"Hatırlamazsın diye diyorum ben Jimin, kalçalarımı ve beni unutma olur mu?" Göz kırparak bana el sallamasının üzerine koşmaya başladığını görmüştüm.
Söylemesine gerek bile yoktu, bugünü istesem de unutabileceğimi sanmıyordum.
Keyifli Okumalar :) Sınava girecek olanlara şimdiden başarılar. Umarım herkes istediği yeri kazanır, sorularınız olursa buraya yazabilirsiniz. Üniversite okuduğum için yardımcı olmaya çalışırım♥️
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
🍷🍷🍷
"İşlerim var Nancy, seni sonra arayacağım."
Keskin bir sessizliğin ortasında, alakasız olan bir ses duyuyordum. Kapattığım gözlerimi aralamam gerekiyormuş gibiydi ve daha fazla beklemek istememiştim.
Yavaşça gözlerimi açtım. Tam o an sarı saçlar bakışlarımın odağı haline gelmiş, arka planı görebildiğim için farklı bir yerde olduğumu anlamam uzun sürmemişti.
"Sonunda."
Yanıma doğru adımlamasıyla uzandığım yerden sakince doğruldum. Aklım çok bulanıktı, neden bir hastane odasında olduğumu anlamaya çalışıyordum.
Tabi ya!
Yere iteklenmiştim ve burnumu çarparak kanamasına yol açmıştım. Bazen gerçekten beyinsiz olabiliyordum, keşke düşerken yüzümü kapatmayı akıl edebilseydim.
"Hayatımda ilk kez erkek olan birinden dayak yedim. Her yerde duyar kasan feministler nerede tam olarak?"
Sol elimi şakaklarıma çıkartıp, ovalamaya başladığımda Jimin'in güldüğünü duymuştum. Ota boka gülüyordu ve keşke benim yerime burada o yatsaydı dedirtiyordu.
"Yani ufak bir burun kanamasında bayılacağını bilse seni sıkıştırmazdı. Öyle biri değil." Söylediği her kelimenin sonunda kaşlarım yukarı doğru kalkıyordu.
"Biseksüel misin? Ya da gay?"
Gözlerindeki şu gülümseme ne zaman kaybolacak diye bekliyordum ama asla yapmaktan vazgeçmiyordu. Gerçi biri bana gülünce güzel oluyorsun dese devamlı gülerdim sanırım.
"Düzüm."
Neden inandırıcı gelmemişti?
"Hiç öyle gözükmüyorsun."
"Kanıtlayabilirim." Benim gibi lafını esirgemediğinde ne diyeceğimi bilememiştim. Seviyesiz sohbetlerin döndüğü ortamlardan haz etmezdim, bu çocuk ise baştan aşağıya gevşekti.
"Ne olduğunla ilgilenmiyorum. Ne zamandır buradayım ben? Saat kaç?"
Jimin arka cebine koymuş olduğu telefonunun tuş kilidini açarak, beklemeden cevap verdi. "Gece üçe geliyor."
İşte şimdi boku yemiştim.
Burnum kırılmış mıydı asla ilgilenmiyordum bile, önemli olan bu değildi.
