Vakit geldi🍃

563 42 3
                                    

TAHİR'İN AĞZINDAN

polisler beni bırakır bırakmaz düşen nefesi tutuyorum.
Kollarım da yavrusundan zorla ayrılan ana, gözlerim de Tahir abi diye bağıran küçük bir çocuk..
Elim kolum bağılı öylece bakabiliyorum anca yiğitin arkasından. Nefes almak zorlaşıyor, düğüm düğüm oluyor boğazım, sanki biri ellerini sıkıca dolamış gibi.
Nefesin sayıklaması, yiğitten bakışlarımı ayırmama sebeb oluyor.
Yüzü yaşlarından nemli, burnu, göz kapakları kıp kırmızı. Oğlunu sayıklıyor.

Aldı çocuğu! Aldı! Hiçbirşey yapamadım! Engel olamadım!

Nefes gözlerini açıyor.
"Yiğit? Oğlum?"
Ve yine bayılıyor..
Ne yapıcam ben?
Düşün Tahir düşün!

Nefesi kucağıma alıyorum ve arabaya taşıyorum. Yanıma hiçbirşey almadan firene basıyorum ve konağa sürüyorum.
Yol uzadıkca uzuyor. Elim titriyor direksyonu tutarken, daha sıkı kavrıyorum kontrolü kaybetmemek için.
Gözüm sürekli baygın nefese kayıyor. Hala sayıklıyor. Acısını hayal bile edemem ama benim de içim yaralı. Daha demin ayırma beni o çocuktan diye nefese yalvarıyordum..
Yiğit yok, anasız, o şerefsizin yanında.
Allahım sen aklıma mukayet ol, sabır ver yarabbi.

Sonunda firene basıyorum, eve geldik. Bahçede oturan ev halkı ayakalnıyor arabadan indiğimi görünce. Hemen diğer tarafa gidip nefesi kucaklıyorum. Yengem yanımıza koşuyor.
"Tahir noldu nefese?"
"Dur yenge"
Binbir soru arasından hiç cevablamadan geçiyorum ve eve girip nefesi yukarıya taşıyorum. Yatağına yatırıyorum ve sonunda yatak ucuna oturup yüzümü ellerimin arasına alıyorum.

Ayak sesleri işitiyorum. Hepsi birden geliyor. Yüzümü ovalıyorum ve biriken damlaları geriye itiyorum. Derin bir nefes vererek kapıda dikilen abime bakıyorum.
Yok olmuyor.
Abimi görünce kalbim bedenime ağır geliyor. Ellerim kucağıma düşüyor güçsüzce.
"Aldı çocuğu abi"
Sıcaklık yayılıyor yanaklarıma.
"Polislerle geldi. Velayeti almış.. götürdü yiğiti, birşey yapamadım"
Yengem hemen nefesin yanına çömeliyor ve saçlarını seviyor birşeyler fısıldayarak. O da anne, anlıyor, hissediyor. Gözlerinin dolduğunu görüyorum. Bana bakıyor ve elimi tutarak sıkıyor.
Odadan çıkıyorum ve bir hışımla bahçeye iniyorum. Abim peşimden geliyor.
"Tahir bir adam akıllı anlat oğlum"
"Dur abi"
"Söyle hele, belki birşey yapabiliriz"
"Abi dur"
Elim kalbime gidiyor. Bir ağırlık bastırıyor göğüsüme.
"Yüreğim sıkışıyor.."
Artık tutamıyorum. Abimin yüzü bulanıyor, göz yaşlarımdan bir perdenin ardında kalıyor.
"Gel buray" ensemden tutup göğüsüne çekiyor.
"Tamam oğlum, halledecez. Buluruz bir yolunu, alırız oğlanı"
"Velayeti almış abi"
"Onu nasıl yapmış ha bu vedat? Nefes olmadan mahkeme mi olurmuş?"
Geri çekiliyorum ve gözlerimi siliyorum elimin tersiyle.
"Nefes uçurumdan atladı ya, korumaların dikkatini benim üzerimden çekmek için"
Üzgünce başını sallıyor.
"Vedat bunu hakime intihar diye anlatmış. Sözde nefes benim için intihar etmiş ve yiğiti geride bırakmış.. hakim de velayeti hemen o it'e vermiş"
"Hay ben böyle işe!"

Ağzımı açıp birşey diyecekken, bağırış sesleri yükseliyor evden. Kapıya bakmamla, nefes fırlıyor dışarıya. Evin arkasına kadar koşuyor, hepimiz peşinden..
Yengem kolundan tutup durdurmayı başarıyor. Nefes kurtlumaya çalışıyor ama çok güçsüz, dizleri kırılıyor sürekli.
"Nefes yapma ablam böyle, bulucaz oğlunu"
"Aldılar abla. Kollarımdan ayırdırlar, göğüsümden çekip korpardılar yavrumu!"
Yutkunuyorum. Sesindeki o acı haykırış beynimi uyuşturuyor. Yavaş adımlarla yanına ilerliyorum. Beni fark edince sırtını dönüyor.
"Nefes.."
Burnunu çektiğini duyuyorum. Omzuna dokunmak için uzatıyorum elimi ama kendi dönüyor.
"Ben vedata gidicem"

Anlamadım galiba.. dilim tutuldu, kulaklarım söylediklerine sağır sanki. Yüzüm anlmamışcasına kırışıyor ve gözlerimi kısarak kaşlarımı çatıyorum..
Ben nekadar yaralı, şaşkın isem, nefes bir okadar deli ve emin!

"Ne?"
"Duydun. Vedata gidiyorum. Hemen şimdi. Sakın durdurmaya kalkı-"
"Nefes sen delirdin mi?!"
Sesimin yükselmesine rağmen yüz hatlarında bir değişiklik olmuyor. Hala aynı kararlılık.
"Senin söylediğini kulağın duyuyor mu?"
"Oğlum onda! Oğlum.."
Sona doğru sesi kırılıyor ama kendini topluyor.
"Hepinize herşey için çok teşekkür ederim" etrafına bakıyor. Her birinin gözlerine bakıyor, bu sözleri söylerken.
"Beni kısa bir süreliğine olsa bile o cehennemden kurtardınız, allah sizden razı olsun"

İnanamıyorum bunları gerçekten söylediğine.. gidecek.

"Tahir sen benim, oğlumun hayatını kurtardın. Bizim ışığımız oldun, umudumuz.. seni unutmicam asla"
"Nefes saçmalıyorsun. Gitmiyorsum bir yere"
"Direnme artık. Yorma beni"

Başımı iki yana sallıyorum şaşkınlıkla.

"Pes mi ediyorsun?!"
"Evet! Pes ediyorum! Teslim oluyorum Tahir! Oğlum için bir sekiz sene daha o herifin iğrençliklerine maruz kalırım!! Ama onu asla! Asla orada yalnız bırakmam"
"Yav bırakacağımızı kim söylüyor ula! Alacaz yiğiti diyorum sana"
"Hayal görüyorsun sen. Vedat istediğini alır Tahir. Hep aldı. Hep alacak. Ben yiğitsiz yapamam"

Okadar kararlı ki, elim ayağım bağlı hissediyorum. İkna edemiyorum.

"Nefes bak biz o gece istanbula boşuna gelmedik. Niyetimiz başkaydı belki ama hiç düşünmedin mi? Belkide biz o gece seni oradan alıp götürmeye geldik? Kurtuluş nefes.. bir insana sana yakıştığı kadar yakışmadı. Geri dönmene izin vermem. Vermiyorum"
Alayla gülümsüyor ama yanıma yaklaştıkca bakışları samimileşiyor. Kırgın kadını görüyorum.
"Belkide o gece yaşananlar, senin beni kurtarman için değil... benim seni o aileye girmekten korumam içindi.. belkide benim kaderim bu Tahir. Ama seni o cehenneme girmekten korudum. Ama bitti artık. Benim mutlu günlerim sayılıymış, geri dönme vakti geldi"

KARANFILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin