NEFES'İN AĞZINDAN
Saniye hanım korkmakta çok haklı ve elimde olsa hiç durmam, kimseyi dinlemem öylece giderim. Nereye gittiğimin de bir önemi olmaz, bundan sonra bana heryer gurbet.. istanbul benim çukurum oldu evet.. belkide kendime özel bir cehennem ama orada benim çocukluğum geçdi. Daha annemin hayatta olduğu zamanlar. Ben ablamı istanbulda kaybettim, annemi, ilk arkadaşım kuşumu. Istanbul benden çok aldı, beni benden aldı ama orası benim en çok anım olan şehir. Iyi veya kötü, beni bu yaşıma getiren şehir. Ben oradan gittim, gurbete düştüm zaten, neresi olursa giderim. Giderdim..
Ama Tahir haklı. Her nekadar aşağıda ona zıt gitmiş olsamda, söylediklerinde hak payı var. Kaçmak birşeyi çözmicek, anca yiğiti de perişan edicem. Burada kalırsam çok can yanıcak, biliyorum.. ama bazı şeyler fedakarlık ister ve bu insanlar het türlü fedakarlığa hazırsa benim de söylicek birşeyim kalmadı. Içim içimi yiyor ama çok yoruldum artık tartışmaktan. Tahire karşı gelmek yerine onun pilanlarına güvenmem gerektiğini biliyorum artık.Yiğit de korktu zaten, neye uğradığını şaşırdı oğlum kaç gündür.
"Annecim nasılsın? Hiç konuşmadık seninle böyle"
Omuz silkiyor yatağa oturarak.
"Iyiii"
Bende dizlerime çöküp önüne eğiliyorum.
"Hmm peki emin misin? Biliyorsun, içinde tutman gereken birşey yok asla"
"Biliyorum. Ama iyiyim. Gerçekten. Hem şimdi Tahir abimde geldi, korkmuyorum o olunca"
"Birtanem senin birşeyden korkman gerekmiyor ki zaten. Herşey geçdi"
"Geçdi dimi? Artık seni kanatmicak dimi? Uzak tutmicak beni senden"
Yutkunmak zor geliyor bir an. O dudaklarını büzmüş benim cevabımı beklerken bense ellerini kavrıyorum ve avuç içlerine öpücükler konduruyorum. Başım ellerinde gömülüyken saçımda hissediyorum onunda kafasını ve bana yaslandığını anlıyorum. Tebessüm ediyorum.Bir koku dolduruyor odayı. Çok hafif, hiç fark edilmicek kadar ama ben duyuyorum o kokuyu. Tanıdık geliyor, çok tanıdık. Başımı kaldırıp kapıya bakınca kalıyorum öyle. Ben ne zaman ezberledim bu adamın kokusunu?!
Yastığında, hastanede, Çivrada.. tamam ezberlemem için bir den çok şans tanımış o da.Gülümsüyor. Gözü bir yiğite, bir bana kayıyor. Sessizce yaklaşıyor yanımıza ve benim gibi dizlerine çömeliyor. Şaşkınlıktan yiğitin bir elini bıraktığımı, o kavrayınca anlıyorum. Yiğit ellerindeki ellerimize bakıyor, ardından ikimize ve kocaman gülümsüyor.
"Anne Tahir abim de accaaayip iyi takımda olsun muuu?" Başını yana yatırıp sırıtıyor.
"Ooh ben takımda çok olmak isterim"
"Öyle her isteyeni almıyoruz yalnız" yapmacık ciddi bir bakış atıyorum.
"Anne anne n'olur. Hem Tahir abim çooook cesur takıma uyar ki ya. kartal gibi uçuyor havada hiç korkmadan"
"Peki sen bunu nerden biliyorsun küçüğüm" diyip burnuna dokunuyorum.
"Eh gemi de gördüm"
"Gemi mi?"
"Evet. Kocamaaan gemiye götürdü beni"
Tahire bakıyorum düz bir suratla ve başımı anlat dercesine sallıyorum.
"Kızcak birşey yok ki annesi ya. Sen uyurken biz de sıkıldık, çıktık dolaştık dimi yiğidim"
Yiğit başını sallıyor heyecanla ve çak yapıyorlar.
"Uçmak nerden çıktı ozaman?!"
"O şeyden çıktı"
"Söyle Tahir söyle. Bak sakın oraya buraya çıkardım deme çocuğumu"
"Yok ya yiğidi değil. O kaptan zaten, yan gelip yattı. Tüm işi bana yaptırdı"
"He iyi ozaman"
"Eh benim nereye çıktığım umrunda değil yani?"
Omuz silkiyorum
"Düşmemişsin işde, neyini merak ediyim"
"Vaay öyle olsun Nefes hanım. Ölüp gidersem görürüm seni. Gerçi görmem, göremem. Bilmem görünür mü ki?"
"Ya Tahir tövbe de. Ne bilim ben görünür mü"
Ufak kıkırdı ayırıyor bakislarimizi.
"Sen ne gülüyorsun he, ne gülüyorsun"
Ikimizde gülen yiğiti gıdıklıyoruz.Kendini yataga atıp debelenmeye basliyor, elimizden kurtulmaya calisiyor. Daha da üzerine egilip gidikliyorum karnini.
"Tahir abi kurtar beniiii"Kendimi bir an havada buluyorum. Daha bir nefes önce yatakta, yigiti gidiklarken simdi belimi siki saran kollarin arasinda, ayaklarim havada.
Dona kaliyorum. Ellerimin yana düstügünü hissediyorum, kanım donuyor adeta..
Kulağımda yiğitin gülüsü cınlıyor ama yinede çok uzaktan geliyor gibi sesi. Başıma bir ağrı çöküyor ve sıkı sıkı yumuyorum gözlerimi.
O an anlıyorum ne olduğunu ve hayalı bulutumdan çıkıverip debeleniyorum tahirin kollarinda.
"Bırak beni.. Hemen!!"
Sessiz başlasamda sonuna dogru bağırır gibi oluyorum ve parmaklarım iki ele dolanıp ayırmaya çalışıyor. Başarıyorum.
Ayaklarım yerle buluşur buluşmaz koşuyorum. Odadan çıkıp merdivenleri iniyorum. Mutfakta oturanları göz ucuyla görüyorum anca, ama dikkatimi veremiyorum hicbirseye. Sadece kosuyorum. Kaçmıyorum, hayır.. ama uzaklaşmak, o his'den kurtulmak istiyorum. Evin yanında olan bir kulübeye koşuyorum durmadan, merdivenleri çıkarken adımla seslenen tahirin sesi durmamı sağlıyor. Adımları hızlanıyor, beni görmüş olmalı. Arkamı dönemiyorum, merdivenin başında bekliyorum sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANFIL
FanfictionRüyasında gördüğü o yaralı kadını, izdivaç edeceği evde bulur ve zor şartlardan kurtarıp memleketine getirir. Musallat olan Vedata karşı savaş açar. Savaş değişmez ama savaş alanı..