Karadeniz masalı🌿

585 39 2
                                    

Tahir zor bela kendine gelip gözlerini aralar. Kulaklarında hala silah patlamasının çınlama sesi. Topraklı yoldan destek alarak ayağa kalkar ve etrafına bakarak neler olduğunu hatırlamaya çalışır. Nerede olduğunu anladığında herşey yerine oturur! Panik haliyle bir oradan bir oraya koşar ve bir canlı arar ama hiç kimse yoktur.. nefes ve yiğit de dahil.

Gittiklerini algılar büyük bir hayal kırıklığı ile ve ellerini başına vurur kendi suçuymuş gibi..
"Nasıl?! Nasıl oldu?!"
Yumruk haline toplanır eli ve önüne gelen ilk direğe vurur defalarca.
"Gidebilirdik! Gidebilirdik!"
Duvarda kan izi belirginleşir ama O hızını hiç azaltmadan kendine hem bedensel hem de ruhsal işkence etmeye devam eder..
"Az kalmışdı lan! Çok az!"
Son bir yumruk daha atar ve avazı çıktığı kadar bağırır göğe doğru! Söyleyemedikleri, içinde kalan o hırs, nefreti bir haykırışla salar gökyüzüne.

Bir yağmur tanesi düşer yüzüne, ard arda dökülür bulutlardan. Saniyeler içinde yağmur örtüsünün içinde kalır.
"Sende ağlaysın ha karadeniz halimize! Ağla. Aldılar yarimi.. yiğidimi aldılar!"
Şarıl şarıl yağmut taneleri çarpıyordur hem yere hem Tahirin üzerine. O hala kolları açık, yüzü havaya doğru bağırıyordur.
"Yiğidim duyaysın beni cesur kurdum biliyrım! Korkma yiğidim! Geliyrım Oğlum! Geliyrım"
Sonra adrenalin tüm bedenine yayılır ve Tahir koşmaya başlar. Üç beş adım diye diye arabaya ulaşır ve motoru çalıştırdığı anda uçar araba adeta. Çamurdan çıkıp yola yuvarlanır tekerler. Camda hırslı  yağmur sesi.
"Bırakmıyorum ulan sana onları! Yaptığım son şey olsa bile bırakmicam. Bir sekiz sene daha işkence etmene müsade etmicem!"

****

Saatler sonra İstanbul tabelasını okur Nefes camdan doğru. Uzun süredir yağmur eşlik ediyordur gözlerinden düşen yaşlarına ve içindeki çığlıkları sakinleştiriyordur yağmur sesi. Rahatlama değil ama kaybolmak gibi. Şu an ki durumla yüzleşmemek için belki de. Acıyı yok saymak. Bambaşka biryerde olmak. Ve o düşüncelerde huzur bulur. Sesli düşünmeye başlar, yiğiti de yanına almak için.

Çoook çok uzak diyarlarda bir küçük kurt varmış.

Yiğit başını annesinin göğüsüne rahatca yaslar ve gözlerini yumar.

Yolunu kaybetmiş biraz da korkuyormuş. Nerede olduğunu bilmeden yürüyormuş bir ormanda. Sonra karşısına bir geyik çıkmış. Başında uzum mavi bir tüğ varmış. Kurt şaşırmış sormuş "o başındaki de ne?" Demiş. Geyik bu soruya çok şaşırmış. "Bu benim özel gücüm. Mavi tüğüm bana öyle güçler veriyor ki, ne zaman zor durumda kalsam bana umut veriyor, korkumu alıyor" diye yanıt vermiş. Kurt tabii ki havalara uçmuş sevinçten. İnanılmaz birşey bu diye düşünmüş. Sonra geyik sormuş "senin özel gücün nerede küçük kurt? Yoksa kırmızı burnun mu?" Kurt alay ettiğini düşünmüş ve kızarak dönmüş arkasını ama geyik onu çok sevmiş ve gitmesini istememiş. "Kurt bekle" demiş arkasından koşarak. "Üzülme . İstersen senin özel gücünü ben temsil edebilirim. Korktuğun zaman sıkı sıkı sarılım sana. Ağladığında sana masal anlatırım, kabus gördüğünde şarkı söylerim. Hasta olduğun zaman sana sihirli öpücüklerimi bağış ederim.. gitme" demiş. Kurt inanmış geğiye. O da onu çok sevmiş ve kabul etmiş teklifini.

Vedatın alaylı gülüşü duyulur.
Nefes gözlerini yumar sabır çekerek devam eder.

O günden sonra hep zor günler geçirmişler. Ormanın karanlık yerlerinde gölgeler yaşıyormuş. Mavi tüylü geyik ve kurt koşup oynarken bir an gölgelerden en büyüğü ile karşılaşmışlar ve çok korkmuşlar. Kurt sımsıkı sarılmış geyik'e ve arkasına saklanmış. Demiş ki "hadi geyik kullan güçlerini" Geyik başını hafif öne eğmiş. Gölge tabii ki korktuğunu sanmış ve ondan af dileyeceğini düşünmüş ama geyik sadece gücünü topluyormuş ve bir an mavi tüğünden pasparlak bir ışık çıkmış. Okadar kuvvetliymiş bu ışık, geceyi ay gibi aydınlatmış. Gölgenin üzerine doğru giderek tamamen ışığına hapsetmiş. Gölge gitmiş ama geyik biraz yorgun düşmüş. Kurt öpücüklere boğmuş geyiği. Sayısız Teşekkürler etmiş. Ama geyik uyanamamış. Kurt meraklanmış ve yardım aramaya gitmiş. Taa en büyük dağlara çıkmış, aya ulumuş ama fayda etmemiş, ormanın derinliklerne koşmuş, en güçlü hayvanlara anlatmış ama hiç biri inanmamış geyiğin zor durumda olduğuna. Yardım etmemişler. Kurt herşeyi denemiş, ormandaki her hayvana sormuş ama kimse yardım etmek istememiş. Hatta "o hak etti" demişler "hiç gölgelerle savaş edilir mi?" Demişler. Kurt çok sinirlenmiş ve arkasını dönüp koşmaya devam etmiş. Ormandan çıktığını fark etmemiş bile. Bir deniz kenarına gelmiş, çok yabancıymış oraya. Hayatında hiç kum, deniz görmemiş ki. Ve sonra kocaman dalgaların içinden bir kaplan çıkmış. Ağır ama güçlü adımlarla yüryormuş denizde ve kurtun yanına gelmiş. Orada ne işinin olduğunu sormuş. Kurt herşeyi anlatmış ama kaplanın da inanmicanı düşünmüş. Ama kaplan kurtu bir hışımla sırtına atmış ve ormana doğru koşmuş. Gece gündüz koşmuşlar ormanın derinliklerine, ta ki yorgun geyiği bulana kadar. Kurt "burda! Burda!" Demiş heyecanla. Kaplan geyiğin yanına gitmiş ve sihirli bir öpücük kondurmuş alnına. Aha birde ne olsun!

Yiğit başını kaldırır heyecanla. "Ne olmuş?" Diye sorar.
"Mavi tüğlü geyik canlanmış. Kaplan onu hayata geri döndürmüş ve Ay ışığında uluyan Kurt, mavi tüylü geyik ve denizden gelen kaplan birlikte denize girmişler ve en derine en güzel yere yüzmüşler. Orada çok güzel şeyler yaşamışlar ve sonsuza kadar mutlu mesut olmuşlar... birlikte"

Yiğitin gözlerinin içi gülüyordur ve Nefesin yüzüne yaklaşır, öper yanaklarından.
"Mavi tüylü geyik kurtu hep korur ki zaten"
"Tabii ki. Biz acayip güçlü bir takımız"
Vedatın korkunç sesi ürkütür yiğidi.
"Mavi tüylü geğik sadece gölgeyle buluşana kadar güçlü ama"
Nefes sesindeki nefreti gizlemez hiç.
"Eğer kurtu korumak için gölgeyi kendi içine hapsetmesi gerekiyorsa, ömür boyu o karartıyla yaşamaya razı gelir! Güçsüz olsa bile!
"Ama anne, geyik bunu yapmak zorunda değil ki. Denizden gelen kaplan korur ki onları. Gölgeyle savaşır, o kazanır. Mutlu yaşarlar"
Nefes tebessüm eder ve alnına bir buse bırakır.

Bir saat sonra yol biter ve geyikle küçük kurtu gölgeler hapishanesine geri dönerler. Üzerlerinde hala karadenizin tuzlu suyu vardır, kalplerinde de kaplanın şefkatli sesi...

KARANFILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin