❇FİNAL❇

8.2K 777 1K
                                    

"Başının birkaç karış üzerinden mavi bir kelebek geçti, rüzgar yerdeki yaprakları havalandırıyor. Hışırtıları duyuyor musun?"

Başını salladı genç kadın ve biraz daha yerleşti kocasının kucağına. Hırsız, belinden kavrayıp göğsüne iyice yasladı onu ve anlatmaya devam etti.

"Yeni yeni otlar çıkıyor topraktan, bazıların kafaları kopartılmış. Sanırım buranın bizden önceki ziyaretçileri dağ keçileriymiş."

Gülümsedi Hebe ve müdahale etmeden dinlemeyi sürdürdü.

"Hatta biraz ötedeki ağaçların birinin dibinde taze açmış bir çiçek var. Ağaçlar çok sık ve uzun bu yüzden gökyüzü tam görünmüyor. Fark etmeden ormanın en tehlikeli yerine gelmiş olmalıyız?" deyip korku dolu sesler çıkarmaya başladı genç adam.

"Eğer öyleyse beni korumakla yükümlüsün," dedi Hebe yalancı bir ciddilikle.

"Hiç şüphen olmasın Hebe, herhangi bir tehlike durumunda dediklerimi yapman yeterli olacaktır."

"Ne diyeceksin, Hebe başının çaresine bak mı?" deyip alaylı bir kahkaha attı kadın.

"Kalbimi kırıyorsunuz ama Majesteleri. Tabi ki öyle bir şey söylemeyeceğim. Sadece üç dediğimde kaçıyoruz diyeceğim."

Adamın dizine hafifçe vurdu genç Kraliçe ve "Çok fenasın biliyorsun değil mi?" dedi. Hırsız belli belirsiz bir nidayla onayladığında ikisi birlikte gülmeye başladılar. Karısının mutlu olduğunu görünce sevindi hırsız. Günlerdir hatta haftalardır içine kapanmıştı Hebe ve çok nadir gülümsemişti bu süre içinde. Son günlerde ise daha iyiydi durumu ve biraz olsun toparlamıştı kendini.

"Sağ tarafında," diye anlatmaya devam etti Nell.

"Bir kuş, karıncaların topladığı buğday tanelerini yiyor iştahla. Hazıra konmuş görgüsüz bir obur."

Onun bu sözlerine tekrar gülümsedi Hebe. Zor olsa da başarıyordu mutlu gibi görünmeyi. Kendi içindeki çöküntülerin kocasını da üzmesini istemiyordu çünkü. Nell'in her şeye rağmen neşeli olmasını istiyordu, onun enerjisiyle biraz olsun güç bulmak istiyordu kendi de.

Furina'nın infazının üzerinden epey süre geçmesine rağmen unutamıyordu o günü. Hoş sadece o gün değil, acıyla geçen hiçbir gün silinmiyordu hafızasından. Ne zaman gülmeye çalışsa gözleri yaşlarla doluveriyordu hep.

Ölüm denen belirsizliğin ruhunu almasını, sonra da sırtına atıp götürmesini bekliyordu her günün başlangıcında ve bitişinde ama gelmiyordu bir türlü beklenen.

Hırsız bunun, Furina'nın bir oyunu olduğunu iddia ediyordu hep. Ona göre yalan söylemişti Furina. Hebe ne zaman konuyu açsa "Furina, bizim bir ömür bu korkuyla yaşamamızı istiyor Hebe, hayatı bize zehir etmek istiyor. Ona istediğini vermemeliyiz, çıkar bunu aklından," diyordu. Bir yanı kocasına inanmak istiyordu genç kadının hatta bazen inanıyordu da ama her gün gözünü açtığında ölümü beklemekten alamıyordu kendini.

"Üzerimizdeki daldan bir yaprak düştü şimdi," dedi hırsız ve kollarını karısına daha sıkı doladı.

"Havanın güzel olduğuna bakma bence tekrar bozacak yakında."

"Nereden anladın?" diye mırıldandı Hebe.

"Yüksek sezgilerim öyle söylüyor. Kocana güvenmelisin karıcığım," deyip kıkırdadı hırsız.

"Sezgilerin başka neler fısıldıyor merak ettim?"

"Bence bilmek istemezsin," dedi Nell tehlikeli bir gülüş eşliğinde. Kadın sessiz kalınca onun boynuna uzun bir öpücük kondurdu ve devam etti.

KÖR KRALİÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin