Güzel imkansızlıklar🍃

603 37 1
                                    

NEFES'İN AĞZINDAN

Taksi istediğim adrese hızlıca getiriyor beni ama henüz inme cesaretini bulamıyorum kendimde.

Yiğit orada. Oğlum. O villa da beni her ne bekliyorsa, korkusuzca giricem. Oğlum için!

Kendimdem emin bir bakış takıyorum ve kafamı tamamen boşaltıyorum. Bundan sonra sadece yiğit var. Ne Tahir, ne bir başkasının adını bile hatırlamicam. Bitti artık.. özlemimi de... şu aptal yüreğimde yaşadıklarımı da, onun gözlerinde gördüklerimi de sonsuza dek anmicam!
Anmamalıyım. Aklıma bile gelmemeli. Anca böyle dayanırım bu ayrılığa..

Son sözlerimi de kendi kendime söylüyorum ve derin bir nefes alıyorum. Yiğite kavuşma sevinciyle bir an açıveriyorum taksinin kapısını ve dimdik(!) Villaya ilerliyorum.

Siyahlar içinde korumalar sağ ve solumda diziliyorlar. Okadar karanlık ve boğuk bu yolda, arkamda bir gölge hissediyorum. Bana güç veren bir gölge.. sanki birşey tam arkamda, kollarını dolamış bana. Bir kalkan gibi!

Rüzgar saçlarımı savuruyor ve omuzlarımdan arkaya tarıyor. Gözlerimi yumuyorum hissettiğim güvenle.

İlerlerken Mesut çıkıyor karşıma. Vedatın istanbulda sağ kolu.. buradada yalnız bırakmıyor..

"Hoşgeldin Yenge. Seni öldü biliyorduk, çok korkuttun bizi"

Konuşunca yüzüne bile bakmaya çekindiğim bu adama korkusuzca yaklaşıyorum. Yüzünden okuyorum şaşkınlığını. Elimi gömleğinin yakasına doluyorum sıkıca ve gözlerimi tehlike saçarak kısıyorum.

"Hepinizin eceli olmaya geldim"
"Y-yenge o nasıl söz"
"Benim yangınlarıma benzin döken siz! Benim çığlıklarıma kulaklarınızı tıkıyan siz! Bundan sonra aldığınız nefeslere şükür edin Mesut"

Yakasını bırakarak itiyorum. İki adım sendeliyor. Yanından geçip gidiyorum. Bütün korumaları ardımda bırakınca son bir kez dönüyorum.

"Bundan sonra ben yanarsam! hepinizi yakarım!"

Hepsinin başı eğik. Yıllarca herşeyi izlediler. Herşeyi duydular. Kameraya bile aldılar, vedatın işkencelerini, o pislik istiyor diye.. miğdem bulanıyor onların kalıbını gördükce..

Kabuslarıma geri döndüğüme inanamıyorum. Kurtulduk sanıyordum.. özgürüz sanıyordum..

Ama artık o korkak nefes yok! Eskisinden de dişliyim. Eskisinden de güçlüyüm. Vedat benim ona çaresizce döndüğümden haberdar, evet. Ama oyun değişecek. Artık yanan o, onlar olacak!

İnen bir kapı kulpu ile açılıyor kapı. İçerye giriyorum ve tam karşımda bebek yüzüyle oğlum duruyor. Anında dizlerime düşüyorum ve kendime çekip sarılıyorum.

Ben bir kaç saat zor katlandım. Bir ömür nasıl uzak kalırım senden küçüğüm. Kafasını öyle bir sokuyor boynuma. Saklanmak istercesine.
Saçlarını öperek fısıldıyorum.
"Geldim Annecim, geldim"
"Keşke gelmeseydin"
"Şşşt. Sen neredeysen benim de yerim orası küçük bey"
Başından tutup çekiyorum kendimden. Yanaklarını alıyorum titreyen ellerime ve yüzünün her yerini öpüyorum.
"Anne seni kanatmasın, nolur"

Nefes almak zorlaşıyor. O dolan ceylan gözlerine ölürüm..

"Öyle birşey olmicak bebeğim benim"
Ellerini öpüyorum.
"Sen benim yanımda ol, gözümün önünde ol, biz ikimiz herşeye göğüs gereriz annecim"
Şimdi o dokunuyor yüzüme ve yanaklarımda gezdiriyor ellerini.
"Ben seni koricam. Söz"
Tebessüm ediyorum.
"Tahir abi gelip bizi alana kadar savaşıcaz o kötü adamlarla"

Gözlerimi yummam ile iki damla yaş düşüyor küçük ellerine.
Siliyor hemen yanaklarımı ve göz kenarımdan öpüyor..
"Ağlama. Biliyorum ben, gelcek Tahir abi"
Diyemiyorum ki, umudumuzu aldılar annem diye.. diyemiyorum, gelmicek, kurtaramicak bizi diye..
Elimden sadece sarılmak geliyor. Küçüğümü saklarcasına sarılmak. Kokusunu içime çeke çeke.

KARANFILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin