Vedat burada🌿

728 43 0
                                    

TAHİR'İN AĞZINDAN

gecenin bir vakti aniden kopuyorum uykumdan ve doğruluyorum yatak da. Saçlarım ıslanmış alnıma yapışır vaziyette. Elimle saçlarımı derin nefesler alarak arkaya tarıyorum. Kabus mu gördüm hatırlamıyorum ama birşey beni çekip çıkardı bu gece. Yüreğim ağzımda sanki, içim hiç rahat değil. Ne oluyor?!

Pijamalarım üzerime yapışmış, kalkıp tişörtümü değiştirmek için terli tişörtü üzerimden sıyırıyorum ve sandalyenin başına fırlatıyorum. Kafamda Selçuk Balcı Kemençe konseri yapıyor adeta. Hatta kapıda bir tıkırtı duyar gibi oluyorum ama baş ağrılarıma yoruyorum. Bu saat de herkes uyur.

Rast gele dolaptan avuçladığım tişörtü temis mi diye koklarken kapının açılmasıyla o yöne bakıyorum. Koridorun ışığı doluyor odaya ve beyazlar içinde nefes dalıyor odama.
Beni o şekilde görünce kala kalıyor ve büyüyen gözlerini elleriyle kapıyor hemen.
"Tahir! Ö-özür dilerim. Ben.. s-senin... ah be! B-ben çıkim"
Kekeleyerek konuşmasından hiçbirşey anlamıyorum ve geldiği gibi kayboluyor nefes odadan. Hala şaşkınlıkla kapıya bakıyorum. Birde tişörtle göğüsümü kapatmışım, ne yapıyorsun sen ya.. te allahım.

Demek ki kapıya gerçekten tıklamış nefes. Tişörtü hemen üzerime geçiriyorum ve odadan çıkıyorum. Hemen kapımda nefes bekliyor. Yanakları pes pembe olmuş gözlerini kaçırıyor.
"Ya ben gerçekten özür dilerim. Öyle pat diye dalmamalıydım odana."
Ellerini nereye koyacağįnı bilmezmiş gibi ordan oraya savuruyor hala kendini açıklamaya çalışırken.
"Tamam ya önemli değil" diyip geçiştiriyorum. Daha fazla ne onu ne de kendimi utandırmak istemiyorum.
"Sen neden geldin gece vakti? Birşey mi oldu? Ağrın sızın mı var?"
"Ha yok. Iyiyim ben. Ben senin sesine uyandım, sana bakmaya geldim"
"Nasıl?"
"Uyuyamadım, buraya çıktım oturmak için. Sonra birden hızlı nefeslerini duydum, kabus gördün herhalde. Birden o da kesti sonra sesli bir şekilde nefes alınca uyandığını anladım. Merak ettim yani, iyi misin? Hiç iyi görünmüyorsun, terlemişsin"
"Fireni bozuk kamyon gibi geldin kızım, yavaşla bir soluklan. Iyiyim, birşeyim yok da sen bu kabus falan baya biliyorsun. Sen görüyor musun yoksa?"
"Sana inanmıyorum Tahir. Bulduğun her aralıktan giriyorsun kedi gibi. Bu halde bile konuyu nasıl bana bağladın ya?"
"Trabzon kaplanını kedi yapmayalum ama geyik hanum. Hem sen söyle bakim, kabus mu görüyorsun? Ne bu?"
"Hayır Tahir görmüyorum. Seni merak edip soranda kabahat, zaten uygunsuz zamanda daldım şey oldu, sen şey oldun"
"Ney"
Daha da kızarıyor. Sırıtmama sinirle bakıyor, kendimi tutamıyorum ve gülüyorum kısık sesle.
"Iyi geceler Tahir, iyi geceler!!"
"Iyi geceler şey nefes, iyi şeyler, yani geceler"
Ben gülerken gözlerini deviriyor.
Yutkunuyorum.
"Sen gözlerini mi devirdin?"
Duraksıyor.
Omuz silkiyor.
"Evet. Ne varmış"
"Dikkat et. Beni gıcık edicem diye, damarın sıkışmasın kalırsın ha böyle"
Parmağımı büküyorum, nasıl olacağını göstererek.
"Seni gıcık etmek için değil, sana gıcık olduğum için devirdim gözlerimi."
"Iyi birdaha yapma"
"Allah allah sen yapma diyince bende yapmam ya hani"
"Aynen öyle"
"Hayde canım hayde" diyip kapının kulpunu indiriyor.
"Evet canım evet"
Dönüyor tekrar ve bana doğru adımlıyor.
"Sen hastanedeki konuşmayı unuttun herhalde"
Anlamadım, kaşımı kaldırıyorum.
"Ben hatırlatim. Ben sen bana her dediğin şeyi yapıcak değilim deli tahir efendi. O yüzden sen kısa yoldan vazgeç hiç girme o işlere"
"Insanın her sözünde inat mı olur arkadaş" bende bir adım atıyorum ve ayak uçlarımız değiyor.
"Birde bu mesafeden inatlaş bakalım"
"I-inat inatlaşmıyorum. Gidiyorum b-ben"
Arkasını döndüğü gibi uzaklaşıyor.
"Bende öyle düşünmüşdüm" diyorum arkasından.
Suratımdaki gülüş, duyduğum araba sesleriyle soluyor.
Uykulu ayaklarla ilerliyorum ve evi aydınlatan araba fenerlerine çarpıyor gözlerim. Daha dikkatli bakmaya çalışsamda, karanlıktan kimseyi kestiremiyorum. Üç araba duraksıyor kapının önünde. Içimde birşey hopluyor, bir an beynime kan sıçrıyor, tutana aşk olsun.

KARANFILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin