Damaster konukları uğurlama işini Rea'ya devretmiş, kendini halkın meseleleri içinde debelenirken bulmuştu. Ticaretten elde edilen gelir, önceki yıllara oranla epey düşüktü. Birkaç gündür bütün kayıtları kontrol ediyor, bu düşüşün nedenini araştırıyordu. Ayrıca bazı sınırlarda Pays'ın güvenliğini tehdit edecek sorunlar yaşanıyordu. "Pays gibi küçük bir krallık için bunca sorun fazla," diye geçirdi içinden ve kayıtları deşelemeye devam etti. İşin içinden bir türlü çıkamıyordu, hazine görevlisine güvenmese onun kayıtları değiştirdiğini bile düşünecekti ama yıllardır tanıdığı ihtiyarın böyle bir şeyi aklından geçirme ihtimali bile çok uzak geliyordu gözüne.
Masanın üzerinde yığılı olan kağıtların arasında kendini kaybetmişken odanın kapısının açılmasıyla birlikte irkildi. Geleni görebilmek için arkasına yaslanarak gözlerini kapıya dikti. "Kraliçe Rea Grigor," diye seslenen hizmetkarın kuvvetli ses tonu odayı inletirken nöbet tutan görevlileri yararak içeri giren tanıdık, yeşil gözlere gülümsedi. Zaten bu gözlere yabancı olması imkansızdı, yarı ömürdür her sabah onlara bakarak uyanıyordu ama bugün bir şeyler yolunda değil gibiydi. O sevgili yeşil gözlerde fırtına koparmaya hazır kara bulutlar dolanıyordu.
"Senin yüzünden Damaster!"
Kraliçe'nin bu öfkeli çıkışına boş bakışlarla karşılık verdi adam, sorun neydi anlamamıştı. Rea'yı bu kadar çileden çıkaran şeyin nedenini merak etmişti doğrusu.
"Neler oluyor Kraliçem?" dedi şaşkınlıkla.
"Senin yüzünden evlenmek istemiyor Damaster. Onu öyle şımarttın ki herkesi geri çeviriyor," diye sitem etti Kraliçe ve sinirden uyuşmuş olan parmaklarını birbirine kenetleyip olanca gücüyle sıktı.
Etrafa alevler saçmak için hazır olan zümrüt yeşillerin öfkesini şimdi anlıyordu Damaster. Önceki akşam Hebe'nin evliliği hakkında bir şeyler söylemiş, dert yanmıştı biricik karısı ama kendisi onunla aynı fikirde değildi. Hebe'yi kimseye vermek istemiyordu. O hala küçük korunmasız bir çocuktu Damaster'a göre. Hatta kızının herkesi geri çevirmesine mutlu bile olmuştu. Rea bu kadar sinirli olmasa bu duruma kahkahalarla gülebilirdi.
"Bırak istediğini yapsın Rea, Hebe kendi kararlarını verebilecek kadar büyüdü."
"İşte ben de aynı şeyi söylüyorum Damaster. O yeterince büyüdü, artık evlenmeli. Ömrünün sonuna kadar onu koruyamazsın."
Karısının her düşüncesine önem verir, onu desteklerdi ama bu konuda bir türlü uzlaşamıyorlardı.
"Hayatta olduğum sürece onun üzülmemesi için her şeyi yaparım emin ol," dedi ciddiyetle. Rea'nın, Hebe'nin üzerine gitmesine anlam veremiyordu bir türlü ve onun böylesine ısrar ettiği zamanlarda ister istemez öfkeleniyordu.
Dişlerini birbirine bastırarak Kral'ın masasına biraz daha yaklaştı Kraliçe. Bu işi çözmeye kararlıydı, öyle ya da böyle Hebe'yi evlendirecekti. Yırtıcı tavrını bir kenara bırakarak uslu bir kedi gibi yumuşattı sesini. Belki de tatlı bir şekilde Kral'ı ikna edebilirdi.
"Anlamıyorsun hayatım, ona zarar veriyorsun. Ona karşı o kadar ilgisin ki bu ilgiyi başkalarından göremeyince kimsenin kendisini sevemeyeceğini düşünüyor."
"Başkalarının ona olan sevgisini bilmemem ama kimsenin kızımı ben kadar sevemeyeceğini biliyorum," diyerek kestirip attı Damaster.
İyice hiddetlenen Kraliçe, "Krallığını da mı düşünmüyorsun?" diye çıkıştı tatlı dili bir kenara bırakarak.
"Pays'ın sahip olduğu refahı korumak için güçlü müttefiklere ihtiyaç var, bunu biliyorsun. Bunun içinde akrabalık kurmak şart."
"Yapma Rea," diyerek onu durdurdu Damaster. Artık onun da sesi karısınınki gibi yüksek çıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖR KRALİÇE
Historical FictionTarihi Kurgu#1 Her kötü, çirkin ve gudubet değildir. Her iyi de, masallarda anlatıldığı gibi gökten düşmüş bir peri kızı kadar güzel ve eşsiz olmaz. Bazen iyiliği kör bir kadının avuçlarında bulursun. Kimi zaman düzenbaz bir hırsız, asil bir soylu...