TAHİR'İN AĞZINDAN
Nefes hiç kararlığını bozmuyor. Ne desem karşı çıkıyor. Emin bir şekilde vedat'a gideceğini söylüyor.
Pervane oldum peşinde, bu saçma kararından döndürmeye çalışıyorum! Tekrar, tekrar çeketini alıyorum elinden, giymesini önlemek için."Tahir inatlaşma benimle! Ver şunu artık"
"Gitmiyorsun dedim sana"
"Gidiyorum dedim bende!"
"Ya sabır! Ula sen hepten kafayı yedin. Vedat'a gidecen ne olacak ha ne olacak"
"Yeter. Dinlemek istemiyorum bunları"
"Sende biliyorsun bu yaptığının yanlış olduğunu"
"Oğlum elinde! Oğlum. Mahkemeye neyle çıkmış sende duydun! Hayatta vermezler yiğiti bana. Velayeti alamam, almadığım sürece de oğlum onunla kalacak! Anlasana be adam!"
"Anladım! Çok ta iyi anladım! Ama başka bir yolu olmalı. Sen o adamla aynı çatı altında yaşayamazsın!"Başını alayla sallıyor.
"Nefesini boşuna tüketme"
"Sen benim nefesimi tüketiyorsun zaten.."
Onu kast ettiğimi anlamamazlıktan geliyor ama bakışları değişiyor. Ellerini nereye koyacağını bilemiyor. Çok ta iyi biliyor kendisinden bahsettiğimi.
"Tahir bitti. Bu benim Kaderim, ben kabullendim. Sende kabul et"
"Sen o zalimin yanındayken benim gözüme uyku girermi sanıyorsun? Boğazımdan lokma geçermi? Soluduğum bu hava beni boğmazmı?"
"Yapma artık. Zorlaştırma"
"Sende bukadar kör olma"
"Başka çarem yok.."
"Var. Pes etme, gözünü seveyim vazgeçme"
Yüzünü avuçluyorum.
"Bırak sana çare olayım, sana yol olayım. Birlikte birşey bulup alalım yiğiti"
Ellerimi çekiyor ve çeketi alıyor yerden. Hızlıca üzerine geçiriyor ve asiye yengem, yangazlar ve abime sırayla sarılıp helallik istiyor. Anamında elini öpüyor.
Ağzım açık izliyorum.
Elim ayağım boşaldı sanki, onu nasıl vazgeçireceğim bilmiyorum.Yanımdan öylece geçip gidiyor. Kapıdan çıkıyor, hiç arkasına bakmadan.
"Bir vedanı da mı hak etmiyorum Nefes"
Duraksıyor. Yüzünü bana dönünce ağladığını fark ediyorum. Yanına gidiyorum. Sarılmak için kollarımı açıyorum ama geri çekiliyor.
"Bir kere daha kokunu duymama izin ver.. son kez"
"Yapamam"
"Neden?"
"Sarılırsam gidemem.."
"Gitme zaten. Yalvarırım kal. Ula yalvarıyorum artık! Gitme be kızım"
"Olmaz Tahir. Kalamam. Bırak artık, vazgeç!"
"Ben vazgeçsem nolur sanki. Sen yine cehennemi yaşayacaksın.. bende vicdan azabından yavaş yavaş ölür giderim işde"
"Tövbe de. Sana birşey olmicak. Kimseye"
"Senden başka.."Aniden sarılıyor, belime sarılarak. Hıçkırıkları göğüsümde kayboluyor, anca bir boğultu duyuluyor. Çaresizce yumuyorum gözlerimi ve sarılıyorum.
Kolarını çözüyor ve enseme yerleştirip kulağıma fısıldıyor.
"Deme birşey artık. Sesini hatırlamak istemiyorum"
Gözlerim doluyor.. belkide söylediği hiçbirşey yüreğimi bukadar sızlatmamıştı..
Gözleriyle buluşuyorum.
Diyemiyorum birşey, yutkunuyorum anca.
"Sana sarılmak bile acı veriyor Tahir"
Nasıl söyleye biliyor bunları? Benden ne ara bukadar nefret etmeye başladı? Ben ki onun aldığı nefeslere hayatımı bağlamışken..
"B-ben senin canını yakmam ki.."
"Sen değil.."
Ensemde ki elleri yüzüme kayıyor.
"Ama sensizlik canımı çok yakacak.."
Dudakalarını birbirine bastırıyor.
Benden nefret etmiyor..
"Baksana, yine kokun sindi üzerime.."
Kazağını gösteriyor ellerini yüzümdem çekerek.
"Ben seni nasıl unutayım Tahir? Senin gibi güzel kokan bir adam nasıl unutulur söyle bana"
Ağzımı açıyorum ama susturuyor.
"Ama sadece bana değil, buraya söyle"
Sol tarafına koyuyor elini.
"Aklım almaz, kendime yalan söylerim. Ama buraya söz geçirirsen unuturum seni"
Zor nefes alıyorum. Ayrılık hüzünü tüm benliğimi ele geçiriyor.
Göğüsündeki elini alıyorum elime ve avucuna uzun bir öpücük kondurduyorum.. kokusunu içime çeke çeke.
Elimdeki elini göğüsüme yerleştiriyorum.
"Daha kendim bilmiyorken, sana nasıl diyebilirim, ha böyle unutulur diye.. ki ben istemiyorum. Sesin de kokun da çıksın istemiyorum aklımdan. Sen ayrılığı yakıştırdın bize, eyvallah. Oğlun için, bu yüzden birşey diyemiyorum.."
Kendime çekip alnından öpüyorum.Son bir kez daha sarılıyor ve hiç bakışlarını kaldırmadan koşup gidiyor konaktan.
Arkasından fazla bakmıyorum. Eve girip abimi çağırıyorum yanıma.
Aceleyle geliyor.
"Abi silahını ver"
"Ne?! Ula napacasun silahi"
"Birşeyi de sorgulamayın. Nefesi ikna edemedum. Vazgeçtiğime inansın istetim, gidiyrım şimdi peşinden.Ver sen silahi"
"Oğlum Tahir yapma etma. Yanlız başına gidilir mi?"
"Korkmayrum ben o kansızdan. Kaderimizde ne varsa o yaşanacak abi, sende içini ferah tut"
Oflaya puflaya belinden çıkarıp veriyor silahı.
Kimseye birşey demeden fırlıyorum evden ve arabama atladığım gibi yola koyuluyorum.
İnatsa inat güzelim. Ben sizi o şerefsize vermiyorum!Velayet mektubunu gözümüze sokarken adresi de yazıyordu it'in. Eminim mi, nefes de unutmamışdır, oraya gidiyordur.
Full gaz aklımdaki adrese sürüyorum. Kısa zamanda varıyorum.
Kapıda sarı taksi duruyor. Az ileride duruyorum hemen görünmemek için ve inip bagajdan çelik yeleği giyiyorum. Çeketimin de önünü kapatıyorum.Nefes taksiden iniyor..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANFIL
FanfictionRüyasında gördüğü o yaralı kadını, izdivaç edeceği evde bulur ve zor şartlardan kurtarıp memleketine getirir. Musallat olan Vedata karşı savaş açar. Savaş değişmez ama savaş alanı..