TAHİR'İN AĞZINDAN
Çivraya gelir gelmez arabadan iniyorum. Ha bak nefes de hiç riv riv etmeden iniy, bir gelişme var hele şükür. Sırıttığımı kafasını ne var anlamında sallarken fark ediyorum. Suratıma çeki düzen verip ilerliyorum. Ilk kayalara gelince çıkması için belinden tutup kaldırıyorum. Kendi kendine mırıldandığını sana dursun, ben duyayrum hepsini. "Herşeyimiz tamam çivramız eksik çünkü". Birşey dememeye karar veriyorum. Belindeki ellerimi çıkar çıkmaz itiyor. Kabul son anlarda fazla temas oldu. Kız fark ettirmemeye çalışsada, elimin altında kas katı kesilmesinden anlıyorum korkup çekindiğini. Hiç dokunmadan da yardım edemem ki ama..
Neyse bende peşinden çıkıyorum kayalığa ve sonuna kadar yürüyoruz. Burayı sevmiş olmalı. Yere oturup etrafı tarıyor gözleriyle.
Akşam olmuş güneş batımına yetmişiz şansa bak. Ben bulutların rekten renge girmesini izlemek yerine nefes'e odaklanıyorum. Sormak istediğim okadar şey var ki, içim içimi yiyor üç gündür."Niye geldik buraya?"
Bakışlarını manzaradan ayırmadan soruyor.
"Karadenizin en temiz havası ha burayadur. Üç gündür rahat bir nefes almadun. Banada aldurmadun orası ayrı"
Gözlerini deviriyor son söylediğime. Bakışları buluyor sonunda beni.
"Bana rahat nefes yok Tahir. Hiç olmicak. Buralardan en kısa zamandan gidicez ve biz kaçak bir hayat yaşicaz"
"O sebiyi de peşinden sürüklemeye kararlısın yani. Sende hiç akıl yok kızım"
"Ne yapmamı bekliyorsun Tahir? Vedata teslim olmicam asla. Burada kalıp sizinde hayatınızı tehlikeye atamam. En doğrusu gitmek ve vedatın bizden bir gün umudunu kesmesini beklemek.."
"Çok beklersin"
"Sağol ya.. çok iyi teselli ediyorsun"
Sesi buruk çıkıyor hemen pişman oluyorum öyle dediğime.
"Nefes"
Gözleri buğulu buğulu kaldırıyor bakışlarını.
"Sen bunları düşünme artık. Sadece oğlunu düşün, gerisini bana bırak ha?"
"Olmaz. Asıl sen düşünme birşey. Dinle beni, bırak bizi"
"Bırakmayrum kızım, başa sarıp sarıp aynı şeyi dema bağa"
"Off.."
"Oflama. Anlat."
"Neyi?"
"Vallaha yaşadıklarından başlaya bilirsin"
"Anlatacak birşey yok"
"Yiğit hiç öyle demiyor.. çocuk her ağzını açtığında ya anneme dokunma ya da zehir, anneler kadar güçlü cesur gibi şeyler çıkıyor. Vedat size neler yaşattı da, bu çocuk bukadar korkuyor"
"Tahir.. gördüklerin, duydukların yetmiyor mu.."
"Inan ki fazla bile geliyor.. ama kimseye faydası yok. Artık susmak yok, suskunluğuna sığınmana izin vermiyorum"
"Vazgeçmiceksin dimi"
"Vageçmem, vazgeçmicem. Yaşadıklarını aklından silemem ama yükünü paylaş benimle"
Anlam veremediğim gözlerle bakıyor bana.
"Onca zamanın verdiği yükünü nasıl senin omuzlarına yıkarım?"
Dudaklarının titremesi içimi ürpertiyor. Saçlarına kadar hüzün dolar mı bir kadın?
"Zamandan bahsetmek yakışmay sana. Daha çok gençsin"
Alayla tebessüm ediyor.
"Zaman göreceli birşeydir.."
"Yaş kaç?"
"Yirmidört"
"Daha ne olmuş ki ya. Yirmi dört yaş nedu"
Morelini yerine getirmeye çalışdıkca batırıyorum. Eziyet gören birine zamanla ilgili konuşmamayı not ediyorum. Kalın kafam..
"O yirmidört yaşa kolay gelmedim ben.. zaman geçmez"
Aldınmı cevabını? Ettiğin lafı tart da konuş hıyar!
"Tabii işkence görünce geçmez.."
Başını sallıyor.
"Kaç yıldır geçmiyor zaman?"
Duraksıyor. Nefesini tuttuğunu sanıyorum bir an ama yerden bir taş alıp yere sürtüyor. Beyaz çizgiler kalıyor kayada.
"Sekiz"Sekiz..
"S-sen onaltı yaş-ında.."
Sesli düşünüyorum. Sözümü bitirmiyorum, elindeki taşı alıp uzağa savuruyorum.
"Bak bana"
Bakıyor sorar gözlerle.
"Seni o yaşda kim everdi"
"Evlenmedim ben"
"Nasıl?"
"Onun karısı değilim"
Bu iş sandığımdan da karışık. Zorla aliyrım her lafı ağzından. Taşlar yerine oturmay ki, bende anlayayım olup biteni.
"Karısı değilsen neyisin?"
"Hiçbirşeyiyim Tahir! Beni eve esir etti!"
"Tamam da neden nikahına almadı"
"Istedi.. çok işkence etti kabul edim diye.."
Yumruğumu sıkıyorum. Ben ona bir işkence edicem..
"Ama birtek orda soruyorlar bana. Birtek nikahına hayır diyebiliyorum. Çektiklerime değdi yani.."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANFIL
FanfictionRüyasında gördüğü o yaralı kadını, izdivaç edeceği evde bulur ve zor şartlardan kurtarıp memleketine getirir. Musallat olan Vedata karşı savaş açar. Savaş değişmez ama savaş alanı..