Bölüm 14

18.8K 2K 495
                                    

Eklediğim videoyu 1.40tan başlatarak izlesenize akskdksksksks
Tepkileri yenilesi ♥️

"Nan oncena no no no no heeeeeey."

Temizliği seviyordum, özellikle Mamamoo yeni şarkı çıkardığı zamanlar.

Gece barda çalışmış, gelince de direkt uyumuştum. Sabah dersimden sonra ise oyalanmadan eve gelmeyi tercih ederek, temizlik yapmaya başlamıştım.

Ev o kadar pisti ki burada daha fazla yaşayamayacağımı düşündürtmüştü. En kötüsü ise eve geldiğimde temizlik malzemelerini aramış ve hiçbir şey bulamamış olmamdı.

Yorgun halimle tekrar markete gitmiştim, ölüm gibiydi. Bu yüzden Jimin'in odasını temizlemekten vazgeçmiştim. Nasıl mümkün olabiliyorsa kendi odası evin en temiz yeriydi zaten.

Süpür, yerleri sil ve toz al.

Aralarında en sevmediğim toz almaktı ve onu bitirdiğimde ben de bitmiştim. Yemek yapıp yapmama arasındaki kalışım ise iki gün önceki halimizi gözümde canlandırmıştı.

Lucas'la karşılaştıktan sonra Jimin'in bütün enerjik hali gitmiş, somurtmaktan mimiklerini kaybedecek duruma gelmişti. İşin kötüsü bana da tavır almış gibi geliyordu ve olayla ne alakam olduğunu çözememiştim.

Daha fazla aylaklık etmemek adına beş dakikalık oturma serüvenimi sonlandırdım ve yemek yapmaya başladım. Temizlikte iyiydim ama yemek yapmada o kadar iyi olduğumu düşünmüyordum. Evimizde çalışan hizmetçiler işlerini iyi yapmazdı, bu yüzden temizlik konusunun üstüne düşmüştüm.

Yemek konusunda ise öyle olmamıştı. Aşçımız o kadar iyiydi ki mutfağa sadece bakmak için indiğimde bile birkaç şey kapabilmiştim.

İşim artık tamamen bittiğinde kendimi koltuğa attım ve gözlerimi kapattım. Bünyem bu kadar tempoyu kaldırmakta zorluk çekse de pes edecek bir yapım yoktu.

***

Telefonumun sesini duyuyordum.

Hayattaki en nefret ettiğim şeylerden biri alarmla uyanmakken, telefonumun çalması da aynı etkiyi oluşturuyordu. İkisi arasında pek bir fark göremiyordum.

Uyku sersemliğiyle telefonu kulağıma götürdüm, arayan kişinin kim olduğuna bakmamıştım.

"Hei-" Jimin'in sesini duyarak uzandığım koltukta oturur pozisyona geçtim. Bana mı öyle gelmişti bilmiyorum ama nefes alamıyor gibiydi.

"Binanın girişindeyim, aşağıya iner misin?" Kesinlikle sesi kötü geliyordu, hatta gelemeyecek kadar cılız çıkıyordu.

Olabilecek en hızlı şekilde binanın girişine koştum, Jimin'in merdivenlerde arkası dönük ve iki büklüm bir şekilde oturduğunu görmek, beni daha da telaşlandırmıştı.

"Jimin?" Hızla yanına ulaştım ve yüzünü görebileceğim bir açıya geçtim.

Gördüklerimle şoka uğrarken, eğilerek boylarımızı eşitlemeye çalıştım. "Öyle bakma, biraz dayak yedim. Büyütülecek bir şey yok." Elini karnına götürerek öksürdüğünde telaşımı belli etmemeye çalışmıştım.

Erkekler böyle durumlarda güçsüz olduklarını kabullenemiyordu ve ben onun kendini kötü hissetmesini istemiyordum. "O kadar da kötü değilsin."

Baya kötüydü ama yalandan ölen birini daha önce görmemiştim.

"Yüzün öyle demiyor, seni çağırıp çağırmama konusunda kararsız kalmıştım." Gerçekten yardım etmeyecek kadar kötü bir insan imajı mı çiziyordum?

Loveless | PJM ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin