Güneş eşsiz kızıllığıyla tepeleri tırmanırken Pays Nehri'nin huzur veren yeşil suları, dans eden bir peri kızı gibi ışıl ışıl akmaya devam ediyordu.
Huzur, Pays'a sık uğramadığından olsa gerek herkes derin bir uykuya dalmıştı ve uyanmak istemedikleri barizdi. Hava ağarmadan gelip tezgahlarını kuran pazarcılar bile geç kalmıştı bugün. Sokak sessizdi, uzun yıllar süren taht kavgasından sonra nihayet Damaster Grigor tahta geçmeyi başarmıştı. Halkın huzuru da bu yüzdendi. Hepsinin gönlü Damaster'ın kral olmasından yanaydı.
Çünkü kardeşi Oles Grigor fazlasıyla gaddar bir insandı, daha Kral olma bahsinin ortada olmadığı eski günlerde bile bütün halk ondan korkardı. Damaster başa geçtiğinde Oles, karısıyla beraber Riik topraklarına sürülmüştü. Diğer küçük kardeş Zeno ise fazlasıyla tamahkardı. Ayrıca karısının bir kaza sonucu ölmesi ve dul kalması onu bu yarışta geri sıralara itmişti. Öncelik, her zaman evli olanlarındı.
Onun da kaderi kardeşi Oles'le benzer olmuştu. Elysion topraklarına tüccar olarak gönderilmişti. Sarayda sadece Damaster ve 10 yaşındaki küçük kardeşi Tedra kalmışlardı. Tedra daha çok küçük olduğu için Krallık yarışına dahil edilmemişti.
Güneş epeyce yükseldiğinde pazar neredeyse kurulmuştu ve curcuna başlamak üzereydi. Pays; bütün tüccarların uğrak yeriydi, hiçbir tüccar Pays pazarından eli boş gitmezdi. Tüccarlar cebi dolu insanlardı, bu da halkın pazardan bol kazanç elde etmesini sağlıyordu.
Pencereden sızan gün ışığıyla birlikte gözlerini araladı körpe Kral. Güzel karısı Rea hâlâ uyuyordu. Hamile olduğu için onun kendisinden daha çok uykuya ihtiyacı vardı.
Yavaşça kalktı yataktan ve ayak uçlarında yükselip sessizce banyoya yöneldi. Hizmetkarlar eşliğinde sabah duşunu alıp üzerini giyindikten sonra odasından çıktı. Baş yardımcısı Teny onu kapıda bekliyordu, odadan çıktığını görünce başıyla selamladı efendisini.
"Günaydın Majesteleri."
"Sana da günaydın Teny. Söylediğim malzemeleri hazırlattın mı?" diye sordu Damaster heyecanla. Kargaşadan arınmış normal bir güne uyanmanın verdiği coşku vardı üzerinde. Yıllarca kardeşlerine karşı sergilediği direnişten galip çıkmanın getirdiği haklı zafer sevincini, bir şekilde açığa vurmaya çalışıyordu.
"Hazırlattım efendim ama-" diye ağzında geveledi kral yardımcısı. Söyleyecekleri vardı ama efendisinin vereceği tepki onu şüpheye düşürüyordu.
"Ne o bir sorun mu var?"
"Yok efendim ama daha önce hiç balık tutmadınız. Balığa gitme konusunda emin misiniz?"
Ağzındaki baklayı çıkarmanın verdiği rahatlıkla gülümsedi Teny. Damaster, yardımcısının sesindeki alaycılığı fark etmişti. Ona gözlerini kısarak meydan okurcasına baktı.
"Demek Kral'ınla dalga geçiyorsun seni küstah yardımcı bozuntusu."
Damaster'ın bu ciddiyeti, Teny'nin gülme isteğini daha da körüklemişti. Kendini tutmaya çalıştı ama başaramayıp kısa bir süreliğine gülüverdi. Bu hareket Kral'ı hırslandırmıştı. Yardımcısına sinirli bakışlarını gönderirken "Sen görürsün," dedi ve arkasını dönüp gitti.
Teny, onun yardımcısı olmasına rağmen aralarında hiçbir zaman statü farkı olmamıştı. Damaster ona hep arkadaşıymış gibi davranırdı çünkü Teny, kendisini bugüne kadar hep desteklemiş yanında durmuştu. Damaster da bu desteği sonuna kadar hak ediyordu tabi çünkü o çok iyi kalpli, içten ve güvenilir biriydi.
Balık tutmak için göle vardıklarında hala Teny'e kendini ispatlamak için planlar yapıyordu genç Kral. Göle yaklaşıp berrak sularda büyük bir canlılıkla yüzen balıklara baktı, sonra da elindeki oltaya. Teny haklıydı, hiç balık tutmamıştı bugüne kadar ve bugünden sonra da tutamayacak kadar yufka yürekliydi. Sadece Rea'ya sürpriz yapacaktı balık tutarak ama bunu pazardan alarak da yapabilirdi. Aslında hepsi işin bahanesiydi, asıl amacı Pays topraklarına sinmiş olan huzuru kendi gözleriyle teyit etmekti. Saraydaki taht kavgalarının buhranlı havasından nasibini almış olan toprakların paklandığını görmek, içini rahatlamış zihnindeki şüpheleri yıkamıştı. Halk huzurluydu. Bunu hissetmek, verdiği onca çabanın bütün yorgunluğunu silkelemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖR KRALİÇE
Ficción históricaTarihi Kurgu#1 Her kötü, çirkin ve gudubet değildir. Her iyi de, masallarda anlatıldığı gibi gökten düşmüş bir peri kızı kadar güzel ve eşsiz olmaz. Bazen iyiliği kör bir kadının avuçlarında bulursun. Kimi zaman düzenbaz bir hırsız, asil bir soylu...