitirmeye karar verdik. Ödevi yapacağımız gün gelip çattığında Eray ve Gaye ile birlikte tekrar ödevin başına oturduk.
Ödev teslim günü yaklaşıyordu ama daha ortada ödev yoktu. Neyseki yazı ödevini, diğerleri yapıp bize vermişlerdi. Bir maket yapmak kalmıştı geriye ki zaten o da ödevin en zor kısmıydı. Zaman daraldıkça bir taraftan ödevi yetiştirme telaşım sarmıştı diğer taraftan da sürekli homurdanan ve geldiğinden beri hiç dinmeyen Eray'ın isyanı sinirimi bozuyordu.
''Başlarım afrasına tafrasına ya!''
'' Ödev verilmiş burda, herkes birbirine sinirlenip gitsin o zaman!''
'' Görev dağılımı diye bir şey var. Ben neden Berkin Bey'in ödevini yapıyorum?''
'' Ödeve eli değmeyenleri söyleyeceğim ben hocaya ya! Ben mecbur muyum başkalarının ödevini yapmaya?''
''Ödevi resmen bize yığdılar, kaçtılar ya!''
En sonunda kendimi tutamayarak var gücümle bağırdım.
''YETER ARTIK, BU ÖDEV YAPILACAK! BERAT VE ALYA ZATEN YAZI ÖDEVİNİ EVDE YAPIP GETİRDİLER. AKIN VE ÖVGÜ DE ORGANELLERİ EVDE YAPIP GETİRDİLER. bİR TEK HÜCRE ZARINI OLUŞTURMAK KALDI GERİYE. BERKİN'İ DE İDARE EDİVERSEN ÖLÜR MÜSÜN?'' dedim.
''Hem, Berkin senin en yakın arkadaşın değil mi? Arkadaşını ispiyonlayacak halin yok ya hocaya?'' dedi Gaye.
Bir süre yüzüme şaşkın şaşkın baktı Eray. Sonra dönüp bir kez de Gaye'ye baktı ve kendini toparlayarak '' Tamam ya, niye kızıyorsunuz? Yapıyoruz işte!'' dedi.
Eline oyun hamurunu alıp şekil vermeye başladı Eray. Gülmemek için kendini zor tutan Gaye, sessizce tam karşısından onu izliyordu. Ben de gülmemek için dudağımı ısırdım. Resmen alınmıştı. Suratı düşmüş ve durgunlaşmıştı. Bir süre üçümüz sessizce sadece ödevi yaptık. Arkadaşlarımız da yaptıklarını getirdiğine göre, hücre zarı modeli oluştuğunda ödev tamamlanmış olacaktı.
Uzun bir uğraştan sonra nihayet ödevi bitirdik.
''Neyse arkadaşlar, ödev bittiğine göre ben kalkayım artık.'' dedi Gaye.
Ayağa kalktım ve '' Ben seni geçireyim, kanka!'' dedim.
Eray da Gaye'ye'' Görüşürüz!'' dedi.
Gaye, dış kapıda ayakkabılarını giyerken beni tembihliyordu.
''Çok sert çıktın çocuğa! Alındı belli. Gönlünü al, yazık!'' dedi.
''Tamam kanka, tamam. Ben bilirim işimi, hadi görüşürüz canım!'' dedim.
''Görüşürüz.'' dedi ve öpüştük.
O gidince kapıyı kapadım ve Eray'ın yanına oturdum. Elimi omzuna atıp, yanağını sıktım.
''Ay benim aşkım alınmış mı? Gücenmiş mi? Oy oy oy!'' dedim gülerek.
''Hiç sırnaşma Eylül! Ben sana küstüm!'' dedi somurtarak.
''Ben bilirim sevgilimin gönlünü nasıl alacağımı!'' dedim ve elini tutarak onu yerinden kaldırıp çekelemeye başladım.
''Nereye götürüyorsun beni ya?'' dedi huysuz huysuz.
''Hadi, yürü koca bebek!'' dedim ve onu mutfağa götürdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saplantı 2- Farklı Yönler
RomanceAşk, hayal kırıklığı, ihanet... BU HİKAYE GERÇEK, YAŞANMIŞ BİR HİKAYEDEN İLHAM ALINARAK KURGULANMIŞTIR. KARAKTER İSİMLERİ HAYAL ÜRÜNÜ OLUP, KARAKTERLERİ GERÇEKTİR. Saplantı kitabının ikinci kitabıdır.