TAHİR'İN AĞZINDAN
Adını bağırmakla kalıyorum olduğum yerde.
Nefesin hayalini hala görür gibiyim önümde, gözlerimi ayıramıyorum. Haraket etsem, kaybolcakmış gibi..Ama atladı biliyorum.
Beni kurtarmak için..
Donuk halimi boğazıma düğümlenen hıçkırık bölüyor ve dizlerimin bağı çözülüyor. Soğuk toprak dizlerimden tüm vücuduma yayılıyor hızlıca, ya da içimdeki boşluk git gide büyüyor..Titrek elim göğüsüme gidiyor, gözlerimi acıyla yumuyorum. Adamlar yanımda olmasına rağmen sesleri boğuk geliyor. Yiğit hakkında konuşduklarını sonradan anlıyorum.
Yiğit!Hemen ayaklanıyorum ve en yakınım da olan adamın yakasına yapışıyorum.
"Ula şerefsizler! O çocuğa bir dokunun, bakın ben sizi lime lime doğramıyormuyum!"
"Çocuğu değil Nefes hanımı istedi Vedat bey"
Yine aynı sızı. Nefes. Ah nefes.. sen ne yaptın.
"B-bana bak ula. N-nefes.. nefesin adını ağzına alma!"
"Alıncak bir adı kalmadı zaten. Öldü"
"Laaaan!"
Gırtlağım yırtılırcasına bağıyrıyorum. Deli gibi dolanıyorum, acıyı bastırmak için.
Kendi sesimden yağmaya başlayan yağmuru bile duymuyorum. Anca büyük bir kayaya yaslanıp yere kayınca fark ediyorum ıslaklığı.
Nefes bu taraftan çıktı geldi. Sen o aklında neler kurdun da ölüme yürüdün be kızım.. benim için değermiydi ula! Ha bu deli uğruna o güzel yüzünü soldurmaya, pır pır atan kalbini durdurmaya değer miydi. Adından vazgeçme dedik okadar be! Sen benim uğruma nefesinden nasıl vazgeçersin, nasıl.
"Tahir abi?"
Ürkek bir çocuk sesi işitiyorum. Ayaklanıp kayanın ardına bakınca kıvrılmış yiğiti görüyorum.
"Yiğidim!"
Etrafıma bakıyorum, adamlar ordan oraya dolanıyorlar. Çaktırmadan yiğitin yanına gidiyorum ve eğiliyorum.
"Yiğidim sen napaysun burda?"
"Biz annemle oyun oynuyoruz bilmiyor musun? Kötü adamlardan kaçıyoruz. Hem burada birşey olmaz bize, görünmeziz biz"
Içimi yakay küçük ağzından dökülen her söz.
"Yiğit oyun daha bitmedi abicim"
"Evet annem sihiri güçlendirmeye gitti zaten, gelsin devam edicez."
"Annen önden gitti, beni gönderdi abim"
Yutkunuyorum.
"Bizi evde bekliyor"
Kafasını sallıyor ve ayaklanıyor. Donmuş elini tutuyorum ve sessizce uzaklaşıyoruz adamların yanından.
Bir kaç metre daha gidip hemen muratın numarasını çeviriyorum.
Ilk çalışta açıyor.
"Abi buldun mu?"
"Murat ormanın tepesine gel, koş"
"Abi noldu, herkes iyi mi?"
"Gel murat.. çabuk gel abim"
"Abi... iyi misin?"
"Yiğiti götürmen lazım burdan, koş işde lan, vaktimiz yok"
"Tamam beş dakikaya ordayım, ayrılmayın bir yere"
Telefonu cebime sokar sokmaz yiğitin boyuna kadar çöküyorum.
"Yiğidim bak murat abin seni alamaya geliy. Sen onunla eve gidecesun ve beni bekleyecesun tamam mı?"
"Tamam. Annem evde dimi?"
"Annen.. annen önden gitti ya, kaybolmuşdur o. Orman çok büyük ya, ben annenin nerde olduğunu biliyrım ama merak etma. Getirecem anneni sana yiğidim"
"Tamam ozaman"
Derin bir nefes alıyorum. Çiğerlerim dolmay ki. Hiç dolmayac gibi bir boşluk. Ama biliyorum, okadar çabuk pes etmez nefes! Bir pilanı vardır, yüzmesini biliyordur ya da şansı vardır. Ö.. ö-lme birşey olmamışdır ona! Olmaz. Öylece olmaz. Olmaz dimi?Alnımı yiğitin alnına yaslıyorum.
Nekadar vakit geçtiğini anlamadan muratın sesini işitiyorum. Küçük bedeni kucaklayıp murata doğru koşuyorum.
"Abi! Abi neler oliy ya"
"Çocuğu al"
Yiğiti kucağına verip elimi muratın ensesine yerleştiriyorum.
"Bu çocuğu sağ salim eve götürecesun"
"Tabii ki abi de nefes nerde? Neler oliy?"
"Nefes.. o gitti murat"
Boğazımdaki düğüm hafiflemiyor yok, daha da büğüyor.
Yiğit yummuş gözlerini, başını muratın omzuna yerleşdirmiş.
Elimle şakaklarımı ovuyorum.
"Nefes uçurumdan atladı"
"Sen ne diysın abi?!"
"Atladı. Gözümün önünde bıraktı kendini.. tutamadım ula, o da tutunmadı bana"
"Abi.."
Kafamı aniden muratın göğüsünde buluyorum. Bundan sonra herşey kopuyor, sessiz hıçkırıklara boğuluyorum.. burnumu çeke çeke ayrılıyorum murattan ve geriye adımlıyorum.
"Yok öyle bu ufacık çocuğu bırakıp da gitmek! Bulucam. Ya dirisini yada.. yada onu bulucam işde!"
Kararlıkla sallıyorum başımı.
"Korkar lan o karadenizden. Bana bakmaktan korkan kadın. Gözlerinde karadeniz var diyip korkan kadın kendini o denize attı! Ben onu bırakmam oralarda!"
"Koş abi"
Murat okadar kararlı diyor ki, içime umut doluyor. Sanki şimdi gitsem, geç kalmazmışım gibi.
"Git. Yengemi. Getir."
Sözleri beynimde dönüp dolanıyor. Yenge dedi farkındayım ama cevab veremiyorum. Bu yüzden arkamı dönüp koşmaya başlıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANFIL
FanfictionRüyasında gördüğü o yaralı kadını, izdivaç edeceği evde bulur ve zor şartlardan kurtarıp memleketine getirir. Musallat olan Vedata karşı savaş açar. Savaş değişmez ama savaş alanı..