Adından vazgeçme.. Nefes🍃

1.1K 59 0
                                    

TAHİR'İN AĞZINDAN

Saat 05:20 yi gösteriyor. Oda da sesler kesiliyor, işleri bitmişdir herhalde. Yarım saattir bekliyorum burada, kimse de çıkıp birşey demiy. Kapıya yaslansam birşey duyarmıyım ki?

Ayıp ya.. ne ayıbı, hiç birşey olmaz. Kapıya yaklaşırken aniden açılıyor, hiçbirşey olmamış gibi uzaklaşıyorum. Ilk önce annem ve yengem çıyorlar, birşey demeden aşağa iniyorlar. Nazar da çıkınca yanıma çekiyorum.
"Durumu ne?"
"Bilmiyorum ki ben de emin olamadum. Kırılan yerini sardım sıkıca ama iç kanaması var mı bilmiyrm. Birşekilde ikna edip hastaneye götürün derim."
"Götürcem mecburen ama şimdilik herşey yolunda dimi?"
"Öyle görünüyor. Sadece.."
"Ne? Sadece ne?"
"Ben asiye ablaya söyledim sen şey yapma"

Ula zaten uykusuzum, sinir tepem de bir de taksit taksit anlatiyler ya ayar ediler beni.

"Ula söylesena"
"Abi kadının çok kanaması var, belliki birşeyler yaşamış. Senlik bir durum yok yani"
"Ne demek bu?"
"Üff uyanınca kendisine sorarsın, herşeyini ortaya dökemem kadının."
"Nazar saçma salak laf etma, söyle işde"

Gözlerini devirip arkasını dönüyor ya. La bari adını söyleseydin.

"Nazaaar, adı neymiş?"
"Bilmiyrııım"

Iyi gidin gidin.
Ben kadının derdine düştüm, çocuğu unuttum. Yan odaya yatırmışdı abim.

Kapıyı sessizce açıyorum ve içeriye, yanına gidiyorum. Düzensiz nefes alıyor, huzursuz uyuyor sanki.
Ufacık sebiyi de sürükledik, napıcam ki ben şimdi uyanınca.
Ben camı açıp içeriye biraz hava salarken arkadan sayıklama sesleri geliyor. Hemen yanına çömeliyorum çocuğun.
Kaşlarını çatmış annesini sayıklıyor. Sakinleşdiriyim diye başını seviyorum ama olmuyor. Şiddetle açıyor gözlerini birden.
"Anne!"
"Şşt annen iyi, dur"
"S-sen kimsin? Annem nerde?"
"Önce bir sakin ol da. Tahir ben"

Çok korkuyor belli. Gülümseyerek elimi uzatıyorum. Emin değil daha, güvenmiyor.

"Annen iyi, gerçekten. Istersen görebilirsin"
"Gösterir misin onu bana gerçekten"
"Tabii ki senin annen o, benim mi"
Gülüyor.
"Sen büyüksün, senin annen olamaz ki"
"Büyüğüm dimi"
Kafa sallıyor.

"Adını söyle sen önce, yoksa annene nasıl diyeyim seni görmek isteyen biri var diye"
"Hmm doğru, herkes yanına giremez ki dimi"
"Öyle ya"
"Tamam ozaman. Yiğit de, seni bekliyor de. Çabuk iyileşsin"
"Tamamdır yiğidim, hayde bakalım"

Elini tutup indiriyorum yataktan. Kapıdan çıkınca etrafa bakıyor büyük gözlerle. En fazla sekiz yaşındadır, küçük eli kayboluyor avucumda. Bana tekrar baktığında diğer odayı işaret ediyorum.
"Sessiz olmamız lazım ama anlaşdık mı"
Hemen kafa sallıyor ve kapıyı açmamı bekliyor.

Müsait midir ki acaba? Öyle pat diye de girilmez ki. Çocuk bir görsün de, birşey olmaz.
Kapının kulpunu indiriyorum, yiğit de fırsat bulup itiyor kapıyı.

Yiğit onu öyle görünce sessizce anne diyor. Küçük eliyle dokunuyor parmaklarına.

Perdeleri çekmişler uyanamasın diye. Öylece yatıyor. Tişörtümü giydirdiklerini sonradan fark ediyorum. Beyazlardan çıkmış, siyah giydirmişler. Yorgun görünmesine rağmen acı çektiği hiç okunmuyor yüzünden. Rengi açılmış, atmış üzerinden kirleri.

Yiğit eline öpücükler kondururken bende odaya bakıyorum. Battaniyem olcaktı burda biryerde, ha orda. Bunuda örtim üstüne, çok kan kaybetmişdir, üşür, birşey de diyemez.
"Yiğidim az dur, annenin üstünü örtelim"
"Kollarını da kapat, üşümüş elleri"

Ellerimi üşümüş. Eh yüzü de kireç gibi.. Ula bu ölmüş olmasun!
Elini tutuyorum, vallahi çok soğuk. Iki parmağımı boynuna yerleştiriyorum. Nabız yok..
"Yapma da"
Panikle yanaklarına vuruyorum hafifce, yok uyanmay. Yiğit de korkmuş öyle bana bakıyor sonra annesine.
"Anneme noldu?"

KARANFILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin