(Berkin'in ağzından)
Övgüyle uzun zamandır konuşmamak canımı sıkıyordu. Okulda da ondan uzaklaşmak, konuşmamak için kafamı çevirmek çok can sıkıcı bir durumdu benim için. Kabullenmesi zor olsa da ben bunca senedir kanlı bıçaklı düşmanımın, eski segilisine aşıktım. Bunu kimseye resmen itiraf etmemiştim. Eraya bile... İnanması zor, ama gerçek olan buydu. Bendeki ''Övgü'' aşkının bu kadar büyük olduğunu kimse bilmiyordu.
Bir gece, benim çocuklarla her zamanki mekanımızda toplanmış kafa dinliyorduk. Herkes kendi dertlerinden bahsediyor, ben ise derdimi kendime saklıyordum. Kendi iç sesimle dertleşmek, kendi iç sesimle bile ters düşmek zordu. Beni anlayabilecek kimse yoktu. İç sesim bile beni anlamıyor, ''Aşk varsa gurur neye yarar?'' diyordu.
İç sesime kızıyor, onu hemen susturuyordum. Övgü'yü tanımıyormuş gibi yapıyordu. O masum değildi. Yapabilecekleri ise kestirilemezdi. Tehlikeliydi. Ona duygularımı döksem, alsam karşıma, ''Seni seviyorum!'' desem gülüp geçerdi belki. Zaten geçmiş dolayısıyla aramız bozuktu. Son zamanlarda her şey tam düzeldi derken, bu sefer de ben uzaklaşmıştım. Ayrıca Kerim'in eski sevgilisiydi. Ona güven olmazdı. Gerçi Kerimden yana bir kuşkum yoktu artık ama Çağan'ın hala arkadaşıydı.
Ben ona güvenmek istesem de, inanmak istesem de yapamazdım ki bunu. Her şey bir oyunun parçası olabilir, her şey aslında bir yalan olabilirdi. Tam rüyadayım derken, en kötü kabusta bulabilirdim kendimi. Peki bu aşk, bu imkansızlığa karşı durabilir miydi? Onu unutmayaı başarabilir miydim? Bilemiyordum.
Akın'ın beni dürtmesiyle düşüncelerime ara verdim. Dalgınlıkla ''Hı?'' diye sordum.
''Sen bizi dinlemiyor musun Berkin? İki saattir ne anlatıyoruz burda?'' dedi kızgınlıkla Akın.
''Abi, kusuruma bakmayın ya! Kafam başka yerlerde! Konu neydi?'' diye sordum.
''Ben biliyorum onun aklının nerde olduğunu!'' dedi son derece sinir bozucu haliyle Eray.
Akın da sırıtarak ''Ben de biliyorum oğlum nerde olduğunu!'' dedi. Ona ters ters bakınca da ''Neyse neyse kızma hemen! Konumuz bu değil zaten. Oğlum Asya gelmiş lan!'' dedi mutlulukla.
Şaşırmıştım. Asya, Övgü'nün kuzeniydi. Daha önceden bu şehirde yaşardı. Övgü'lerin evinin üst katında otururlardı. Aynı okula giderlerdi. Araları bir kuzenle olabileceğinden, çok daha iyiydi.Uzun bir süre Akınla çıkmıştı. Akın'ın o saf aşık halleri birden aklıma gelmişti. Kendimi tutamayarak gülümsedim.
Asya, çok kıymetliydi Akın için. Nedendir bilinmez, ani bir şekilde taşındılar İstanbuldan. Asya, bir veda bile etmeden Akın'a, öylece gitti. Akın'ın ne telefonlarına cevap verdi bir daha ne de mesajlarına. Öylece kapandı onların hikayesi bir sayfada. Tekrar neden döndüler ki acaba? Dayanamayarak bunu Akın'a sordum.
''Neden dönmüşler ki bunca zaman sonra?'' dedim.
''Nerden bileyim o kadarını oğlum? Bu haber şu ana kadar aldığım en iyi haber! Fakat daha da iyisi, Asya Pazartesi günü bizim okulda, bizim sınıfta başlayacakmış. Onu sürekli görebileceğim!'' dedi.
''Sen Asya'nın buraya geri taşındıklarını nasıl öğrendin?'' diye sordum.
''Siz kavga ettiğiniz o gün, sen gittikten sonra Övg'ünün telefonu çaldı. Ben de Kerim ya da Çağandır diye telefon konuşmasını dinledim. Ama arayan, ikisi de değildi. Arayan Asya'ydı!'' dedi.
''Konu dışı ama ben gittikten sonra Övgü bir şey söyledi mi?'' diye sordum çaresizce.
''Ne Övgüymüş, vay arkadaş ya! Konumuz bu mu oğlum? Lan deli gibi sevdiğim kız, dibime kadar gelmiş diyorum sana! '' diye tersledi Akın beni.
''Haydi itiraf et ''dedi Eray bana bakarak.
''Neyi?'' dedim temkinli davranarak.
''Seviyorsun. Tahmin ettiğimizden daha fazla hem de.'' dedi.
Konuyu değiştirerek '' Okan neden gelmedi bu gece? Kaçırmazdı o böyle geceleri!'' dedim.
''Gayeden sapık damgasını yediğinden beri böyle.'' dedi Berat.
'' Bir kıza öyle davranılır mı? Sapık mı o? Nasıl istemiş böyle bir şeyi Gayeden?'' dedi Akın.
'' Evet, biz erkekler bazen ne söylediğimizin ve ne yaptığımızın farkında olmadan davranıyoruz. Sevdiklerimizi, yanlışlarımız yüzünden uzaklaştırıyoruz kendimizden ve en çok yine biz üzülüyoruz.'' dedi Eray gözlerimin içine bakarak.
Laf çarptırıyordu. Konuyu değiştirdim yine ve Berat'a dönerek '' Eee Berat Bey, anlat bakalım, sende durumlar nasıl? Alya Yengeyle nasıl gidiyor?'' diye sordum.
Berat'ın gözle fark edilir bir şekilde yüzü düştü. '' Beni boşverin.'' dedi ve kafasını yere eğdi.
''Özür dile artık Övgüden! Konu değiştirerek bir yere varamazsın! Kır şu zincirlerini! Boşa gurur yapma.'' dedi Eray.
''Ne çok korur oldun sen bu kızı bana?'' diye sordum sinirle.
''Korumak değil bu, boş yere zaman kaybediyorsun. Kaybettiğin zamandan bir başkası yararlanabilir!'' dedi.
Birden boğazıma bir yumru oturdu. Sanırım Övgü'yü bir başkasıyla görmek, en son istediğim şey bile değildi.
Akın, birden ayağa kalktı ve sinsi bir gülüşle ''Haydi, bu gece bir çılgınlık yapalım!'' dedi.
''Ne yapacağız lan?'' diye sordum heyecanla. Sinsi gülüşüne ben de sinsi bir gülüşle karşılık verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saplantı 2- Farklı Yönler
RomanceAşk, hayal kırıklığı, ihanet... BU HİKAYE GERÇEK, YAŞANMIŞ BİR HİKAYEDEN İLHAM ALINARAK KURGULANMIŞTIR. KARAKTER İSİMLERİ HAYAL ÜRÜNÜ OLUP, KARAKTERLERİ GERÇEKTİR. Saplantı kitabının ikinci kitabıdır.