Yardımcısı, elbisesinin potluklarını düzeltirken gözü, hırsızın yattığı boş koltuktaydı genç kadının. Bu gece de gelmemişti kocası, bu yüzden sabaha kadar onun nerede olduğunu düşünüp durmuştu."Kollarınızı kaldırır mısınız efendim?"
Genç kızın talimatına uyup havaya kaldırdı ellerini ve bakışlarını koltuktan çekip aynaya çevirdi. Toprak kızılıydı üzerindeki elbise, beyaz gerdanını açıkta bırakan geniş bir dekoltesi vardı ve kalın kol askılarıyla omuzlarını sarıyordu. Açıkta kalan kolları da tıpkı gerdanı ve kürek kemiklerinin bitişine kadar açık olan sırtı gibi beyaz ve pürüzsüzdü. Vücudunu beline kadar sımsıkı sarıyordu bez parçası, sonra da hafif kabarık bir etekle yere uzanıyordu.
Abor'a gitmeden önce seçmişti bu rengi ve tarzı. Güzel, keyifli bir kutlama olacağını düşünmüştü o gün ve kendisi de ışıl ışıl olmak istemişti. Şu an ise ruh hali, ne bu renge uygundu ne de bu tarza. Amanda'nın dikiş hatalarını düzeltip geri çekilmesi ve kendisini baştan ayağa süzmesi sonucu ona döndü yüzünü. Keyifle gülümsedi genç kız ve "Uzun zamandır sizi hiç bu kadar göz alıcı görmemiştim Kraliçem," dedi hayranlıkla.
Ona cevap vermek yerine aynanın önündeki masaya gidip oturdu ve dağılmış olan saçlarını taramaya başladı Hebe. Tahta tarak, kestane kahvesi saçlarından aşağı doğru süzülüp dalgaların arasında kaybolurken kendini incelemeye devam etti aynadan. Yardımcısı gelip elinden tarağı aldığında ona direnmedi.
Önce bir güzel taradı Amanda, sonra da iki yandan kalın örgülerle arkaya topladı dalgaları. Boşta kalan kısımları da dağınık bir topuz yaptı ensesinde. Kafasına da küçük mücevherlerle süslenmiş olan zarif tacı yerleştirirken "Şimdi ne yapacaksınız efendim?" diye sordu.
"Furina'ya kutlamaya kadar süre tanıdım. Anlaşmayı getirmesini bekleyeceğim."
"Peki ya getirmezse?"
"O zaman ben, halkı temin edebildiğim mallarla yatıştırmaya çalışacağım ki büyük ihtimalle bunu kabul etmeyip tahtan inmemi isteyecekler. Furina'da zindana kapatılacak. Gerisini ben de bilmiyorum."
Anladığını belli ederek başını salladı Kraliçe Yardımcısı ve farklı bitki özlerinden elde edilen renkli tozları alıp efendisinin yüzüne renk vermeye başladı. Olgunlaşmış şeftali tonundaki yanaklarını biraz daha allaştırdı elindeki tozla ve göz kapaklarına koyu bir renk sürdü. Sıra dudaklara geldiğinde tozları bırakıp parlatıcı bir sıvıyı aldı masanın üzerinden ve koyu kırmızı, dolgun dudakları parlattı sadece. Dudaklarındaki sıvıyı birbirine yedirip tekrar kendisine baktı Hebe.
Kraliçe olmasından bu yana ilk kez davet düzenliyordu sarayda ve aynadaki yansımaya bakılırsa gerçekten hoş görünüyordu. Hatta uzun zamandır kendisini hiç bu kadar güzel hissetmemişti.
Gözündeki banda uzandığında yardımcısı saygıyla arkasını döndü. Bez parçasının yerine her zamanki gibi siyah koca bir mücevher yerleştirdi ve kulaklarını da aynı mücevherin küçük versiyonlarıyla süsledi.
Boynundaki boş beyazlığı da inci bir kolyeyle doldurup ayağa kalktı. Yardımcısına gidip hazırlanmasını emrettikten sonra kendisi de çalışma odasına inip cam duvarlara vardı ve gelen konukları izlemeye başladı.
Gidenlerin yerini gelenlerin doldurduğu at arabalarını ve şık kıyafetlerini giyinip süslenmiş saraya doğru yol alan konukları izledi bir süre. Akşamki kopacak kargaşayı düşündü. Furina, anlaşmayı geri iade etmezse büyük bir gürültü kopacaktı kutlamada ve sonucunun ne getireceğini tahmin bile edemiyordu.
Aslında içten içe biliyordu Furina'nın bunu yapmayacağını ama yine de küçük bir umut vardı içinde. Herkesin kutlama dolayısıyla aşağıdaki büyük salonda olmasını fırsat bilip bir kitap aldı küçük kütüphanesinden ve masaya oturup okumaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖR KRALİÇE
Fiksi SejarahTarihi Kurgu#1 Her kötü, çirkin ve gudubet değildir. Her iyi de, masallarda anlatıldığı gibi gökten düşmüş bir peri kızı kadar güzel ve eşsiz olmaz. Bazen iyiliği kör bir kadının avuçlarında bulursun. Kimi zaman düzenbaz bir hırsız, asil bir soylu...