NEFES'İN AĞZINDAN
günler geçiyor. Ne bir ses ne bir seda. Ama bu sessizlik bana hiç de yabancı değil. Çok iyi tanıdığım, bildiğim birşey. Adlandıramıyorum ama bu etrafımızı saran sessizliği. Sanki fırtına öncesi.. camı bir açsam, usulca girecek ince rüzgar eve. Dolanacak, dolanacak, ve pat kopacak o kendini beklettiği fırtına. Tüm evi altını üstüne getirecek. Can yakacak, belki de alacak.. O söz konusu cam açılmamalı!
Dalıp gittiğim o yerden dönüyorum gözlerimi kırpıştırarak ve odunları kıran Tahire bakıyorum.
Bir elinde balta, diğerinde alnını sildiği mendil.
"Tahir"
Mendili alnından çekiyor ve bakışlarını kaldırıyor.
"Sence de fazla sessiz değil mi?"
Kaşlarını çatıyor düşünürcesine.
"Yani vedattan bir hamle gelmiyor. İçimde kötü bir his var benim"
Baltayı bırakıyor yere ve yanıma geliyor, altına bir sandalye çekerek.
"Pes etmediğini biliyorum, arıyordur elbette. Ama sizi burada bulamaz, korkma"
"Bizi bulup bulmaması değil benim demek istediğim. Bir haftadır burada bizimle kalıyorsun. Ailen için endişeleniyorum"
"Abim var başlarında, yangazlar var. Mithat abi, osman hoca. Vedat hiç bir fışki yiyemez"
"Tahir bu böyle olmaz bak. Herkesin dünyası şaştı. Eminim ki konaktakilerin gözüne uyku girmiyordur geceleri, ha geldi gelecek diye"
"Yav nefes sen niye düşünüyorsun şimdi bunları"
"Çünkü birşey olacak Tahir, eminim"
"Ağzını bir hayra açsan, ters teper Nefes"
Sinirleniyor bu konuları açınca ama ne yapim yani, çok saçma burada saklanmak.
"Tahir bak sen git dön evine. Hem kendin dedin, vedat bulamaz burayı. Sen beni ve oğlumu kurtardın, allah senden, sizden razı olsun. Ama yeter artık. Daha fazlası hepinize zarar"
"Ne yapim Nefes? Ne istiyorsun?
"Herşeye kızmaktan vazgeçebilirsin mesela"
"Benim kızdığım senin sürekli hayatını tehlikeye atman"
"İyi işde ozaman beni en iyi sen anlarsın deli Tahir. Bende bıktım, senin kendini ve aileni benim için tehlikeye atmamdan"
"Yiğit için"
"Heeerneyse! O can öylece meydanda mı? Meydanda! Sana diyorum işde. Tamam ne vedata geri dönücem, ne de kaçıcam. Ama sen geri ailenin yanına döneceksin"
"Ve sizi burada, tek başınıza bırakacam ha?"
"Yahu herşey yolunda işde. Vedata da dersiniz gönderdik, gitti diye"
"Nefes sen çok safmışsın be kızım"
Nefes vererek ayağa kalkıyor. Başını inanmak istemiyormuşcasına iki yana sallıyor. Sonra ellerini masaya koyarak öne eğiliyor. Onda hiç görmediğim bir ciddiyetle bakıyor bana.
"Ben. Sizi. Bırakmıyorum"
Gözlerimi yumuyorum. Umutsuz vakasın tahir kaleli. Hiç cevab vermiyorum, kalkıp eve giriyorum. Yiğit kendi haline resim çiziyor. Beni görünce gösteriyor heyecanla.
"Çok güzel olmuş annecim"
Gülümseyerek odaya giriyorum ve kapıyı ardımdan kapıyorum. Elime sırt çantasını alıyorum ve yanımıza aldığım kıyafetleri atıyorum içine. Fermuarı çekerken tahir dalıyor odaya ve elimden alıyor çantayı.
"Tahir ver şunu bana"
Kapıyı kapıyor.
"Aç kapıyı"
"Yok açmicam. Yiğit bağırıştığımızı duymasın"
"Ha bağırışıcaz yani"
"Sen söyle nefes hanum. Çantaları toplayıp nereye gidiyorsun acaba?"
"Senden uzağa gidiyorum, oldu mu!"
Elimi uzatarak çantaya ulaşmak istiyorum ama sırtının arkasına çekiyor. Kolumda beraberinde gidiyor ve çenesine dokunuyor alnım. Gözlerimi yumuyorum ve çantayı bırakıp geri çekiliyorum.
"Sen beni bırakıp nereye gideceksin nefes"
Duraksıyorum. Söylediği şeyin anlamını kavramaya çalışıyorum zorlukla. Sesimi geri buluyorum.
"B-ben"
"Sen. Nefes.. sen beni bırakıp gidecek misin?"
Elindeki çantanın yere düştüğünü duyuyorum. Gözlerim o yere yöneliyor. Tahirin iki elinin de boynuma yerleşmesiyle bakışlarım yukarıya, gözlerine kalkıyor. Göz bebeklerimin genişlediğini hisseder gibiyim. Baş parmağı ile çenemden yanağıma doğru okşuyor.
Ne oluyor? Ne yapıyor?
"Tahir.."
"Nefes."
Sağ eli enseme gidiyor ve boşda ki eliyle çenemden tutup kaldırıyor. Kalbim ağzımda atıyor, her an düşecekmiş gibi hissediyorum.
Dokunduğu yerler ısınıyor.. yanıyor.
"Tahir ne yapıyorsun.."
"Ne yapıyorum nefes"
Gözlerinden öyle bir sıcaklık yayılıyor ki tüm yüzüne. Yüzüm gevşiyor.
Ama tahirin yüzü gidikce yaklaşıyor yüzüme. Yavaşca eğiliyor.
Yutkunarak gözlerimi yumuyorum.
Dudaklarının sıcaklığını hissetmek üzereyim.. nefesi vuruyor dudaklarıma.
Elim anında göğüsüne gidiyor ve zor bela geri ittiriyorum. Yüzü hala yakın, ama duruyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANFIL
Fiksi PenggemarRüyasında gördüğü o yaralı kadını, izdivaç edeceği evde bulur ve zor şartlardan kurtarıp memleketine getirir. Musallat olan Vedata karşı savaş açar. Savaş değişmez ama savaş alanı..